taehyun'un yavaşça adımı tekrar etmesiyle uyanmıştım. bir dakika bu taehyun'du ve şu an karşımda duruyordu. hemen yattığım yerde doğrulmuştum.
"kahvaltı hazırladım. beraber yemek yiyelim."
"uykum var."
dünden dolayı çekiniyordum işte. keşke beni öpmeseydi. neden öyle bir şey yaptı?
"lütfen beomgyu. hem eminim senin de kafan çok karışıktır. konuşuruz."
beni az çok tanımışsınızdır. kimseyi reddedemiyordum. ayrıca dediği mantıklı gelmişti. o yüzden cevap vermeden yanından geçerek banyayo girmiştim. elimi yüzümü yıkamış ve kendime aynada bakmıştım. taehyun gerçekten çok değişmişti. sadece düşünce yapısı olarak değil, hal ve hareketleri de çok değişmişti.
banyodan çıkıp mutfağa girdiğimde taehyun haşlanmış yumurtaları tabağa boşaltıyordu. kapının önünde ki sandalyeyr oturmuştum o da tam karşımda ki sandalyeye oturmuştu. şu an ikimizde birbirimize bakıyorduk. ikimizde önümüzde duran kahvaltılıklara dokunmuyorduk. boş boş sadece etrafı izleyerek geçirdiğimiz bir kaç dakika sonrasında taehyun konuşmaya başlamıştı.
"yemeyecek misin?"
"sen yemeyecek misin?"
"sen yersen yerim belki."
"yemek için beni mi bekliyorsun?"
"evet"
yavaşça önümde ki yumurtaya uzanmıştım. o da kendine bir yumurta almıştı. yemek yemeye başlamıştık ama ikimizinde konuşmaya niyeti yok gibiydi. açıkçası benim yoktu. ama taehyun dün neden öyle bir şey yapmıştı bunu merak ediyordum. belki konuşur diye biraz daha bekledim. ama yine de konuşmamıştı. ne diyeceğini bilemiyor gibi gözüküyordu. ben sormaya karar vermiştim.
"dün neden öyle bir şey yaptın?"
"beomgyu ben seni seviyorum."
gözlerim ne kadar açılabilirse o kadar açılmıştı. taehyun'un suratına bakıyordum. devam etti.
"dün kızı da isteyerek öptüm. seni sevme düşüncesini yediremedim kendime. sana hissettiklerimin yalan olduğunu düşündüm. o yüzden o kızı öpmek istedim. belki onu öpersem sana karşı bir şey hissetmediğimi anlarım dedim. ama o kızı öpmek aksine sana karşı gerçekten bir şey hissettiğimi anlamama yardımcı oldu. onu öperken aklıma sadece sen geldin. keşke şu an beomgyu'yu öpüyor olsam dedim. sonra seni istedim yanımda. o yüzden direkt kızı gönderdim. seninle zaman geçirmek için. sonra da dayanamayıp öptüm seni işte."
hayretler içerisinde taehyun'u dinlemiştim. kafamda neler söyleyeceğimi kurmaya çalışıyordum.
"taehyun, ben ne desem bilemiyorum. üzgünüm ama seni arkadaş olarak görüyorum. benim için sadece bir dostsun. sana hiç o gözle bakmadım. bakamam da. yani seni sevebileceğimi sanmıyorum. biz arkadaşız taehyun." derin bir nefes aldıktan sonra "ben okula gideyim. afiyet olsun." diyerek hızlıca kalkıp odama gitmiştim. elimden geldiğince çabuk davranarak hazırlanmış ordan da okula doğru yol almıştım.
-
su an kai şok ile bana bakıyordu. o da sanki söyleyeceği tüm kelimeleri unutmuş gidiydi. bu kadar şaşırmakta çok haklıydı. sonuçta bu taehyun'du homofobik ve bir zamanlar bana berbat davranan taehyun. nasıl olmuştu birden bire? kai'nin kahkaha atmasıyla ona dönmüştüm.
"manyak mısın kai? ben ağlayacağım burda."
"abi gerçekten saka gibi. aklım almıyor. helal be beomgyu. bana aşık olması imkansız olan birini kendime aşık edemedim demezsin artık."
"of utanıyorum kai." diyip kai'ı itmiştim.
o ise umurunda olmadan konuşmaya devam ediyordu.
"e ne olacak şimdi?"
"ben de bilmiyorum." tam konuşmama devam edecekken yanımıza doğru gelen nöbetçi öğrenciyle dikkatim dağılmıştı.
elinde kocaman bir kutu vardı. bana uzatarak "bu kutu sana gelmiş." demişti. başımı eğerek teşekkür etmiştim.
kai benden daha meraklı görünüyordu. hemen kutuyu açmıştım. içinden bir sürü çikolata ve bir de not çıkmıştı. notta 'özür dilerim. bu çikolatalar kendimi affettirmek için. afiyet olsun.' yazıyordu. altında da taehyun'dan geldiğini belirten küçücük bir şekilde ismi yazıyordu.
"of bu ne? hiç gerek yoktu ki?" demiştim.
kai ise bana hak verdiğini kanıtlar biçimde "en son bir arkadaşıma biz altıncı sınıftayken böyle bir şey yapmışlardı. gereksiz." demişti. daha sonra da kutuya uzanarak "ver de yiyelim. şimdi hakkını yemeyelim çok kaliteli çikolatalar almış." diyerek eklemişti.
zilin çalmasıyla sınıfa doğru ilerlemeye başlamıştık. ben kai'ye sınıfa gitmesini birazdan geleceğimi söylemiş ve tuvalete gitmiştim. elimi yüzümü yıkamak istiyordum. eminim bu beni ferahlatırdı.
tuvalete girip önce biraz aynaya bakmıştım. sonra ise gözüm arkamda ki tuvalet kabinlerinden birinden çıkan taehyun'a takılmıştı. onunla karşılaşmayı beklemiyordum. başta hiç konuşmadan sadece birbirimize bakmıştık. evet aynen hayal ettiğiniz gibi tuvaletin ortasında mal mal dikilmiş bakışıyorduk. daha sonraki sessizliği taehyun bölmüştü.
"yedin mi çikolataları?"
"hayır. kai ve sınıftakiler yiyor. böyle bir şeye gerek yoktu. saçma buldum açıkçası."
"senin sevdiğin yolu bulana kadar bu tarz şeyler yapacağım."
"yapma taehyun. gerek yok diyorum ya. hem sana küstüğüm falan yok. sana kızgın da değilim. yani seni affetmemi gerektirecek bir şey yok. sadece ne yaparsan yap seni sevemem. biz yakın arkadaşlarız."
"peki." demişti. acaba çok mu üstüne gitmiştim?
o tuvaletten çıkmış ondan biraz sonra da ben çıkmıştım. gün boyunca da taehyun ile pek karşılaşmamıştık. karşılaşsakta ben ona pek pas vermemiştim. çünkü şu saatten sonra ona ne yapsam onu ümitlendirecekmiş gibi hissediyordum. bu onu daha fazla üzerdi.
★☆
oaoaoa selam bebislerimm
sizce benim biasim kim asiri merak ediyorum bilebilecek misiniz
bir kac gundur sormak vardi aklimda
simdi soruyum dedimumarim bolum hosunuza gitmistir
kontrol etmeden atiyorum yazim yanlisim varsa takilmayin <3bb bebisler <33
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can't pretend | taegyu ✔️
Fanfic"hey choi, artık arkadaş olduğumuz düşüncesinden vazgeç. ben diğer arkadaşlarımla böyle şeyler yapmıyorum ya da onlara böyle hissetmiyorum." -text, düzyazı