Eğlence neredeyse bitecekti. Çoğu sekt erkenden kalkıp gitmişti. Üç büyük sekt kalmıştı. Bulut, Altın ve Menekşe sekti.
Bulut Ustası, "İsterseniz biraz daha sohbet edebiliriz. Hem şu ders ile ilgili şeyi de konuşuruz." dedi.
İçeriye Zhan, Bin, Lu ve Yibo girdi. Selam vererek yerine oturdular.
Menekşe Ustası, "Geçen sene öğrenciler sektimize gelmişti. Tekrar isterlerse sorun değil." dedi.
Altın Ustası, "Bu yıl sektimiz yeni çalışmalar yapıyor. Bu yüzden musait değil. Kusura bakmayın." dedi.
Bulut Ustası, "İzniniz olursa bu yıl öğrencileri ben alayım." dedi.
Menekşe Ustası, "Olur." dedi.
Bulut Ustası, "Her sekt on öğrenci gönderebilir." dedi.
Altın Ustası, "Tamamdır. Ne zamana gelsinler?" dedi.
Bulut Ustası, "Sektlere haber verelim. İki güne burada olsunlar." dedi.
Zhan Cheng'e bakarak.
Zhan, "Ne oluyor?" dedi.
Cheng, "Sektlerin özel derslerini alacağız." dedi.
Zhan, "Ben yokum." dedi.
Ziyi, "Menekşe Ustası en başta seni gönderir." dedi.
Zhan, "Hayır be. Köye gideceğim ben." dedi.
Bin, "Köyde sana ne öğretiyorlar? Gelip biraz kültür öğren." dedi.
Zhan, "Sen öğren." dedi.
Cheng, "Kültür için en başta senin gitmen gerek." dedi.
Zhan, "Elimin tersindesin." dedi.
Menekşe Ustası, "Öğrencileri iki güne gönderiyoruz o zaman." diyerek ayağı kalktı.
Menekşe Ustası salon kapısından çıkınca öğrencileri de ardından çıktı.
Yang, "Hazır mısın?" dedi.
Bowen, "Neye?" dedi.
Yang, "Zhan buraya gelecek ne olabilir ki?" dedi.
Yibo, "Zhan'ın dersle alakası yok." dedi.
Bowen, "Ders için değil zaten senin için gelecek. Bilmiyoruz sanki." dedi.
Yibo, "Benimle konuşmuyor." dedi.
Haikuan, "Kabuk tutacak yaraya ellemeyin." dedi.
Yibo oradan ayrıldı.
Bulut Sektine gitme zamanı gelmişti Menekşe Ustasının önünde sıraya giren on kişiydi. Çoğu öğrenci heyecanlıydılar. En ön sırada sırayla Cheng, Zhan, Bin, Ziyi ve Lu duruyordu.
Menekşe Ustası, "Orada sorun çıkarmadan derslerinize katılın. Uzun bir zaman değil. Bir hafta sonra döneceksiniz. Bulut Sektinde güzel şeyler öğrenmeniz dileğiyle." dedi.
Herkes başını eğdi ve kılıçlarına binerek oradan ayrıldılar.
Zhan en önde gidiyordu. Çabucak varıp bitmesini istiyordu. Ama onun için kolay olmayacaktı.
Bulut Sektine varmışlardı.
Cheng, "A-Zhan geçen de böyle hızlı geldin. Bizi görmemiş sanacaklar." dedi.
Zhan, "Bulut Sektini görmedim zaten." dedi.
Cheng içinden 'Unutmasaydın olanları buraya adımını atmazdın zaten.' dedi.
Zhan kapıdan içeri girerek herkese selam verdi. Güleryüzlülüğü sayesinde herkes gülmüştü.
"Genç Efendi Zhan, odalarınız için bizi takip edin." dedi.
Zhan çocuğun arkasından giderek odaya girdi. Odanın düzeni sade ve hoştu.
İlk gün sadece dinlendiler, ikinci gün etrafı gezdirdiler ve kuralları anlatığ serbest bıraktılar. Zhan'ın canı hep sıkılıyordu. Bir şeyler yapmak istiyordu ancak ortam uygun değildi.
İkinci günün akşamı dışarı çıkarak hava aldı. Sessiz ve sakindi. Zhan sessizliği seviyordu.
Düşüncelere dalarak yürüdü.. yürüdü.. yürüdü. Bir anda ona doğru gelen kılıcı grünce kenara çekildi. Kılıç boomerang gibi tekrar yanından geçerek sahibinin ellerine kondu.
Karşısındaki Wang Yibo idi.
Zhan gülümsedi. Yibo uzun süredir gülümsemesini görmemişti. Ama Yibo kendisine kırgındı gülemiyordu. Canını acıtmıştı onun. Ama o hâlen saf bir güzellikle gülüyordu. Bu meltemli havada Yibo'nun içini sıcacık etmişti onun gülümsemesi.
Yibo içinden, 'Gülümsemene acı kattığım için özür dilerim.' dedi.
Zhan el salladı.
Zhan, "Ya Yibo! Düşmanın değilim." dedi.
Yibo ona gülümsemediği için düşmanın dğeilim demişti.
Yibo, "Biliyorum. Değilsin." dedi.
Yibo farkında değildi. Zhan tüm acı veren şeyleri kalbine gömmüş hafızasından silmişti. Onun yanına gitmek konuşmak, sarılmak, öpmek isterdi.
Zhan'ın bir anda başı döndü, sendeledi.
Yibo, "Dikkat et!" dedi ve hemen yanına geldi.
Zhan'ın başı dönmeye deva ediyordu. Gözlerinin önünde bir yüz belirdi. Ancak yüz o kadar bulanıktı ki hiçbir şey anlaşılmıyordu. Zhan kafasını tuttu. Başı o adar şiddetli bir şekilde ağrıyordu ki kendini ayakta tutamadı. Gözlerinin önü karardı ve olduğu gibi yere yığıldı.
Yibo yanına gelerek onu kucağına aldı ve revire götürdü. Revirde Ziyi ve Lu vardı.
Ziyi Yibo'nun kucağında olan Zhan'ı farkedince anında ayağı kalkarak.
Ziyi, "Uzandır onu çabuk ol!" dedi.
Ziyi ilaçlar vermiş iğneler yapmıştı ancak Zhan hâlen uyuyordu. Yibo da saate aldırmayarak hâlen orada durup uyanmasını bekliyordu. Lu o sırada odadan çıkmıştı. Ziyi, Yibo ve Zhan tek kalmışlardı.
Ziyi, "Ona zarar verme. Yalvarırım. Lütfen. Kardeşimi koparma benden. Duygularını dışa vurmaz o. Sonuçlarına katlanamaz. Lütfen Wang Yibo." dedi.
Yibo sustu. Kelimeler boğazında kördüğüm oluşturmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bambi (YiZhan)
Fanfiction"Bambi; Yağmur her iki kırmızıyı da ıslatır." Zhan Yibo'ya dair her şeyi kalbinin en derin yerlerine gömüp üstüne toprak atmıştı. Yibo ise yaptığı hatadan dolayı onun yüzüne bakamıyordu. Ama bilmiyordu ki Zhan olan bitenin hepsini unutmuştu. Ve bir...