sabah büyük bir neşeyle uyanmıştım. yeni okulumda ilk günüm olacaktı. sanki birinci sınıfa giden bir çocuk havası vardı üzerimde. okul formalarımı giymiştim. tişörtümün üzerine en sevdiğim sweatshirtlerimden birini geçirmiştim. koyu maviydi. üzerinde ufak beyaz bir desen vardı. ardından sevdiğim kolyemi ve siyah yüzüklerimi de taktım. oldukça şık hissediyordum. daha sonra ise parmaklarımda ki siyah ojeyi çıkardım. çünkü kötü karşılayan olabilirdi. ayrıca okul için fazla ağır olacağını düşünmüştüm.
sanırım okula taehyun ile beraber gidecektim. bunun hakkında konuşmamıştık. ama ben okulun yolunu bilmiyordum. o yüzden taehyun ile gitmek zorundaydım. odamdan çıkıp koridora doğru koştum. evet koştum çünkü taehyun'a yetişemeyebilirdim. yanına geldiğimde başta beni süzdü. sonra hızlıca ayakkabılarını ayağına geçirip asansörü çağırdı. ben de onun hızına yetişmeye çalışıyordum. anlamsız şekilde hızlıydı. ayakkabılarımı giyip yanına gittim.
asansöre bindiğimizde konuştu.
"biri laf atarsa yanıma gelebilirsin. dün baktım, araştırdım biraz. aynı sınıfta değiliz. ben B'deyim. sen E'desin. seni zaten sınıfına götürürüm. okulu da zamanla öğrenirsin. ne nerdeymiş alışırsın kendin. onun dışında evde nasılsak okulda da öyle olacağız. gerekmedikçe iletişim yok."
"iyi mi davranıyorsun kötü mü anlamıyorum."
cevap vermemişti. susmuştu sadece. ben de üstelememiştim. yol boyunca tek kelime etmeden okula varmıştık. beni sınıfımın önüne kadar bırakmıştı. sınıfa girdiğimde yoğun bir uğultu vardı. aslında herkes normal ses tonuyla konuşuyordu ama birleşince büyük bir gürültü oluşuyordu. başta biraz kapının başında dikildim. çünkü nedense fazlasıyla çekiniyordum. aslında korkuyordum da. fakat orda durdukça rezil olduğumu düşündüm. göz ucuyla kendime oturacak sıra ararken sınıftan biri bağırmaya başlamıştı.
"yeni biri var."
herkesin odak noktası olmuştum aniden. bundan hoşlanmıyordum. olabildiğince samimi bir gülümseme takındım suratıma sonra da selam verdim.
"selam herkese."
bazıları başını sallamış bazıları da selam vermişti. ardından ne olduğunu anlayamadan çekiştirilmeye başladım.
"gel gel benim yanıma otur."
"teşekkürler" demiştim sadece.
"ben kai."
"ben de beomgyu."
"hoşgeldin sınıfımıza."
"hoşbuldum."
"okulu nasıl buldun?"
"daha gezmedim. ama sınıf güzelmiş."
"o zaman tenefüste seni gezdireyim."
"olur." demiştim. harika şimdiden bir arkadaşım olmuştu. eğer kai bu kadar enerji dolu olmasaydı asla ilk adımı ben atamazdım. bu yüzden çok mutluydum. kai iyi kalpli, sevecen birine benziyordu. şu an ki tek isteğim homofobik olmamasıydı.
kendimi tanıttığım sıkıcı bir dersin ardından nihayet ilk teneffüse çıkmıştık. daha ilk dersten bu kadar sıkılmam normal miydi? kai ile geziyordum. ve keyifliydi. açıkçası çok komik ve eğlenceli bir kişiliği vardı. tuvaleti, kantini ve öğrenmem gereken diğer yerlerin de yerini öğrendikten sonra bahçeye çıkmıştık. fazla vaktimiz kalmamıştı birazdan zil çalardı.
"bak şu kızı görüyor musun? bizim yan sınıfta o. aşırı dedikoducudur. okulda ki tüm bilgileri yeni bir bilgi karşılığında öğrenebilirsin." gülmüştük. sonra kai konuşmasına devam etmişti.
"şunları gördün mü?" taehyun ve yanında ki bir kaç kişiyi işaret ediyordu. kafamı sallamıştım.
"taehyun'u biliyorum. o benim çocukluk arkadaşım. yani arkadaşız sanırım. hatta aynı evde kalıyoruz.
"öyle mi? neden hiç yanına gelmedi."
"uzun mesele. sonra anlatırım ben sana. ee sen ne diyecektin?"
"taehyun'un yanında ki o kişi yeonjun ve soobin. çok yakışıyorlar bence. hatta okulda ki büyük bir kitle içinde öyle. o ikisini shipliyoruz. hareketleri, birbirlerine davranışları çok hoşumuza gidiyor. ama bunu rahatça ifade edemiyoruz çünkü çok homofobikler. büyük ihtimalle sen de öylesindir taehyun ile arkadaş olduğuna göre. hatta ben bunları sana hiç anlatmamalıydım."
onun tedirgin olmuş hali beni güldürmüştü. "hayır. aksine ben eşcinselim." suratında oluşan ifade şaşırdığının kanıtıydı. sanırım hiç mi hiç beklemiyordu. tepkisine daha çok gülmüştüm. konuşmama devam ettim.
"o yüzden gelmedi yanıma. homofobik olduğu için. aynı evde de yaşamıyor gibiyiz. iki kelime etmeyiz desem yeridir."
"benim bildiğim taehyun için aynı evde bir kaç dakika geçirmeniz bile mucize."
"o zaman sevinmeliyim. demek ki bana gerçekten değer veriyormuş. keşke hiç anlatmasaydım."
"üzüldüm adına. umarım eskisi gibi olursunuz."
cevap vermemi engelleyen zil sesi duyulmuştu. o gün okul bitene kadar kai her teneffüs bana birilerini tanıtmış, kimden uzak durmam gerketiğini anlatmıştı. komik anılarını da anlatıyordu. hiç eğlenmediğim kadar eğlenmiştim. okulda herkes birbiriyle samimiydi. aile gibiydiler sanki. bu çok hoşuma gitmişti. edindiğim arkadaşımın da homofobik olmaması hatta okulda shipper bir kitlenin oluşu benim için çok iyi bir haberdi.
şanslı beomgyu, hayatıma nihayet hoşgeldin.
akşam eve dönerken taehyun bana yolu tarif ediyordu. her zaman beni okula o getirip götüremezmiş. haklı aslında. onun yol tarifi annemin aramasıyla son bulmuştu. annem bana ilk günümün nasıl geçtiğini soruyordu.
"anne harika geçti. sınıftan biriyle tanıştım. homofobik değil. anne bana çok iyi davranıyorlar. öğretmenlerin adını ve sevip sevmediklerini söylediler. ders programını vermek için numaralarını verdiler. kendilerini tanıttılar." annemle konuşmam böyle devam etmişti. okulu ve yeni sınıfımı övüp duruyordum. mutlu olduğumu her kelimemde belli ediyordum resmen. telefonu kapattığımda taehyun konuşmaya başlamıştı. tüm odağımı ona vermiştim.
"zaten yapılması gereken şeyleri yaptıkları için bu kadar sevinmen üzücü. demek ki tahmin ettiğimden daha kötü zamanların olmuş."
"evet. ama hatırlamak bile istemiyorum. geldi geçti."
"Kai ile iyi anlaşmışa benziyorsun."
"o çok iyi biri."
"bence uzak dur çünkü o iki erkeği birbiriyle yakıştırıyor." gözümü devirmiştim. o da dudaklarını ıslatıp devam etmişti konuşmasına. "gerçi sende onlardan biriydin değil mi? gerçekten iğrençsiniz. hemcinsinizi sevmeyi nasıl başarıyorsunuz. saçmalıktan başka bir şey gelmiyor."
"bak taehyun sana bir zararım dokunmuyor. sana aşık değilim. o yüzden bırak da istediğimi seveyim."
"benden ve çevremden uzak dur. bir de onlardan olduğunu herkese söyleme. seni benim yanımda görecekler. rezil olmak istemiyorum."
konuşmamıştım. susmuştum yine. taehyun'a karşı başka bir şey yapamıyordum. üstelik o benden iğrenirken ben onu hala en yakın arkadaşım olarak görüyor ve değer veriyordum. ama neyse ki taehyun'un fikirleri ,önemsemediğim fikirleri, bile keyfimi bozamazdı. bu gün yeni bir başlangıca doğru adım atmıştım. mutluydum.
★☆
bu bölüm beni cok memnun birakti bazi kisimlari begenmedim ama olsun yine de idare eder benc
kendinize dikkat edin sonra ki bolum gorusuruz 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
i can't pretend | taegyu ✔️
Fanfiction"hey choi, artık arkadaş olduğumuz düşüncesinden vazgeç. ben diğer arkadaşlarımla böyle şeyler yapmıyorum ya da onlara böyle hissetmiyorum." -text, düzyazı