Aynı Jisoo'ydu. Jin onun için kavga ederken, onu durdurmaya çalışan küçük kızdı.
•••••
Jisoo ile birkaç dakika sonrasında evden çıkarak taksiye binmiş ve salona varmıştık. Elimizdeki küçük valizleri gideceğimiz siyah ve lüks arabalara koymaları için adamlara verdiğimizde tanıdık kimse ortalıkta görünmüyordu. Taehyung ve Jin gelmemiş olmalıydı.
Bakışlarım dikkatsizce etrafta gezinirken farkettiğim kişiler kaşlarımın çatılmasına neden olmuştu. Gördüklerim gerçekten de Lalisa'nın beline sarılarak bu tarafa doğru gelen Jungkook muydu, yoksa yanlış mı anlamıştım?
Tam gözlerimin içine bakarak önümde durduklarında bakışlarım ikisi arasında gidip geliyordu. Ne ara bu kadar yakın olmuşlardı?
"Merhaba Jennie, nasılsın?" diyen Jungkook'a hayret ettim. Daha birkaç gün önce bana her şeyi abarttığımı söyleyerek yanımdan ayrılmış ve bir daha da gelmemişti. Hiçbir şey olmamış gibi mi davranacaktı?
"Bunu soruyor musun Jungkook?" diye umursamazca karışık verdiğimde yaptığını unutmuş gibi görünüyordu. Çünkü anlamsız bakışları tam olarak bunu temsil ediyordu.
"Evet?"Kaşlarını çatarak sesimi yükselttim. "Ciddi misin sen? Sen o adamın yanında oldun! O adamın yaptığı iğrenç şeyi tastikleyip hallerinden memnun olduğunu ve karışmamam gerektiğini söyledin!" Neredeyse bağırarak söylediklerim ile Jisoo'nun gözleri dolmaya başladı.
"Bak, ona bak. Halinden memnun gibi mi görünüyor? O suçlu olduğu halde bin pişman. Ama Kai'ye bak! Yaptığı normal bir şeymiş gibi ya da hiç yaşanmamış gibi gelip beni sevdiğini söyleyip bahaneler üreterek yaptığının üstünü örtmeye çalışıyor. Yoongi Oppa'ya da aynısını yapmadı mı zaten?.. Seni gerçekten anlayamıyorum.. Hiçbir şey olmamış gibi yanıma geliyor olman acınası.."
Bir anda karşıma çıkarak nasıl olduğumu sorması bendeki fitili ateşlemişti. Dilimin ucuna gelen her şeyi söylemiştim. Belki şuan arkamdaki kameramanlar bizi çekip ses kaydı almıyor olsaydı daha açık konuşacağıma emindim.
Evet.
Korkusuzca olanların tamamını ortaya sermiştim. Büyük ihtimalle bundan sonra Kai'ye olan bakışlar değişecekti. Bu umrumda değildi.Jungkook'un seslice yutkunması ile bakışlarımı ondan kaçırdım. Daha fazla yüzüne bakmak istediğimi sanmıyordum. Lisa'nın belindeki kolunu çekti ve konuştu. "Özür dilemeliyim sanırım.. Değiştiğimi bende hissediyorum.." diyerek saçma sapan konuştuğunda kaşlarımı çattım.
"Değişiminin nedeni ne? Bir anda beni ve diğerlerini böylesine görmezden gelmeni neden olan şey ne Jungkook?" Meydan okuduğumda biraz daha sakinleşmiştim. Başını hızlıca iki yana salladı ve koşarak yanımdan uzaklaştı.
Şaşkınca arkasından baktığımda neler olduğunu kavrayamamıştım. Lisa da aynı benim gibi bakındı ve bana döndü. "Onun bu hallerine bakma. Son zamanlarda hep böyleydi. Vicdan azabı çeker gibi bir hali var." dediğinde sessiz kalan haberciler hızla konuşmaya başladı.
Sesleri duymuyordum. Kaşlarım çatık bir halde neyi olduğunu düşündüğümde ablasının ölüm yıldönümünün şu sıralarda olduğunu hatırladım. Ondan dolayı böyle olabilirdi.
Peşinden gitmek için insan topluluğunun içine dalarak salona gittim ve zorlukla içeri girdim. Hiçbir şey yokken, sessiz sakin hayatıma eklenen kaos sinirlerimi bozuyordu.
İlerleyerek salonda sesin geldiği tek yöne gittim. Tatile gidileceği için salon boş olmalıydı. Buraya doğru düzgün devam edememiştim. Üst üste gelen olaylar hayatımda hiç yaşamadığım kadar hareketliliği beraberinde getirmişti.
Seslerin Kai'nin odasından geldiğini görünce kaşlarım benden bağımsızca çatıldı. Jungkook ve Kai konuşuyordu. "Ben artık kardeşim dediğim kişiye böylesine ihanet etmek istemiyorum Jongin Hyung. Gözünün içine bakarak yalan söylemek ve ona bunları yapmak çok zor.. Lütfen artık bitsin bu iş, katlanamıyorum.." Jungkook'un dedikleri ile şoka uğrarken kardeşi dediği kişinin yalnızca ben olduğumu hatırladım.
Cevabı dinleyemezken omzuma değen sıcak el ile irkilerek arkamı döndüm. Taehyung'u görünce rahatladım ancak Kai'nin diyeceklerini merak ettiğim için işaret parmağımı dudaklarımın üzerine koyarak sessiz olmasını istedim.
Neyden bahsettiğimi anlamamış olmalıydı ancak Kai'nin sesini duyunca o da benim gibi dikkat kesildi. "Bitmesi için olması gereken şeyi biliyorsun Jungkook. Yaptığım şeylerin karşılığını alıyorum. Çok iyi iş çıkardın, verdiğim senelere değecek.. Sonunda." Derince yutkunurken nefes alıyor olduğumdan bile emin değildim.
Onları kapının kenarından dinlemeye devam edecekken Taehyung tarafından çekilmeye başlandım. Durdurmaya çalışarak elini bileğimden kurtardım ancak o yeniden kavrayarak beni çekti ve çıkış kapısına kadar getirdi. "Taehyung bırak beni!" Seslice karşı çıktığımda dediğimi yaptı ve bileğimi ellerinin esirinden kurtardı.
"Beni dinle Jennie. Tepki göstermeden dinle ilk önce." dediğinde sakin kalmaya çalıştım.
Nasıl tepki göstermememi isterdi?!"Öyle bir durumda değilim. Konuştukları konu hakkında bir bilgin var mı, yalnızca bunu söyle?" dediğimde derin bir nefes verdi.
"Hayır ne olduğunu bilmiyorum ama benzeriyle karşılaştım."Kaşlarım çatıldı ve dudaklarım aralandı. "Benzeri? Ne gibi?"
"Anlatacağım. Ancak araba kalkmak üzere. Yeterince geç kaldık zaten. Gidelim, anlatacağım." dediğinde sinirden deliye döndüm. "Onların bulunduğu bir ortama girmemi nasıl bekleyebilirsin?! Kai'den başından beri haz etmezken diğeri senelerdir arkadaşım. İkisi iş birliği yaparak bir işler çeviriyorlar ve bu benim hakkımda. Çünkü Jungkook yalnızca bana kardeşim der. Anlıyor musun Taehyung?.. O pisliğin başının altından çıkıyor tüm bunlar! Gelmiyorum ben. Her şeyi öğrenip kariyerinin içine sıçacağım!"
"Jennie, haklısın güzelim ancak benim için katlanamaz mısın? Bir anda vazgeçmemiz ortalığı fazlasıyla karıştıracaktır." diyen Taehyung'a bakarak biraz düşündüm.
Maalesef haklıydı. Araya bir olay daha sıkıştırma ihtimallerine karşı yalnızca Taehyung için gidebilirdim herhalde. Hem Jisoo'yu da o kadar zaman ikna etmeye çalışmıştım, şimdi vazgeçemezdim."Peki. Ama bana bildiğin şeyi anlatmazsan kötü olur." dediğimde gülümseyerek başını salladı.
Birkaç dakika büyük siyah arabalara geçerek yerleştik. Jisoo ve ben yan yana otururken, Jungkook ve Jin de yan koltuklarda oturuyordu. Jin'in Jungkook ile olanlardan haberinin olduğunu sanmıyordum. Eğer öyle olsaydı onu bir güzel benzetirdi, çünkü bana fazlasıyla düşkündü.
Ben düşüncelere dalmışken ayağa kalkan Jungkook telefonda birisiyle konuşuyordu. Anladığım kadarıyla Yoongi Oppa olmalıydı. "Evet Hyung. Soldan dön salon orada işte."
Konuştuklarından Yoongi Oppa'nın yolu bulamadığını anlamıştım fakat neden bulmaya çalışıyordu ki? Senelerdir konuşmadığı ihanet eden arkadaşı ve onu aldatan eski sevgilisinin bulunduğu bir tatile katılmazdı. Belki de haberi yoktu. "Buldun mu?.. Peki geliyorum." diyen Jungkook, telefonu kapattı ve araçtan indi.
Bende yerimde kıpırdarak Kai ile onları dinlediğimde duyduklarımı hatırladım.
"Ben artık kardeşim dediğim kişiye böylesine ihanet etmek istemiyorum Jongin Hyung. Gözünün içine bakarak yalan söylemek ve ona bunları yapmak çok zor.. Lütfen artık bitsin bu iş, katlanamıyorum.."
"Bitmesi için olması gereken şeyi biliyorsun Jungkook. Yaptığım şeylerin karşılığını alıyorum. Çok iyi iş çıkardın, verdiğim senelere değecek.. Sonunda."
Bana yalan söylüyordu. Bana ihanet ediyordu. Ama neyden bahsettiğini bilmiyordum. Lisa'nın dediklerini hatırladım.
"Onun bu hallerine bakma. Son zamanlarda hep böyleydi. Vicdan azabı çeker gibi bir hali var."
Vicdan azabı çekiyordu.
Peki ya neden?Aklım oldukça karışmıştı. Benim merkezinde bulunduğum bu oyunun sonucu nereye varacaktı, merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)
AléatoireKim Jennie, yaşadığı olaylar nedeniyle arkadaşları tarafından kafasının dağılması için yazdırıldığı spor salonunda bireysel antiranorünün Kim Taehyung olduğunu öğrenir. Kim Jennie ~ Kim Taehyung *Yan shipler vardır.* 15.08.21 taennie #11 19.08.21 ba...