1 Ay Sonra*
Hastane koridorunda ilerlerken Aytaç fark etmeden elimi sıkıyordu. Gerginliği yüzünden bile anlaşılıyorken hastanedeki çalışanlar gününde değil siye bir yerlere koşturuyordu. Koridorda sola döndüğümüzde psikiyatrik rahatsızlıklar bölümüne girmiştik. Bir kaç kapı ilerledikten sonra bir kapının önünde durduk. Tam karşısındaki sandalyeye oturduğumuzda Aytaç dizini sallamaya başladı. Elimi tutan elinin üstüne elimi koydum. Aytaç'ın bakışları elimize döndü. Bir amda elimi sıkan eli gevşedi.
"Hassiktir sıkıyormuşum. Niye söylemiyorsun yavrum ya."
"Önemli değil Aytaç. Acısaydı söylerdim."
Aytaç bir iey demeyip bakışlarını yere dikti. Dizini hala hızlı hızlı sallıyordu. Elimi sırtına çıkartıp hafifçe okşadım.
"Gevşe birazcık. Her şey güzel olacak."
"Lina ben senin için endişeliyim yoksa kendim umrumda değilim. Yorarım seni diye korkuyorum."
"Bunu defalarca konuştuk Aytaç ben senden yorulmam."
"Biliyorum yavrum biliyorum."
Elini belime yerleştirip kendine çekti biraz. Bir süre bekledikten sonra karşımızdaki kapı açıldı. Bir kadın başını kapıdan çıkartıp bize baktı.
"Aytaç Karaaslan."
Aytaç ile ayağa kalktık. Aytaç derin bir nefes alıp verdiğinde bende onunla birlikte nefes alıp vermiştim sanki. Yavaş adımlarla odaya girdiğimizde ilk sekreter masası karşıladı. Az önce bizi çağıran sekreter bize baktı.
"İçerideki hasta şimdi çıkar çıkana kadar bekleyin."
Kısa sürede içeriden bir kadın çıktığında Aytaç içeri girdi. Peşinede ben tabi. Masasında oturan orta yaşlarda bir adam Aytaç'a gülümsedi. Bakışları bana kaydığında bana da gülümsedi. Masanın önündeki sandalyeleri eliyle işaret etti.
"Buyrun lütfen oturun."
Aytaç masanın önündeki bende yanındaki sandalyeye oturduk.
"Evet Aytaç Bey patronumuzu muayene etmek nitaz heyecan verici."
"Lütfen Coşkun bey şuan patronunuz değilde bir hastanızmışım gibi konuşun benimle."
"Tabiki. O halde başlayalım efendim."
Aytaç bana baktı destek ister gibi elini tutup hafifçe sıktım gözlerimide yavaşca kapatıp açtım.
"Başlayalım."
Doktor sordu Aytaç anlattı. Anlatmakta zorlandığı yerlerde bana baktı destek aldı benden. Babasını anlatırken gözleri dolmuştu. Annesini anlatırken ağlamıştı. Sinir krizlerinden bahsetti. Her ne bok varsa hepsini söyledi Aytaç. Şimdi masasında bir kağıda bir şeyler yazıyordu. Seansın sonuna gelmiştik. Doktor kapıdı defterden kopartıp bana uzattı. Sonra bakışlarını Autaç'a çevirdi
"Aytaç hocam bizi biraz yalnız bırakın Lina hanımla da konuşacaklarım var."
Aytaç ile birbirimize baktık kağıdı Aytaç'a verdim o ise çıkıp çıkmamakta kararsızlık yaşıyordu
"Bir dahaki seansımızı çarşamba 16.00 ayarladım. Görüşmek üzere Aytaç bey.
"Görüşürüz Coşkun bey."
Aytaç odadan çıktığında tekrar Çoşkun beye döndüm.
"Buyurun oturun.
Koltuğa oturduğunda merakla ne konuşacağını bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRONİÇE
De TodoBenim ellerim kan kokuyordu öldürdüğüm için, onunda elleri kan kokuyordu hayat kurtardığı için. ARGO VARDIR!