Odada Erdem, Oktay ve Sadettin vardı. Birlikte konuşuyorduk. Yapılacak hastaneden bahsettik biraz. Odanın kapısı çalındığında içeri doktır girdi. Elinde kapıtlar vardı. Aytaç'ın ayaklarının dibine geçip Aytaç'a baktı. Bizde pür dikkat doktora bakıyor ne diyeceğini bekliyorduk.
"Aytaç bey bu sonuçlar ne böyle? Hastalığınız gittikçe ilerliyor lütfen daha dikkatli olun efendim. Aksi takdirde sizin için şansımız olmayabilir. Bir kaç gün buradasınız maalesef tedaviyi sıklaştıracağız eğer sonuç alırsak devam edeceğiz alamazsak artık kendinize bir donör aramaya başlarsanız iyi olur. Nakil gerekebilir."
Oda da sessizlik sürerken Doktor hepimize bir baktı.
"Fazla kalabalık yapmayın."
Doktor çıktığında yavaşca Aytaç'a baktım. Kaşları havada karşısındaki duvara dalmıştı gözleri.
"Donör mü dedi o?"
Erdem'in sorduğu soruyu kimse siklemedi. İlerlemişti hastalığı. Zaten ileri seviyedeydi daha da mı ilerlemişti?
"Siz gidin ben kalırım."
"Olmaz Lina zaten dün gece de sen kaldın. Bugün bizden biri kalsın."
"Hayır dedim Oktay. Gidin siz hadi."
Hepsi odadan çıktığında yavaş adımlarla Aytaç'ın yanına gittim. Aytaç bana baktığında gülümsedi.
"İlerlemişmiş ben gayet iyi hissediyorum güzelim. Benden iyi mi bilecek? Profesörüm lan ben Allah Allah gayet de iyiyim."
Yatağa oturduğum da elimi tuttu.
"Sen gitseydin güzelim yoruldun."
"Yorulmadım yanında kalmak istiyorum."
"Bütün gün şu odanın içinde ne yapılır ki?"
"Konuşuruz bebeğim."
Aytaç ile konudan konuya atladık. Şimdide ilaçların etkisiyle uyuyordu. Düzenli nefes alış verişleri odayı dolduruyordu. Ayağa kalkıp odadan çıktım. Kantine inip yememiz için bir kaç şey alıp odaya çıktım. Kapıyı açıp girdiğimdr Aytaç'a baktım. Uyanmış elini alnına yaslamış duruyordu.
"Aybalım."
Aytaç elini indirip bana baktı.
"Neredeydin?"
"Kantine indim bebeğim."
Aytaç derin bir nefes bıraktı. Poşetleri kenara bırakıp yanına gittim. Yandan peçetealıp terli alnını sildim.
"Ne oldu?"
"Uyandığımda seni yanımda göremeyince korktum."
"Neyden korktun?"
"Bilmiyorum. Korktum işte."
Gülümseyip peçeteyi noynuna indirdim.
"Ağrın olduğu için mi bu kadar terliyorsun?"
Aytaç başıyla onayladı. Yattığı yerde yan döndü. Yanına oturup elimi saçlarına daldırdım.
"Çok ağrın var mı?"
"Bazen dayanılmaz olabiliyor."
"Doktoru çağırayım mı?"
"Yok sonra ilaç veriyorlar istemiye istemiye uyuyorum."
Aytaç derin bir nefes alıp bıraktı.
"Senide yoruyorum Lina. Eve git lütfen dinlen güzelce."
"Saçmalama Aytaç yorulmadım ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PATRONİÇE
RandomBenim ellerim kan kokuyordu öldürdüğüm için, onunda elleri kan kokuyordu hayat kurtardığı için. ARGO VARDIR!