YİRMİ BİRİNCİ BÖLÜM

26 3 3
                                    

1 hafta sonra*

Karanlık ve soğuk odada resmen tirtir titriyordum. Üstümdeki pike iyice omuzlarıma çektiğimde burnumu çektim. Diğer kızlar mışıl mışıl uyuyorlardı. Isınmak için dizlerimi de iyice karnıma çektim. Bir anda üstümdeki pikenin çekilmesiyle kapalı olan gözlerimi açıp anında diklendim. Karşımda Hülya gerizekalısı vardı. Ne işi vardı burada? Evlatşık gideli 3 yıl oluyordu.

"Ne o hasta mısın? Ay kıyamam ben sana. E tabi seni sarıp sarmalayacak bir ailende yok."

Hiç bir şey demeden elindeki pikeye uzandığımda geri çekip ukalaca güldü. Sinirimle oynuyordu ama ona istediğini verecek değildim.

"Ver şunu."

"Ooo 3 yıl geçti sen hala emrivaki mi konuşuyorsun? Yok öyle dünya yalvaracaksın."

Çok üşüyordum ama birind yaşvarmak benim doğamda yoktu. Boğazımda ki gıcıklıkla öksürdüğümde saçlarıma dolanan el yarıda kesmişti. Aniden canım yandığı için çığlık atmıştım. Saçıma dolanan el hızla beni çektiğinde yere düştüm.gözümün önünde bir çift parlayan ayakkabı gördüm. Sinirlerim gerim gerim gerilirken başımı kaldırıp alttan Hülya'ya baktım. Saçıma dolanan elini salladığında başımda sallandı.

"Yalvar dedim. Benim sana 3 yıl önce yalvarmam gibi yalvaracaksın bana."

3 yıl önce ettiğimiz kavgada bana köpekler gibi yalvarmıştı ve ben o gün ilk defa keyifli hissetmiştim. Şimdi ise o keyfi ona bok veririm. Ayakkabılarına baktığımda yeni olduğunu anladım. Kimsenin göremeyeceğini bildiğimden gülümsedim. Ayakkabılarına tükürdüğümde saçımı bırakıp çıplık atarak geri adım attı. Ayakkabısına baktığında anında bana döndü yine. Yüzüme tekme savurduğunda sikeyimki denk gelmişti. Soğuk buz gibi fayansa yüzüm yapıştığında yanağıma doğru akan sıcak sıvıyı hissettim. Gözlerim karardı fakat bayılmadım. Karnıma yediğim tekmeyle iki büklüm oldum. Acıyla inledim ama bir kelime bile etmedim.

"Orospu."

Tekrar güçlü bir tekme geçirdiğinde nefes alamamış öksürmüştüm. Oda da ki kızlar uyanmış onu uzaklaştırıyorlardı. Odanın metal kapısı aniden sertçe açıldığında çıkan ses bütün yurtta yankılandı.

"Ne oluyor burada? Senin ne işin var burada?"

Gelen müdürdü. Ayaklanmak istedim ama kollarımda güç yoktu. Gözümün önüne bir çift kundura geldiğinde saçıma dolanan el ile ayağa kalkmak zorunda kalmıştım.

"Sen yine ortalığı karıştırıyorsun demek. Bıktım senden defol git bir an önce şu yurttan."

Oysa ben ne yapıyordum ki. Sadece yatıyordum kalkıyordum bankıma gidip oturuyordum. Kimseyle de konuşmuyordum ki. Yanıma geleni kovuyordum benim ne suçum olabilirdi.

Sürüklene sürüklene odadan çıktığımızı gördüm. Bir kapının önüne geldiğimizde durdu. Kapıyı açıp beni resmen içeri fırlattı.

"Bu akşam burada kal belki akıllanırsın."

Oda da yoğun bir kömür ve duman kokusu vardı. Kazan dairesindeydim büyük ihtimal. Etraf karanlıktı ve zaman zaman fare sesleri geliyordu. Üşüyordum deli gibi ve burası çok soğuktu. Sırtımı rastgele arkaya doğru yasladığımda dizlerimi kendime çekerek başımı dizlerime yasladım.

Kapı açılma sesiyle dizime yasladığım başımı kaldırdım. Gözğme vuran yoğun ışık ile karanlığa alışık olan gözlerim kamaşmıştı. İçeri bir adam girdi. Kim olduğu seçilmiyordu ama up uzundu. Karanlık silüetinde bile kıvırcık saçları belli oluyordh. Yanıma geldi ve bir kolunu bacağımın altından geçirdi diğer kolunuda belime dolayıp beni kucağına aldığında tek derdim ısınmaktı. İyice ona sokuldum. Ne o konuştu ne ben öylece yürüdü sadece nereys olduğunu bilmeden.

PATRONİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin