sabah kalktığımda odamın toplanmış olduğunu görmüştüm. taehyun gittiğinden beridir odam ilk defa bu kadar topluydu. eğer soobin'in "kalk artık!" seslenişlerini duymasaydım eve taehyun gelmiştir düşüncesiyle sevinç çığlıkları atacaktım. evin bir yedek anahtarı vardı ve bu anahtar yeonjun ile soobin de duruyordu. sanırım ikisi beni kontrole gelmişlerdi. uykulu bir şekilde mutfağa doğru ilerlemiştim.
"günaydın. kış uykusuna yattın sanırım sevimli ayıcık."
kai'a sadece gülümseyerek cevap vermiştim. modum düşük olduğu zamanlarda ağzımdan cımbızla laf alınırdı.
"otur da kahvaltı yap." demişti yeonjun. fakat ben hiçbir şey yemek istemiyordum. midem bulanıyordu. sadece suratımı buruşturdum ve salona gidip koltuğa attım kendimi. çok geçmeden elinde tepsiyle soobin içeri girmişti. tepsinin üzerinde bir tek kuş sütü eksikti. normalde olsa bu kahvaltıyla beraber tepsiyi bile ısırır yerdim. ama şu an yemek hiç istemiyordum. "hayır soobin. aç değilim. onu masaya bırak lütfen."
"olmaz. yemezsen büyümezsin."
zorla ağzıma domates tıkıştırmaya başlamıştı. ben de bir iki atıştırmaya başlamıştım. gerçekten kusacak gibi hissettiğimde tepsiyi ittim.
"ay bu ne? kuş kadar bir şey yemişsin."
"çok bile yedim." demiştim kai'a.
biraz sonra zil çalmıştı. kimseyi beklemiyordum, beklemiyorduk. yerimden kalkacak halim yoktu. o yüzden yeonjun'a kapıya bakması için rica etmiştim. çok geçmeden yeonjun yüzünde büyük bir gülümsemeyle ve yanında taehyun ile içeri girdi. halüsinasyon gördüğümü düşünmüştüm başta. ama bu kanlı canlı taehyun'du. hemen ayağa fırlamıştım.
"hani halin yoktu? taehyun'u görünce nasıl da kalktın" demişti kulağıma eğilerek kai. aynı zamanda da kıkırdıyordu. kai'a dirseğimi geçirerek yeniden yerime oturdum.
taehyun herkese sırayla sarıldıktan ve özlem giderdikten sonra benim önümde durmuştu. ikimizde ne yapacağımızı bilmiyorduk. sadece birbirimizin suratını izledik. taehyun kilo vermiş gibi duruyordu. ya da stresten çökmüş de olabilirdi. bilemiyordum. biraz daha birbirimizin suratına baktıktan sonra taehyun yan koltuğa oturmuştu.
"nasılsın?"
"iyi gibiyim. sen nasılsın kai?"
"harikayim."
"keşke sizinle oturup saatlerce konuşabilsem ama annemler aşağıda bekliyorlar. eşyalarımı almaya geldim. şimdilik bir kısmını alacağım. sonra da diğer kısmı için geleceğiz."
üzülmüştüm. hemen gidecekti. daha geleli beş dakika bile olmamıştı ki.
"taehyun."
taehyun'a seslenmemle bana doğru çevirmişti kafasını.
"konuşabilir miyiz?"
bana cevap vermiyordu. sadece kafasını salladı.
"o zaman biz mutfağa geçiyoruz." demişti soobin. ve salonda baş başa kalmıştık.
"bana kızgın mısın?" ilk konuşan taehyun'du. ona neden kızgın olacaktım?
"hayır. elbette kızgın değilim. neden kızgın olacamışım ki?"
"benim yüzümden şu an bu durumdayız. kendime engel olamadım. hatalı taraf benim."
"hayır bu konu hakkında hiç sinirlenmedim sana. aklıma bile gelmedi. şimdi ne olacak taehyun?"
"ne gibi ne olacak?"
"yani hep birbirimizden uzak mı olacağız? bir daha hiç birbirimizi görmeyecek miyiz?"
"sanırım öyle olacak. annem annenin numarasını bile sildi telefonundan. o kadar yakın dostlardı halbuki"
"peki sen beni seviyor musun?"
"seni hala seviyorum beomgyu. sıcacık tenini hissetmeden uykuya dalmak ne kadar zor oluyor benim için biliyor musun?"
"biliyorum. çünkü bende senin kremayı andıran kokun olmayınca çok zor uyuyorum."
taehyun'un gözünden bir damla yaş aktığına şahit olmuştum. hemen yanına gidip sıkıca sarıldım.
"sorun yok taehyun."
"var beomgyu. çok büyük bir sorun bu."
haklıydı. gerçekten büyük bir sorundu.
"ama sensizliğe alışmam gerek. senin yokluğun beni üzmemeli artık." demişti taehyun. ne diyebilirdim ki. umarım beni unutur ve atlatırdı.
zil yeniden çaldığında hızlıca birbirimizden ayrılmıştık. kapıyı yeonjun açmıştı.
"bayan kang hoşgeldiniz."
bayan kang sözünü duyar duymaz kendimi en uzak koltuğa attım. taehyun da hemen salondan çıkıp kendi odasına ilerlemişti. aradan on beş, yirmi dakika geçmesinin ardından taehyun gitmişti. ve ben yine bazı gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalmıştım.
iki gün sonra -
yeonjun×beomgyu
yeonjun
beomgyu
biraz önce taehyunla konustuk
seni unuttugunu soylememi istedi
artik aklina pek gelmiyormussun
ben sana soylemek istemedim ama taehyun cok israr etti ozur dilerim★☆
NASİL BU KADSR KOLAY UNUTABİLİRSİN AMKK
ASİRİ SİNİRLENDİM SU ANher gun yb dedim yine aradan bi kac guncuk gecti 😖 ama bu hafta duzenli her gun yb atarsam hafta sonuna final gelir
sizi seviyorum diger bolumde gorusuruzz <3
bi de artik cok az yorum geliyo uzuluyorum
ayip yani yorum yapin
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can't pretend | taegyu ✔️
Fiksi Penggemar"hey choi, artık arkadaş olduğumuz düşüncesinden vazgeç. ben diğer arkadaşlarımla böyle şeyler yapmıyorum ya da onlara böyle hissetmiyorum." -text, düzyazı