11

157 18 1
                                    

-----
selam artık 3 sene sonrasına
gidiyoruz, aynı şeyleri tekrarlamak
canımı sıkmıştı artık :"(
-----

"Abi babama der misin erkek arkadaşımla el ele tutuşurken ellerimizi ayırmasın artık!"

Iseul, babama küstüğünden bize gelmişti ve Haneul'de kardeşini bırakmak istememişti.

"Nasıl bir erkek ilgini çekebiliyor ya? Yani aşk cidden var mı ki?"

Haneul daha 5 yaşına girdiği halde ergen gibi takılıyordu. Aşka inanmıyor, aşktan nefret ediyor, annemin tabii ile satanistler gibi simsiyah giyiniyordu. Eh, benim gördüğüm en güncel ergen çocuklar bunlardı şu an.

Haneul, cici kızlar gibi olmak yerine rahat olmayı seçiyordu. Iseul ise kesinlikle cici kızdı. Rahat olarak tanımladığı etekleri giyiyor, her gün saçına başına bakıyordu. Haneul ise bakımlı kızdı ama etek giymek gibi bir isteği yoktu. Şu an 5 yaşındalardı belki ileride sıkılırlardı kim bilir?

"Bebeğim, ben babama kızarım merak etme sen."

Bugün mezun olmuştum okulumdan ve 1 hafta sonra da artık bir asistan değil de avukat olarak Mark'ın şirketine çalışmaya başlayacaktım. Artık azıcık bile olsa Mark kadar olmasa da benim de rütbem büyümüştü işte.

"Tamam, şimdi abinizin inin kucağından biz de artık evimize gidelim."

Annem, babam, ve ikizlerimin hepsi evimizden çıkınca geriye kalan iki çiftle de oturup muhabbet döndürmüştük.

Son 3 yılın dedikodusuna ne dersiniz?

Annemle babam -bu sefer evlenmemek şartıyla- tekrar barışmışlardı. Mark işini daha da genişletmişti. Sicheng ve Yuta da barışmıştı ve ilk tanışma anlarını tartışmadan imalar olmadan ağızlarından dinlemiştik. Jeno ve Jaem bu 3 yıl içerisinde okullarını bitirmiş kalan zamanlarındada biraz olsun gezmişlerdi. Bir yıla yakın görüşmemiştik onlarla.

"Sicheng sen kıyamazsın bana~"

Kendi geliştirdiğimiz birazda youtuberlardan çaldığımız oyunu deniyorduk. Çiftler birbirine soru soruyordu ve eğer karşı bilirse ceza almıyordu ama bilmezse de içki içiyordu. Yuta'da Sicheng'a göre bilmesi gereken şeyi bilmediğinden Yuta üç küçük bardak içki içecekti işte.

"Banane, nasıl bilmezsin iç çabuk!"

Aralarındaki tartışma sonrası Yuta içmesi gereken içkiyi içtiğinde sıra Jeno ve Jaem'e gelmişti.

"İlk nerede öpüştük?"

"Sevgili olmadan önce mi?"

"Jeno biz hiç bir zaman ilişkinin adını koymadık zaten."

"Ha, tamam kamp yapmaya gitmiştik dördümüz. O zaman."

Jeno ve Jaem'den sevinç nidaları yükselirken Mark'a baktım. Oda bende sırıtıyorduk, eh bizim ilk öpücüğümüz o zaman değildi ama bizde öpüşmüştük o gün, ilk kez, ayık kafayla.

"Bunlar sırıtıyor, bakın bakın."

Jaemin'in bizi fark etmesi ve ısrarları üzerine hafif uyuşuk kafayla peşine gelen o anı canlandırma çabamız oldukça komik olabilirdi. Ama canlandırırken, sözleri yarım yamalak söylemiş sevgilimide öpmeyi ihmal etmemiştim.

Tabii ki ilk öpüşmemiz parti günüydü. Mark'ı ağıma düşürmüştüm o gün.

"Sana neden yumruk atmıştım?"

Tamam ilişkide pasif taraf ben olabilirdim ama kendimi korumak için bir semeye ihtiyacım yoktu. Hatta Mark'ı genelde ben korurdum çünkü Mark düşmanı dahi olsa kimseyi kıramazdı.

"Jaem şerefsizinin yaptığı şey yüzünden tabii."

"Ben olmasaydım nah olurdunuz siz."

"Aşkım ben olmasaydım o görüntüleri yayamazdın sen."

İşte böylece tüm gece bir sonuca varmaya çalışmış, hepimiz sonra da uyuyakalmıştık.

-----
size bölümü attığım gibi yenisini
yazmak üzere koşuyorumm

yarın görüşürüz umarım

on yıl etkisi, markhyuck.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin