BİRİNCİ BÖLÜM

328 16 22
                                    

Hayat neydi? Doğum, bebeklik, çocukluk, gençlik,yetişkinlik, yaşlılık ve ölümdü. Bu yedi evreydi hayat. Bu yedi evre bizim için haftanın her bir gününü temsil ederdi. Pazartesi doğar pazar günü ölürdük ve ertesi gün tekrar doğmak için beklerdik. Neden peki? Bu hayata geliş amacımız nedir? Aşk mı? Para mı? İş mi? Sınavlar mı? Dersler mi? Neydi bu hayatın amacı? Neyin içerisindeydik ki? Halbuki ölüm bize yedi gün uzaktaydı bu yedi gün içinde neyin savaşındaydık biz? Çocukluğumun savaşındaydım ben. Yaşayamadığım elimden alınan çocukluğumun. Benim bu yedi gündeki amacım Dünya'da ne kadar çocukluğu çalan kişi varsa onları yok etmekti. Belki benim ömrüm yetmeyecekti ama benim arkamda olanlar bunu devam ettirecekti. Şimdi ise karşımda yerde kanlar içerisinde yatan herifin can çekişmesini sigaram eşliğinde izliyordum.

"Değdi mi lan o küçük kıza yaptıklarına? Baksana ne haldesin şuan? Yazık valla."

Adam acıyla inlerken sandalyeye biraz daha yayıldım. Sigaramdan uzun bir nefes çekip dumanını havaya üfledim.

"Ama ben seni uyarmıştım. Uyarımı dikkate alsaydın bu şekilde olmazdı. En azından daha acısız olurdu."

Ayağa kalkıp duvarın kenarındaki masaya yürüdüm. Not kağıdını çıkartıp kalemi sol elime aldım. Adamınızı yanlışlıkla! 9 yerinden bıçaklayıp yanlışlıkla! çükünü ezdiğim için kusura bakmayın. Ne yani yanlışlıkla yaptım. Kağıdı elime alıp tekrar yerde inleyen adamın üstüne eğildim. Gözlerime acıyla baktıpında gülümsedim. Kağıdı kanlı alnına yapıştırdım. Bulunduğum deponun kapısı yüksek ses ile açıldığında diklenip oraya baktım. İçeriye Sadettin geldiğinde adama bakıp güldü.

"Döktürmüşsün yine."

"Hamaratım diyorum da inanmıyorsunuz."

Sadettin güldüğünde yerdeki adama doğru tükürdü.

"Cibiliyetini siktiğim."

Sadettin ağabeyim, kardeşim, yoldaşım. Bugünlere onun sayesinde gelmiştim. Okulda kantinde tanışmıştık ben dokuzuncu sınıfken o on birinci sınıftı. Kantinde sırasını almamla çıkarttığı kavgada tanıştık Sadettin ile. O günden sonra ne olduysa konuşmaya başlamıştık. O her zaman bana abi edasıyla yaklaşmış etrafımdan korumuştu beni. Bu işlere girmemde en büyük destekçim oydu. Gülümsediğimde dönüp bana baktı.

"Gidelim patron az sonra Vida Murat damlar buraya."

"İyi hadi gidelim."

Birlikte dışarı çıktığımızda Sadettin'in arabasına bindim.

"Sadettim bizim kumarhaneye sür. Biraz içelim seninle."

"Hay hay."

Eski cezaevine geldiğimizde Sadettin arabayı müsait bir yere bıraktı. Binaya girdiğimizde bize ait olan kumarhanenin katına çıktık. İçeri girdiğimizde oturan çalışanlar ayağa kalkarak selam verdiler. Vıp bölüme geldiğimizde hemen yanınıza bir çalışan koşturdu.

"Vay patroniçe ve sağ kolu gelmiş. Hoş gelmiş."

"Yağcılığı kes bize cabernet getir. Ayrıca ben solağım "

Garson yanımızdan uzaklaştığında kısa sürede elinde tepsiyle yanımıza geldi. Sadettin ve ben kadehlerimizi alıp tokuşturduk kafamıza dikip bardağı masaya bıraktım. Vıp bölüme giren kişiye baktığımda Sadettin'i dürttüm.

"Kulaksız geldi Sadettin. Bu bizim mekana geliyor muydu?''

"Gelmiyordu. Bizi mi gördü acaba?"

"Olabilir Sadettin kalk gidelim iki kişi yetmeyiz bunlara.''

PATRONİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin