Yibo sessiz odasına kendini kilitlemiş kimseyi almıyordu. Kim gelirse sesini çıkartmayıp gitmesini bekliyordu.
Çok tuhaftı ağlayamıyordu ama ruhu paramparça olmuştu.
Geriye tüm anılar ve kendisi kalmıştı.
Ne demek Zhan anılarını unutmuş? Nasıl yapabilir? Onca anılarla onu nasıl yanlız bırakabilir?
Her şey kursağında kalmıştı. Sevdiği, anıları, hayalleri, geleceği.
O an tekrardan ölmeye bu kadar yakınken ne için vazgeçmek istediğini düşündü. Cevabı vardı elbette.
Onun içindi.
Şimdi ne yapmalıydı? Hayatına Zhan girdikten sonra her şey daha güzel geliyordu ona.
Onun hatırlamadığı anılarla tek başına nasıl yüzleşmeliydi?
Zhan ile konuşmalı mıydı? Yoksa sıfırdan mı başlamalıydı?
1 Ay Sonra
Yibo sonunda odasından çıkmıştı. Kendini az da olsa toparlamıştı.
Zhan'a gitmek istiyordu.
Bulut Sektinin bahçesine girdi. Bir köşeye geçip oturdu.
İçinden geçirdi.
Yibo, "Ben şimdi sana kalk gel demem. Beklerim hep ama gel demem. Diyemem. Çünkü öyle öğrendim. Canım çok yanıyor şu an. Eğer gelirsen; sarılsan bana, yapıştırırsan başımı göğsüne sonra da senle olmazsa kimseyle olmaz diyerek anlatsam sana. Ama gel demem. Diyemem. Öyle öğrendim. Öyle büyüdüm." dedi ve iç sesini susturdu.
Yibo, "İçimde yarım kalmış bir konuşmanın üzüntüsü var.*" dedi.
*Sabahattin Ali
Yang Yibo'nun kolunu tuttu onu oturduğu yerden kaldırdı.
Yang, "Böyle mi devam edeceksin?" dedi.
Yibo, "..."
Yang, "İçindeki konuşmayı yarım mı bırakacaksın? Susturunca Zhan seni anlayacak mı?" dedi.
Yibo, "Anlar o. Gözlerimden her şeyi anlar." dedi.
Yang, "Gözlerine bakmaya geldi mi?" dedi.
Yibo, "Gelecek." dedi.
Yang, "Sana kızmaya gelecek unuttuklarını hatırlayınca sana kızacak. Kim bilir neler olacak ama sana kesinlikle kızacak. Sen bu dünyadan ayrılmayı onu anılarla bırakmayı düşündün. Şimdi o seni unutunca sen anılarla kaldın." dedi.
Yibo, "Gidip öğren." dedi.
Yang, "Nasıl unuttuğunu mu? Sen de onu unutmak için aynı şeyleri mi yapacaksın?" dedi.
Yibo, "Onu unutabilir miyim diye sordun mu?" dedi.
Yang, "Öğrenemem Yibo. Onu görmek istersen kendin git." dedi.
Yibo, "Gördüm." dedi.
Yang, "Neyi?" dedi.
Yibo, "Başındaki sargı bezini. Başına zarar vermişti. Ama çekmedim onun üzerinden." dedi.
Yang, "Korkuyordun onun yarasını görmekten. Kendisine zarar verdiğini görmekten." dedi.
Bir süre sessizleştiler.
Korkuyordu Yibo.
Hiç olmadığı kadar.
Kendisine zarar verirken o da kendisine zarar vermişti.
Onu görmek yarasına merhem olmak istiyordu. Kendi yarasını unutarak.
Yang, "Git." dedi.
Yibo da gitmek isterdi.
Yibo, "Bulut Ustası buna izin vermeyecek." dedi.
Yang, "Ne o korkuyor musun?" dedi.
Yibo, "Ustadan değil yapacaklarından korkuyorum. Bana değil ona zarar vereceğinden." dedi.
İkisi de sustu.
Yang, "Sana yabancı oldu artık. Anıları sana bıraktı. Soğuk davranacak sana. İnan ki ona anılarını ve seni hatırlatmak için her şeyi yapardım ama elimizde öyle bir şey yok." dedi.
Tekrar sustular.
Yang, "Ne yapacaksın o zaman? Geçmişte mi bırakacaksın tüm yaşananları? Ve onsuz mu geçecek gelecek hayallerin?" dedi.
Yibo, "Baştan başlayacağım. En başından." dedi.
______________
Hep üzüntülü şeyler yazıyorum ancak kitabın başından beri her şey belliydi bence.
O yüzden kendinizi olabildiğince her şeye hazırlayın.
Seviliyorsunuz. İyi okumalar. 💙
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bambi (YiZhan)
Fanfiction"Bambi; Yağmur her iki kırmızıyı da ıslatır." Zhan Yibo'ya dair her şeyi kalbinin en derin yerlerine gömüp üstüne toprak atmıştı. Yibo ise yaptığı hatadan dolayı onun yüzüne bakamıyordu. Ama bilmiyordu ki Zhan olan bitenin hepsini unutmuştu. Ve bir...