Sanki sonsuz bir rüyanın içinde süzülüyordum.Beyaz,etekleri tütülü,uzun,göğüs dekoltesi olmayan bir elbise giyiyordum..
Tanrım.Ölmüştüm ve moda zevkimde benimle birlikte ölmüştü herhalde.
Woohyun yatağımın başucunda uyuyakalmış,kafası benden yana dönüktü.
Bütün gece başımda beklemiş olduğu gerçeğini idrak edemesemde gerçek olduğunu biliyordum.
Olduğum yerde doğruldum ve battaniyemi kenara iterek ayakkabılarımı giyerek Woohyun'un yanına eğildim ve dudaklarına bir öpücük kondurdum.
"Fırsattan istifade ha?"başımı kaldırdığımda Woohyun dudaklarında çarpık bir gülümsemeyle beni süzüyordu.
"Bakıyorumda hemen kendine gelmişsin."dedikten sonra benden uzaklaştı ve odanın kapısını açarak benden yana bakmadan çıkıp gitti.
Yine kendimi aptal durumuna düşürmüştüm.
Lanet olsun,neden sürekli bunu yapıyorum.
Kendimi daha iyi hissettiğimden emin olarak revirden çıktım.
Başım hala biraz ağrıyordu ama umrumda değildi,biraz temiz havaya ihtiyacım vardı ama okuldan uzak bir yer olmalıydı.
Üzerime ne hırka ne de mont almadan beyaz elbisemle bahçeye çıktım.
Bahçe kapısına vardığımda,kapının hemen ilerisinde Sunggyu pelerinli bir adamla konuşuyordu ve aynı zamanda Woohyun'un motorunun kurcalıyordu.
Beni farketmeleri çok sürmedi,adam beni selamladıktan sonra gitti.Sunggyu yanıma gelerek ellerini omuzlarıma koydu ve sıkıca sıkarak beni kendisine çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAN ŞEHVETİ
Vampiros*Sonsuza kadar yaşayabildiğinde ne için yaşarsın?* *Sonsuzluk şimdi başlıyor.* *Sadece bir vampir sonsuza kadar sevebilir.* *Cennetteydim;cehennemin ortasında bir cennet...*