🥊30- FİNAL PART1

324 18 20
                                    

"Babanın onu tehdit etmesi ve öldürmeye çalışmasıymış.." Derin bir nefes aldı ve beni şoka sokacak olan cümleyi söyledi.

"Hoseok senin abin Jennie.."

•••••

Hayat, pençelerini geçirdiği kişiyi bırakmazdı. Onu her konuda sınar, sınırlarını ölçerdi.

Sanırım bana da yaptığı bundan ibaretti. Dört taraftan çevrelenmiş, hayatla bir oyun içerisindeydim. Sonu yoktu. Sonsuza kadar sürecekti.

Kai'nin dedikleri ile bugün bir çok kez yaşadığım hissizliği tattım. Tepki veremiyordum.

"Sen ne saçmalıyorsun?" diyebildiğimde gülmeye başladı.

"Saçmaladığımı mi düşünüyorsun? Hoseok'un senin abin olduğu konusunda yalan söylemem Jennie. O benim en sevdiğim arkadaşımdı ancak yaşadıkları yüzünden gitmek zorunda kaldı. Ona sinirlenebilirsin ama eğer bir gün seni bulmaya gelecek olursa yüzünü çevirme. O bunu haketmiyor." Bir şeyler gevelemeye başlamıştı ama öğrendiklerimin altında ezilmekten onu duyamıyordum. Sağır edecek derecede yüksek bir uğultu ile kulaklarımı kapattım.

"Şuan ciddi anlamda fazlasıyla saçmalıyorsun Kai! Ne dediğinin farkında mısın? Benim hiç abim ya da kardeşim yok! Her zaman tek çocuktum ve hala öyleyim çünkü haberin vardır ki babam ben daha çok küçükken öldü ve annem de senin verdiğin parayla öldürüldü! Bu dediklerine inanmamı bekleme ve artık sevdiklerime zarar verme!" Boğazlarım acıyana kadar bağırdığımda Kai bana tepkisizce bakıyordu.
Hiç mi etkilenmiyordu? İnsan sevdiği bir kişinin böylesine kırgın olmasından ve bağırmasından üzüntü duymaz mıydı?

Bunu yapan kendisiyse hayır, duymazdı.

"Ah Jennie'm.. Nasıl da her şeyden bihabersin.. Keşke Hoseok burada olsaydı da sana gerçekleri anlatsaydı.." dedi hüzünle. Onu sevdiği belliydi ancak neden hüzünlü olduğunu anlayamıyordum.

"Gerçekler benim bir abimin olmaması." dedim ve derin bir nefes aldım. "Şimdi.. Senden tek isteğim Taehyung'a, Yoongi Oppa'ya, Jungkook'a ve diğer tüm sevdiklerine zarar vermemen. Eğer bunu yaparsan senin yanında kalırım." diyerek başımı yere eğdim.

Tek kaşı havalandı. "Demek bir anlaşma ha? Severim ama bu seninle gerçekleşecekse aynı şey geçerli olmaz.." diyerek ayağa kalktı ve kolumdan tutarak beni çekiştirmeye başladı.

Onu engellemeye çalışsam da daha da zorlayarak dışarı çıkarmaya çalıştığı anda bir şey oldu. Kapı gürültüyle açıldı ve içeri elinde silah olan bir adam girdi. Kim olduğunu tanımıyordum. Yüzü siyah dumanla kaplıydı.

Kai'nin ifadesine baktığımda oldukça şaşırdığını gördüm. Kimdi bu?

"Adımı çok andın, gelip bir kontrol edeyim dedim şerefsiz piç." diyen adam hızla öne doğru atıldı ve Kai'yi yakasından tutarak kapıya fırlattı.

Kai'nin elinin kolumdan ayrılmasıyla ne kadar acıdığını farkettim ancak ona odaklanamıyordum çünkü gelen adam, Kai'yi sertçe tekmeliyordu. Neler olduğunu anlamlandıramaya çalışırken bulanık olarak gördüğüm biri yanıma gelerek beni belimden tuttu ve dışarı çıkarttı. O sırada Kai öldüresiye dövülmeye devam ediyordu.

O iğrenç yerden çıkmadan önce bilincimi kaybetmek üzereyken duyduğun son sözler şunlardı.

"Hoseok! Hadi!"

~

Hastanenin bilindik kokusu ile gözlerimi açtığımda yanında Kai'yi döven adam ve Yoongi Oppa vardı. Kıyafetleri toz toprak içindeydi ve birbirlerine bakıyorlardı. "Neredeydin bu zamana kadar? Seni ne kadar bekledik haberin var mı?" diyen Yoongi Oppa ile düşünceler hızla zihnime hücum etti.

༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin