Haemin'in günlük anlatımlarından
devam ediyoruz :")
---"Haemin regl mi oldun sen?"
İçeriye girer girmez babamın söylediğiyle sinirle elimdeki anahtarı yere atmış odama çıkmıştım Haechan babam erkek arkadaşımla kavga ettiğimi söylerken Mark babam da regl olduğumun konusunda tartışmaya başlamışlardı.
Evet, regldim evet erkek arkadaşımla da kavga etmiştim ama sorun bu değildi. Sorun hemcinsimden hoşlanmamdı. Bir kızdan hoşlanmamdı. Şimdi diyeceksiniz ki senin ailende iki baban var. Evet ama ben babamlar gibi cesaretli değildim ve ben kaçmaya çalıştıkça hoşlandığım kız üzerime geliyordu. Babamları korumak konusunda onların eşcinsel aşklarını savunmak konusunda yapamayacağım bir şey yoktu ama kendim konusunda emin değildim. Bazen sadece bu tip durumlara alışık olduğumdan en yakın arkadaşımın yaptığı imaları yanlış anlamıştım.
"Haemin, konuşabilir miyiz lütfen?"
Gelen mesajla yerimde biraz kıpırdanmış mesaja baktıktan sonra cevap vermeden bırakmıştım telefonu.
"Anlatmak ister misin? Eğer bana kızgınsan reglken üzgün oluyorsun o yüz-"
Mark babamın içeriye adım atmasıyla ayaklanmış koşarak ona sarılmıştım. Genetik yapımı gerçek annem babamdan aldığım için boyum yaşıtlarıma göre kısaydı ve babama sarılırken kolları arasında kayboluyordum.
"Senin suçun yok ki."
"Neyin var öyleyse? Eğer ilişkin sorun ise boşver, biliyorsun tüm zamanın en toksik ilişkisi baban ve benim."
Kıkırdamış, bana katılmasıyla başımı sallamıştım.
"Yani, Eric artık beni anlamıyor."
"O zaman ayrıl."
"Sen Eric'i sevmiyor muydun?"
"Kızımı üzüyorsa bende sevmiyorum artık."
Babamın kolları arasından çıkmış sonra da yatağıma oturarak onu da yanıma oturtmuştum.
"Sorun aslında Eric değil, sorun aslında Amy."
"Amy mi? En yakın arkadaşın olan?"
Başımı onaylamış sonra da devam etmiştim.
"Biz en yakın arkadaş değiliz gibi, o benimle flörtleşiyor ve ben Eric ile çıkıyorum. Beni güldürüyor, eğlendiriyor ama Amy gibi değil ve bir yanılgı için Eric'i bırakıp hayatımı batırmak istemiyorum."
"Hislerinden mi emin değilsin yoksa korkuyor musun?"
Kapının çalınılmayıp Haechan babamın içeriye girmesiyle Eric'in geldiğini anlamıştım.
"Aşağıda bekliyor seni, en yakın arkadaşlarımın oğulları olabilir ama ona bayılmıyorum. O yüzden 1 saatin var bebeğim."
Odadan çıkıp aşağıya inmiş, Eric'e sarılmıştım. Belki son kez güvende hisseder, hislerim için defalarca düşünmeye fırsat bulurdum.
"Konuşalım mı biraz?"
"Olur."
Konuşmak için dışarıya çıksakta, sahil boyu konuşmamıştık. O elleri cebinde yürürken bende yanında yürüyordum.
"Ayrılacak mısın benden?"
Bir anda durup sorduğu soruyla afallasam da, başımı usulca iki yana sallamıştım.
"Amy'e karşı bir şeyler hissettiğini biliyorum. Amy, güzel ve gizemli kız. Hem bu kadar sorun etmemelisin bence. Hayatını yaşa, gez, toz ve eğlen. Biliyorsun, Jaemin babam Jeno babam Haechan babanı seviyor diye arkadaşına ihanet etmişti. Jeno babamda ihanet etmişti Mark babana. Babamlar ayrılmıştı. Babanlar da ayrılmıştı. Ama hayat onları bir noktada tekrar birleştirdi. Hayatını yaşa, sonsuza kadar benimle olamazsın zaten. Ama kim bilir belki ileride tekrar birlikte oluruz bizde babamlar gibi."
"Bu imkansız Eric, biz tekrardan olamayız."
"Sen beni hayata döndürdün. Tekrar yaşamama izin verebilirsin."
"Üzgünüm, benim bu sefer senin için çabalayacak vaktim kalmadı."
Eric, 15 yaşında Jeno ve Jaemin amcanın gezisinde baygın bulduğu çocuktu. Ağır uyuşturucu dozundan ölecek raddeye gelmişti. Aylarcaz haftalarca hastanede kaldıklarından bir nevi ziyaret için Amerika'ya gitmiştik ve onunla da orada tanışmıştım. Eskiden gözaltlarındaki morluklar bile dünyanın en iyi şeyi gibi gelirken şimdi iyileşenlerin tekrardan çıkıyor olması benim canımı yakıyor, beni hayattan bezdiriyordu.
Tüm yazı Amerika'da geçirmiş, burada bir okula kaydolmuştum. Babamlar Kore'ye dönüyor arada bir de bana uğruyorlardı. Genelde de dört kişi yemek yiyorduk Jeno, Jaemin amcam ben ve Eric olarak.
İlişkimizi açıkladığımızda babamlar biraz karşı çıkmışlardı. Eric'in geçmiş yaşamı haricinde en yakın arkadaşlarının oğluna aşık olmam bir çok şeyi mahvedebilir gibiydi.
Eric'e aşık olmuştum ama hayatımın aşkı olmuştu.
"Ben yine de yanımda kim olursa olsun, seni bekleyeceğim."
Oradan ayrılır ayrılmaz, adımlarımı en yakın arkadaşken hafta da hemen hemen her gün gittiğim eve yönlendirmiş 10 dakika sonunda kapının önüne gelmiştim. Bir kaç defa zile basmış kapının açılmamasıyla geri dönecekken duyduğum uykulu sesle tüm dikkatimi ayılmaya çalışan Amy'e vermiştim.
"Haemin?"
"Amy biliyor musun? Bir öpücüğün etkisi 10 gün sürüyormuş, bugün beni öpüşünün üzerinden 8 gün geçti. Yarın benimle takılmak için saat 19.00'da sahildeki yerimizde buluş."
Bunları söylememle kaçışım bir olmuştu, eh. Babamın yalanı sanırım benim de işime gelecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
on yıl etkisi, markhyuck.
Short Story10 Days Effect 2.seri|Özel bölümler Öpücüğün etkisinin 10 gün sürdüğünü söylemiştin. Bugün sana dokunursam bunun etkisinden 10 yıl çıkamayacağından mı korkuyorsun? ─tamamlandı. 150821|221021