1.9

1.9K 251 98
                                        

sabah kalktığımda okula geç kalmıştık. harika bir kaç günde geç kalkmaya alışmıştık resmen. hemen aceleci bir şekilde taehyun'un odasına dalmıştım. taehyun daha uyuyordu. yani ben odasına pat diye girinceye kadar. aniden girdiğim için birazcık ses çıkarmıştım. girerken 'taehyun, kalk!' diye bağırdığımı saymıyorum bile. yerinde sıçramıştı.

"sakin lan!"

"iki ders geç kalmışız."

"evet evet evet. harika. sadece altı ders işleyeceğiz."

"of taehyun kalk da gidelim."

taehyun'un zar zor kalkmasinin ardindan kahvaltı yapmadan evden çıkmıştık. yolda giderken taehyun okula nasıl gidildiğini tarif ediyordu bana. bir daha kaybolmamam için. okula vardığımızda taehyun aniden yanımdan ayrıldı. sanırım hala yanımda gözükmek istemiyordu. geldiğimizde teneffüstelerdi. sınıfa girip etrafa göz atmıştım. kai yine en arkada bir kaç kişiyle sohbet ediyordu. benim geldiğimi görünce bağırmaya başladı. manyak cocuk.

"AAAA! BEOMGYU."

"AAA! KAİ."

"nihayet gelebildin. bir an bu günde gelmeyeceksin sandım." kulağıma eğilerek devamını söyledi. "taehyun seni odasına mı attı diye düşünecektim az kalsın."

ardından kahkaha atmaya başlamıştı. ben de ona tekme atmıştım.

-

su an idarede müdürün odasının önünde bekliyordum. daha doğrusu bekliyorduk.

taehyun kavga edene kadar her şey iyiydi. aslında öyle kavgacı biri değildir. ama o an öyle bir sinirlendi ki asla tanımadığım birine dönüştü.

teneffüste hep beraber geziyorduk. beş kişi olarak. kai, yeonjun, soobin, taehyun ve ben. sonra tanımadığım biriyle karşılaştık. ben tanımıyordum ama diğerleri tanıyor gibiydi. önce baştan aşağı bizi süzdü. sonra taehyun'a 'seni aşağılık ibne! hani sen ve arkadaşların normaldiniz. hepiniz ucubesiniz. ucubelerin yanında gezebildiğinize göre sizde birer ucubesinizdir.' demişti. çok gerilmiştim. ben gittiğim her yerde kendi başıma problem oluyordum zaten. bir de diğer insanların hayatını zorlaştırmak istemiyordum.

tabii taehyun o an çok sinirlendi. başta sadece uyardı. çünkü dedim ya taehyun kavga dövüş seven biri değildir. ama sınırları zorlandığında taehyun, o taehyun olmuyor. karşımızda ki çocuk ileri gidince taehyun kendini tutamayıp yumruk atmıştı. soobin 'bizim elimiz armutlu mu topluyo lan?' diyerek kavgayı iyice kızıştırıp kai'ı da peşinde sürüklemişti. biz yeonjun ile ayırmaya çalışıyorduk. arada en çok dayağı da biz yedik diyebilirim.

biliyor musunuz? yine de güzeldi. çok eğlenceliydi. ilk defa dayak yemekten bu kadar keyif aldım. aklıma geldikçe gülüyorum. hatta gülüyoruz. birazdan belki disiplin suçu yiyecek olma ihtimalimize karşı bile gülüyorduk. deli miyiz neyiz?

"taehyun, yeonjun, kai, soobin ve beomgyu. içeri gelin."

kapıdan bize seslenen müdürle beraber içeri girmiştik. ben öyle çok idareye giden biri değildim. o yüzden stres yapmıştım.

"şu halinize bakın. kocaman adamlar oldunuz, saçma sapan kavga ediyorsunuz."

"ama hocam saçma değil ki."

"sus taehyun. yine konu sana ibne denilmesi. oğlum şu kelimeyi duyunca saldırmaktan vazgeç. biri sana ibne deyince ibne olmuş olmuyorsun. doğru düzgün bazı öğrencilerimizden bir tanesisin sen. biz seni biliyoruz. biri gelip sana ibne demiş ne yazar?"

"haklısınız hocam."

sonra müdür aniden bana dönmüştü.

"bak yavrum. sen de okula yeni geldin. gözünü korkutmak istemem ama daha geldiğin ilk anlardan böyle kavgaya karışmak hoş olmuyor."

kafamı sallamış ve cevap vermiştim.

"özür dilerim hocam. bir daha olmaz."

"normalde hepinize kınama verecektim. çünkü siz dördünüzün buraya kaçıncı gelişi saymadım ben. siz saydınız mı?"

"hocam iyi tarafından baksak. demek ki sizi çok seviyoruz. ondan ziyaret ediyoruz."

"lütfen sen beni sevme Kai."

"ayip oluyor hocam."

hepimiz gülmüştük.

öyle beklediğim gibi kötü bir şey olmamıştı. bir daha ki teneffüslerde hiç yan yana gelmedik. herkes kendi halindeydi. bir an önce eve gidip boş boş yatmak istiyordum. okul çekilecek çile değil cidden.

-

çıkış saati geldiğinde taehyun'u kapının önünde bekliyordum. onu beklerken düşündüm. taehyun da hiç beklemediğim kadar hızlı bir gelişme vardı. hala kendine yediremediğinin farkındaydım. ama olsun yine de çok iyiydi. uzaktan onu görünce el salladım. yanıma geldi.

"taehyun bak ben ne düşündüm?"

"ne düşündün?"

"şimdi ben kendim gidiyim eve. yolu öğrenmiş miyim diye deneyelim. nasıl?"

"iyi de olur mu ki öyle? olmaz sanki."

"yok, olur olur."

bunu dedikten sonra koşarak taehyun'un yanından ayrılmıştım. o da arkamdan seslenerek gülüyordu. en son 'şapşal çocuk' dediğini duymuştum.

★☆

arada bana bolum yazmam gerektigini hatirlatirsaniz efsane olur
okul telasi derken hep arada kayniyor

neyse nasilsinizz

biraz once bizim burda deprem oldu o kadar korktum ki... berbat bir deneyim

bolumde cok gecis oldu aceleye getirdigim bi bolum oldu hic begenmedim bu bolumu
umarim siz begenirsiniz
begendiniz mi

sizi cok opuyorum bb 💖




i can't pretend | taegyu ✔️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin