🥊19

652 56 11
                                    

Dudağımın sağ kenarı hafifçe kalktı. Gözlerimi kırpıştırarak güzel harelerinde kaybolurken konuştum. "Asla asla deme Taehyung. Öyle bir durumda olursun ki, affetmek için her şeyi yapmak istersin. Kendine bir neden ararsın. O kişi çok büyük bir yanlış bile yapsa, aşıksan eğer.. Affedersin."

•••

Birkaç dakikalık yolculuktan sonra kahvaltı yapacağımız mekana gelmiştik. Lüks bir yer gibi duruyordu. Arabadan inerek etrafa göz gezdirdim. Benim arkamdan da diğerleri geldiğinde içeri girerek boş bir masa araştırmaya başladım. Bulduğumda işaret parmağımla orayı işaret ettim. "Şurada boş bir masa var."  dediğimde Jungkook ve Taehyung başka bir masaya doğru ilerliyordu. Bana doğru baktılar. "Ah, Jennie. Zaten rezervasyonumuz var. Hadi gel."

Jungkook'un dedikleriyle başımı bir kaç saniye yana yatırdım ve peşlerinden gittim. Oturdukları masadaki kişiyle kaşlarımı çattım. Sinirden alt dudağımı dişlerken aklıma dün olanlar geldi.

"Jennie, otursana güzelim." diyen Kai'ye gözlerimi devirdim. "Bunun burada ne işi var?" Kabaca söylediklerim onu kırmış olabilirdi ama umurumda değildi.

"Böyle yapma Jennie. Lütfen otur, kahvaltımızı edelim." Sinir edici bir tonu vardı. Onu es geçerek sandalyelere kurulan Taehyung ve Jungkook'a baktım.

"Neden bana bu adamla buluşacağımızı söylemediniz? Hadi Taehyung olanları bilmiyordu, sen Jungkook? Her şeyi bilerek yine bu adamla birlikte kahvaltı edeceğimi mi düşündün?" Jungkook'un rahat tavrına anlam veremiyordum. "Hey, sana diyorum!" Yeniden seslendiğimde derin bir nefes verdi.

"Abartma Jennie! Onlar hallerinden memnunken sen neden karışıyorsun?" Dudaklarım aralık kaldığında onun tanıdığım, dört senelik arkadaşım olan Jungkook olduğunu sanmıyordum. Her ne desem haklı bulan dostum, şimdi bana abartma diyordu.

Belki doğru söylüyorlardı ama Jisoo için endişeleniyordum. Daha önceden neredeyse tecavüze uğruyor olduğu için hayatı boyunca bir kez olsun öpüşmemişti bile. Jin'le yakınlaştıklarını farkettiğimizde de ilk ayrılan o oluyordu. Yani zaten karşı cinsle temastan hoşlanmayan Jisoo, bir gecede tüm hissettiklerini değiştirmiş bir adamla birlikte olmuştu. İnanılmaz geliyordu.

"Sen ciddi misin Jungkook? Halk içinde olduğumuz için haklılığımı kanıtlamak için bir adım atmayacağım ama bunu sonradan konuşalım lütfen. Ben gidiyorum." diyerek arkamı döndüm. Gideceğim sırada kolum tutuldu ve biri tarafından çekildi. Sertçe göğsüne çarptığım kişinin parfümü burnuma dolarken Taehyung'un aklıma kazımaya çalıştığım kokusunun olduğunu farkettim. Aramızda on beş santim kadar varken şaşkınlıkla ona bakıyordum. "Nereye gidiyorsun Jennie?" Kısık sesle konuşan Taehyung'un kahve gözlerine baktım.

"Eve gidiyorum. Burada daha fazla durmak istemiyorum." dedim sinirle solurken. O da aynı ben gibi gözlerimin içine bakıyor, ne düşündüğümü anlamaya çalışıyor gibi duruyordu. "Bir şey olduğu belli, ama şimdi sormayacağım. Benim için sadece kahvaltı et. Konuşmak zorunda değilsin. Salonla alakalı bir şey danışacak. Oturman yeterli.." Yüzümde mimik oynamadığını farkettiğinde devam etti. "..Lütfen."

Gözlerimi devirerek derin bir nefes aldım. Onun bendeki yeri ne bilmiyordum ama çok önemliymiş gibi hissediyordum. Onun hatırına gidip yanlarında durabilirdim. Yalnızca onun için Kai'ye bile katlanabilirmişim gibi geliyordu. "Peki o zaman on beş dakika, daha fazla kalmam." diyerek sandalyeyi çektim. Her şey yanlarında yaşanmıştı ve Kai'nin yüzü kasılmışken Jungkook rahatça telefonunda takılıyordu. Bugün ona bir şey olmuştu. Ne olduğunu çözemiyordum.

༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin