🥊27

376 26 12
                                    

Kai'ye son bir bakış atıp odadan çıktım ve kalabalığa doğru ilerledim. Büyük televizyondaki habere dikkat kesildiğimde şoka girmiştim. "Evet! Kim Jennie ile yapılan haberlerin kızışmasını ben sağladım. Kim Jongin'in verdiği yüksek miktardaki paraya değerdi. Ama şuan bunun ortaya çıkması gerekiyor. Hayranı olduğunuz, övüp durduğunuz bu adam aslında küçük bir liseli kıza takıntılı olacak kadar kafayı sıyırmış!"

•••••

Şoka girmiştim ve ne diyeceğimi bilemiyordum. Bu beklemediğim bir şeydi.

Arkamdan gelip bağıran Kai'ye döndüm. "Ne saçmaladığını sanıyorsun sen?! Hemen salonumu terk et!" diye kükrediğinde adam korkmak yerine karşılık verdi.

"Saçmalıyorum öyle mi?! Kim Jennie'yi takip etmesi için tuttuğun korumalar, onun ile haberlerin çıksın diye yaptığın şeyler.. Bu kadar şey varken ben saçmalı-" Devam edeceği sırada Kai'nin yumruğu onun yüzünü bulmuştu. Her her kalabalık ve sese bulanırken bir çift kol belime sarıldı. Kim olduğunu anlayamadan beni kendine çekince o güzel kokuyla karşılaştım.

Hiç beklemeden elimi kavrayarak çekiştirmeye başladı ve bizi hiç farketmeyen habercileri atlatarak kendimizi dışarıya attık. Beni arabasına bindirerek sürmeye başlığında yalnızca nefes seslerimiz birbirine karışıyordu.

O adam söyledikleri doğru muydu?

Öyleyse eğer artık bir şeyler gün yüzüne çıkıyordu.

Taehyung'un öfkenin ev sahipliği yaptığı hareleri beni buldu. "Jennie.. Konuşulanları sakın dikkate alma. Muhtemelen yalan haberdir." diye her ne kadar sakinlikle konuşsa da, içindeki öfkeyi buradan bile hissedebiliyordum.

Yalnızca başımı salladığımda yüzümü avuçları arasına aldı ve bakışlarımızın kesişmesini sağladı. "Onu konuşturacağım. Bu sıralar yaptığı piçlikleri de, şu adamın söylediği şeyleri de açıklayacak. Üzülme, tamam mı?" Gözlerimi kırpıştırarak başımı salladığımda o da bana hafifçe tebessüm etti ve arabayı sürmeye devam etti.

Kısa bir süre sonra bir kafenin önünde olduğumuzu farkettim. Hızla aşağı inerek benim kapımı açtığında gülümsedim.

Centilmen adamın hali başka oluyor tabi.

İçeri girdiğimizde menüyü isteyerek birer tane içecek sipariş etti ve konuştu. "Aç mısın?"

"Hayır, değilim." diyerek suskunluğuma devam ettim. Bu sefer Taehyung sandalyesini masaya yaklaştırarak ciddileşti.

"Onun birkaç telefon konuşmasını duyduğumda inanmak istemedim.." derken Kai'den bahsediyordu. "Sana karşı bir şeyler hissettiğimi düşünmeden önce de bu umrumda değildi. Ama şuan fazlasıyla sinirimi bozuyor.." derken sinirini belki ediyordu.

İçecekler gelince alarak sessizliğimi korudum. "Neden konuşmuyorsun?" dedi gözlerimin içine bakarak.

"Artık bir şeyleri toparlamaya çalışırken iyice mahvolmasından bıktım. Yalnızca rayında giden, hayallerimi gerçekleştirdiğim sakin bir hayat istemiştim.." Derin bir nefes verdim. "Ama bunlar dışında her şey oluyor.."

Taehyung'un elleri benimkileri buldu. Kavrarken konuştu. "Haklısın. Daha on sekiz yaşında bir kız için yaşadıklarının ne kadar zor olduğunu bilmiyorum. Sana elimden geldiğince yardımcı olmaya çalışıyorum ama ailenin yerine tabiki geçemem."

"Hayır Taehyung. Kimse beni senin kadar düşünmedi. Yaptığın her şey için teşekkürler. Bunları haketmiyorum.." derken başımı eğdim. "Beni sevdiğini söylediğinde bile kaçtım sonuçta.."

༆Sρσɾτʂ Cσαςɧ| Tαεηηίε༆ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin