0.7

2.4K 268 367
                                        

beomgyu
taehyun bu gün eşyalarımı topluyorum
az sonra ufak tefek bir kaç çanta bırakırım en az bir kaç güne de tam anlamıyla yerleşirim kaydımda alınır

taehyun
önümüzde ki ay alınmayacak mıydı

beomgyu
evet öyleydi ama işlemler hızlı olmuş

taehyun
hmm anladım
güzel işte daha erken gelmiş olacaksın

beomgyu
normalde olsa güzeldi taehyun ama bari biraz daha bekleseydim|

evett harika

taehyun
tamam o zaman hadi gel bekliyorum
hatta bu gün burda kal

beomgyu
olur güzel fikir

...

daha doğru düzgün yürüyemiyordum bile. dün woohyun çok dövmüştü beni. sebebi ona kes çeneni dememmiş. onunla saygılı biçimde konuşacakmışım. ama dün sadece dövmedi beni. söylemek bile istemiyorum. iğreniyorum kendimden. bana dokunmaya çalıştı. dokundu da... ellerini tenimde gezdirdi, boynumda sırnaştı. ama neyse ki ileriye gidemedi. beni bizim evin bodrumuna sıkıştırmıştı. ilk katta ki teyze seslere dayanamayıp gelince durdu hemen. o teyzeye öyle minnettarım ki anlatamam.

şimdi ise kolumda ki ve bacağımda ki morluklarla taehyun'un evinin önündeydim. bunları göstermemek için büyük çaba sarfedecektim. kapıyı çaldım.

"hoşgeldin beom. içeri geç otur. ben birazdan geliyorum. tam da bize cips koyuyordum."

"tamam bekliyorum ben."

taehyun'un beni yürürken görmemesi büyük nimetti. çünkü gerçekten yürüyemiyordum. sarsak adımlarımla yolunu ezbere bildiğim salona doğru gittim. her zaman ki gibi dağınıktı. taehyun çocukken de böyleydi. dağınık ve uykucu. koltuğu toplayım derken kolumu çarpmıştım. epey acımıştı. yavaşça koltuğa oturup kolumu sıyırdım. morluk büyümüştü. krem sürmem gerekiyordu sanırım.

"beomgyu o kolunun hali ne !?"

"kolumda bir şey yok taehyun. ayrıca korkuttun beni. ne diye bağırıyorsun?"

"sana üç yaşında olmadığımı söylemiştim."

"gerçekten taehyun bir şey yok ki kolumda. normal kol işte."

"aç göster o halde."

kurtluşum yoktu. açtım ve gösterdim. şok olmuşa aynı zaman da üzülmüşe benziyordu.

"bende diyordum bu hava da niye uzun kollu giyindi diye. kolun nasıl bu hale geldi? bunu o çocuk yaptı değil mi? inanamıyorum çok kötü olmuş. koluna bir şeyler sürmeliyiz. diğer kolunda böyle mi?"

diğer kolumu sıyırmıştı. sonra sağ bacağımı, sonra sol bacağımı en sonunda sırtıma da bakmıştı. baktığı her yerde morlukla karşılaşmak beklemediği bir şeydi sanırım. oldukça sinirli gözüküyordu. benim yüzümden tüm tadımız kaçmıştı. yerinden kalktı ve on beş dakika sonra geri geldi. elinde bitki çayı vardı.

"ben krem almaya gidiyorum. dinlen tamam mı? aynı zamanda bu bitki çayını da iç. çok hareket etme."

"tamam ama hemen gel olur mu?"

"merak etme hemen gelirim."

hemen gelmemişti. iki saattir onun gelmesini bekliyordum. lanet olası bir krem kaç dakika da alınabilirdi ki?

sıkılmıştım. biraz evinde gezinmek istedim. küçük bi evdi. sade ve hoştu. odasına doğru giden koridorda ilerledim. odası koyu gri ağırlıklıydı. biblo tarzı şeylerle döşemişti odasını. şirin fıgürler vardı. ayrıca yatağının yanında ki komidinin üzerine bir elektronik gitar yerleştirmişti. oldukça zevkliydi. çalışma masasına göz gezdirdim. matematik testleri ve kalemler dağılmış halde duruyordu. masanın duvarla bitişik kısmında ise bir sürü parfüm vardı. hepsi birbirinden güzel kokuyordu. ama bir parfüm vardı ki onu kutusundan bile çıkarmamış diğerlerinden farklı bir yere koymuştu. sebebi neydi acaba merak etmiştim. gelen kapı sesinden dolayı odasından çıkmış ve yeniden salona geçmiştim.

"hoşgeldin taehyun."

taehyun 'hoşbuldum' diyerek mırıldandığında elinde poşetle içeri girdi. tam neden geç kaldığını soracakken suratını fark ettim. kaşı ve dudağı kanıyordu.

"taehyun! bu ne? ne oldu sana? nasıl oldu? kim yaptı? neden oldu bu?"

"sakin ol beomgyu. o woohyun denileni dövdüm. benim böyle olduğuma bakma onu görsen ben hiç bir şeyim."

"taehyun neden yaptın bunu?"

"seni dövdü çünkü."

"önemli olmadığını söyledim ben alışığım zaten. "

"benim için önemliydi ve kavga ettim. şimdi ikimizin de krem sürmesi gerek. harika değil mi?"

kıkırdamıştık.

"evet harika." demiştim gülerken. ardından beklemediğim o soruyu işittim. hayır taehyun, hazır değildim.

"beom eğer hazır hissediyorsan anlatır mısın sana neden böyle yaptıklarını?"

"taehyun, sana çok ama çok anlatmak istiyorum. annemlerden ve senden başka kimsem yok benim. sorun da bu. ya senin tepkin de onların ki gibi olursa diye korkuyorum. o zaman sende gidersin." yutkunmuştum. söylediklerimde hiç olmadığım kadar samimi hissediyordum.

"hayır beomgyu ne olursa olsun sana kötü bir tepki vermem."

"peki o zaman anlatıyorum." oldukça heyecanlı ve meraklı gözüküyordu. gülümsemiştim onun bu haline. ama hala tedirgindim. derin nefes alarak dudaklarımı ıslattım ve konuşmama devam ettim. "ben eşcinselim taehyun. her şeyi baştan anlatacağım." mimiklerini tek tek kontrol ediyordum. baya şaşırmışa benziyordu.

"geçen senenin başlarında bir çocuktan hoşlanmaya başlamıştım. bana oldukça iyi davranıyordu. bir süreden sonra yakınlaşmıştık. sürekli konuşuyor sohbet ediyorduk. sonra bir gün bana benden hoşlandığını söyledi. çıkma teklifi etti. bende haliyle hemen kabul ettim. ama sonra onun beni bir iddia için kullandığını öğrendim. meğer gay olduğumu anlamışlar. ve woohyun ile iddiaya girmişler. sonra eşcinsel olduğumu herkese duyurdular. o günden beridir zorbalık görüyorum."

taehyun tek kelime etmemişti. yüzünde mimik dahi oynamıyordu. oldukça ciddi bir ifade vardı suratında. ve ben korkmaya başlamıştım. titreyen sesimle konuştum.

"bir şey demeyecek misin?"

"hayır. odama gidiyorum. gelme sakın."

işte korktuğum şey başıma gelmişti.

şimdi ise kremlerle kendi başıma bakışıyordum.

★☆

ben oturdum ve dedim ki taehyun neden homofobik olmasin?

bu arada uykucu ve daginik taehyun yazarken kendimden esinlendim gunun yarisini uyuyarak geciririm

umarim begendiginiz bi bolum olmustur gorusuruz asklarim 💗

vote vermeyi unutmayin bu aradaa





i can't pretend | taegyu ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin