ON YEDİNCİ BÖLÜM

43 3 1
                                    

Aytaç'tan.

Buraya gelirken bütün her şeyimi göz ardı etmiştim. Aldığım rahatsız edici telefonlar. O sik kırığından. İçimdeki intikamı resmen gün yüzüne çıkartmıştı. Ama doktordum ben işte. Bir kariyerimde vardı üstelik. Bugüne kadar kariyerim için her şeyi yaptım. En riskli ameliyatlar. Devlet büyüklerinin tedavilerini. Bu kadar uğraşmışken bir anda çöp edemezdim ki bunca emeklerimi. Göt kaşıya kaşıya gelmemiştim ter götüme yapışa yapışa gelmiştim. Bir gece İngilterede otururken asistanımın aramasıyla buradaki hayatım başlamışfı kısmen. Buradan gelen teklifi anlattı. Araştırdım haliyle. Kabul ettim. Hem biraz daha kafa dinlemek için hem de o sik kırığını yok etmek için. Geldiğim gibi sert adamlar karşıladı beni. Hepsinde birer silah. İlk başlarda korkmadım değil tabi. Örgüt sonuçta ilk yanlışta çeker vururdu. Sadettin içeri kabul etti. Sonra bir yere gitti. Geldipinde beni bir çalışma odasına getirdi. Tamam açıkçası baya korkuyordum ama sözleşmede bir kere kabul ettiğinde geri dönme şansının olmadığını bilerek imzalamıştm. Sonra o geldi. Müptelası olduğum kadın. Kapıdan girdiğinde ilk gözüme çarpan yeşil gözleriydi. Güzeldi lan işte. Bu nasıl örgüt lideri olabilir dedim. Ama güzel olduğu kadar sert bir mizacı da vardı yani. İnsan görür görmez ayağa kalkıp önünü ilikliyesi gelmiyor değildi. Elimi uzattıpımdaki o ters bakışı soğuk ter döktürmüştü bana. Sonra ilk defa sesini duydum. 'Rahat ol yemiyorum ben insanı' Bakışları fena yiyordu ama. Sesi çatık kaşları fena bakışları karşısında naifti. O zaman nereden bileyim ben bu kadına aşık olucam oldum lan işte. Ölesiye oldum hemde. Bugüne kadar bunca kişi açılmıştı bana gayları atlıyorum tabi. Hiç birini umursamadım o an tek umrumda olan kariyer yapmaktı. Ama bu kadın beni yerle bir etmişti.
Aytaç oğlum dedim bu kadın varya seni yerle yeksan eder oğlum adını unutturur bu sana. Duvarlara vurur bu kadın seni kendine gel oğlum dedim. Gelemedim abi. Zaman geçtikçe göründüğü kadar sert olmadığını anladım. O günki motor kazası bana çok şey kazandırmıştı. Sonra onun itirafıyla dünyalar benim oldu sanki. Halbuki ben açılacaktım ilk. Şimdide karşımda uyuyan dünyami izliyorum dudaklarımda hafif tebessümle. Parmaklarımla hafifçe yüzüne düşen kumral saçlarını arkasına attım. Yavaş olmaya çalışıyordum çünkü Lina hemem uyanabiliyordu. Yaraları vardı. Dünyaları başıma yıkan yaraları. Yatakta yuvarlanıp telefonuma uzandım saat daha erkendi. Yataktan yavaşca kalktım. Uyanmasındı dinlensin iyice. Tişortumu sandalyenin üstündennalıp üstüme geçirdim. Yavaşca odanın kapısını açıp çıktım. Merdivenleri hızla aşağı indiğimde Giray hariç tüm kadro buradaydı.

"Günaydın millet"

Hepsi dönüp bana baktı

"Lina nasıl?"

"Sadettin beni bu kadar dikkatli dinleme lütfen ya. İyi Lina uyuyor şuan"

Hepsinin günaydınlarını alıp mutfağa gittim.

"Günaydın tontişim"

Gülten teyze bana dönüp gülümsedi. Baya tontiş bu kadın ha

"Günaydın oğlum. Bir şey mi lazımdı?"

"Yok yok bana da yer var mı mutfağınızda"

"Soruyor musun oğlum gel tabi."

Tezgahın önünde durup bir tepsi çıkardım Gülten teyze ile beraber kahvaltı hazırlamaya başladık ben onjn hazırladıkların bir tabağa koyup tepsiye koyuyordum. Tamamlanınca tepsiyi alıp çıktım. İnşallah dökmem ben bunları. Üzerimdeki gözleri umursamadan merdivenleri çıkmaya başladım. Girayın kapısı açıldığını görünce biraz daha hızlandım.

"Kuzen"

Hassiktir gördü ya. Önüme gelip elimdeki tepsiye baktı. Bana bakıp kocaman gülümsedi ellerini tepsiye uzattığında geri çektim

PATRONİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin