İKİNCİ BÖLÜM

129 12 16
                                    

Bir hafta sonra...

Masada oturup bir yandan içki bi yandan sigara diğer yandanda bizimkilerle yarınki planladığımız saldırı üzerine konuşuyorduk her şey tamamdı lakin ben tekrar üstünden geçmek istemiştim

"Cengiz doktoru çağır gelsin onunla da bir konuşalım"

"Emredersiniz patron"

Cengiz içeri çağırmaya gittikten bir süre sonra yanında doktor ile beraber geldi

"Geç otur doktorada bir kadeh doldurun"

Sadettin sigarasında çıkarıp ona uzattı itiraz etmeden kabul etti yahu insan azcık utanır

"Aytaç yarın saldırı yapacağız sağlık odasında eksik var mı"

"Şimdilik yok olduğu zaman söylerim"

"Tamam her şeye hazır ol doktor"

Başını sallayıp ona uzatılan kadehi alıp tekte dikti oktay omzuna yavaşça vurdu

"Yarasın aslanıma bir kadeh daha doldurun bakalım tosunuma"

"Oktay talimler nasıl gidiyor becerebiliyor mu bir şeyler"

"Gayet iyi patron baya gelişme var"

"İyi iyi"

Sadettin ortaya atladı

"Lan oğlum  hadi herkes en kötü anısını anlatsın sarhoşuz zaten unuturuz"

Herkes onaylayıcı mırıltılar çıkarınca bana da kabul etmek düşerdi sadettin önce doktora döndü

"Sen yenisin doktor biz burada ki çoğu kişinin ne olduğunu biliriz anlat bakalım en kötü anını"

Şimdiden sarhoş olmuştu bile sigaradan son bir nefes alıp küllüğe bastırdı birden gülmeye başladı manyak bu adam 3 kadehle sarhoş oluyor bu

"Ailemi öldürdüm''

dedikleri ile herkesin kanının çekilmesine sebep gülen yüzü yavaşça solunca devam etti

''11 yaşında anne ve babamı öldürdüm''

11 yaşında mı daha hiç bir şeyin farkında bile olmadan hayatı oyundan ibaret sanan yaşındayken anne ve babasını nasıl öldürmüştü kimse ağzını açıp bir şey demiyordu diyemiyordu sanırım diyebilecek bir şeyde yoktu zaten sadece yeni bir sigara çıkartıp devam etti

''Varlıklı bir aileydik babam çok iyi bir şirket kurmuştu her şer yolundaydı, tabi ben öyle sanıyordum bir gün okuldan gelince annem ve babamı karşımda sandalyeye bağlanmış başlarında onlara silah doğrultmuş iki pezevenk vardı salondan bir adam çıkıp yanıma geldi önümde eğilerek bana annen mi baban mı diye sordu babamı  dedim elime silah tutuşturdu kolay inanıyordum ben her şeye o zamanlar su tabancası dedi bilmiyordum ki oyun oynayacağız demişti babana sık deyince sıktım patlama falan sonra yanlışı verdim deyip başka bir tane verdi annem bir şey demiyordu sanki bildikleri bir şey vardı da söylemiyorlardı yapma demiyorlardı yapma deseydi yapmazdım ona da sıktım adam keyifliydi gülüyordu eğlenceliydi deyip gitti annemlerin yanına gidip saatlerce yalvardım uyanmaları için oyun bitti uyanın dedim uyanmadılar  adamlarımızda aynı babamlar gibi yerde kanlar içindeydi hizmetliler şoförler korumalar kos koca evin içinde yalnız kalmıştım o gün söz vermiştim onlara doktor olup sizi iyileştireceğim diye''

karanlık bir geçmişi vardı o yaşta o piskolojiyi nasıl kaldırmıştı ki  ya da yetim büyümeyi iç karartan anısını anlatırken gözleri dolmuştu bile en sonunda tutamayıp akıtınca bizim görmemizi istemediği için kalkmıştı 

PATRONİÇEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin