Kulak Misafiri

304 37 11
                                    

Emir'in geri kalan günü can sıkıntısı ve kafasını dağıtmak için başvurduğu şeylerle tükendi. Bütün gün boyunca Beril'le karşılaşıp karşılaşmayacağını bilmeden kampüs içinde dolaştı. Onunla karşılaşmak için ne özel bir çaba sarf etti ne de ondan kaçındı. İçindeki gücenmişlik hissi aklını bulandırıyor ve darbe alan gururu sakin kararlar almasını engelliyordu.

Kendisine olan özgüveni o kadar yüksek ve her şeyin planladığı gibi gideceğine o kadar emindi ki peşinen verdiği hükümlerle, dile getirdiği kararlarla kendisini zor duruma sokmuş olabileceğinin henüz farkında değildi. Beril'in, teklifini kabul edeceğine o kadar emindi ki annesiyle hediye seçerken bir kutlama yapmayı bile planlamışlardı. Şimdi Sedef Hanım bu konu ile ilgili bilgi istediğinde ona reddedildiğini, üstelik başka bir erkek sebebiyle gecenin geri kalanında yalnız bırakıldığını açıklamak ruhuna yapılan en büyük işkence olmalıydı.

Beril'in neden böyle davrandığını, neye bu kadar sinirlendiğini elbette çözerdi. Kaygısız zihni ve eğlenceye düşkün tabiatı ile aralarında geçen bu küçük hadiseyi unutabilirdi. Onun unutmakta zorlanacağı şey onlarca göz üzerindeyken bir ezik ve çaresiz gibi ortada bırakılmaktı. Zaten sabah başına başka bir iş açmak üzere olmasının sebebi de böyle hissettiği için misilleme yapmaktı.

Eve giderken bunca şeyin nasıl aynı anda üstüne geldiğini düşünmeden edemiyordu. Neden Beril kendisine böyle davranmıştı? Neden evde tahammül etmekte zorunda kaldığı kız kampüste hem de hiç olmayacak bir anda karşısına çıkmıştı? Pekala birkaç gündür gergin olan sinirlerini yatıştırmak ve ona göre yeni bir hareket planı oluşturabilirdi. Bunun için de zaman kaybetmeden evin sakin olduğunu bildiği bu saatlerde kendi başına kalmalı unutacağı, intikamını alacağı ya da alay konusu haline getireceği şeyleri düşünüp bir karara varmalıydı.

O esnada aklındaki karmaşadan kurtulmak ve bir şeyleri karara bağlamak isteyen sadece Emir değildi. Zeynep Sena saatlerce yalnız başına keşfettiği kampüsün ortak alanlarından birinde bir bankta öylece oturmuş, hareketsiz ve gözleri kapalı bekliyordu. Yüzüne vuran ikindi güneşini ve üşütmeye başlayan rüzgarı duyumsuyor, etrafından yığın haline gelen sesleri dinliyor, insanların geçip giderken kendisine dönen tuhaf bakışlarını hissedebiliyordu.

Yine de dakikalarca oturduğu banktan kalkmak ve gitmek zorunda olduğu yere gidişini geciktirmek istiyordu. Önceki gece boğaz manzarasında bulduğu ilk sığınağından sonra ikincisini de bulmuştu. Fakültede birkaç derse girerek edinebileceği arkadaşlara kendini tanıtmış, ders aralarında fakülte kulüpleri hakkında bilgi almış, kütüphaneyi gezmişti. Aslında bütün gün yaptığı neden burada olmak zorunda olduğunu anlayana, kendi hayat düzenini kurana kadar bazen kaçacağı bazen saklanacağı bazen de kafasını dağıtacağı sığınaklar keşfetmekti.

Çünkü aklı düşüncelere daldığında saatlerce konuşmadan kendini dinleyebileceği yerler bulmak onun için hayati önem taşıyordu. Neden diye defalarca soracaktı. Neden? Annesi neden vefat etmişti? Neden hiç tanımadığı birisiyle gitmesini vasiyet ederek kendisini zorda bırakmıştı? Neden annesinin kendisinden sakladığı bir sürü şey olduğu fikrine kapılıp korkuyordu?

Zihninin derin sularına boğulmak üzereyken adını duymasıyla irkildi. Derse girdiğinde tanıştığı bir kız yanına yaklaşıyordu. Zeynep Sena kızın kendisine doğru yaklaştığını görünce içgüdüsel olarak toparlandı ve o da ayaklandı. "Ne yapıyorsun" sorusunun devamı gelmeden tam gitmek üzere olduğunu söyledi ve ayaküstü kısa birkaç cümleden sonra ikisi de ayrı yönlere yürümeye başladı. Belki bu etken olmasa Zeynep Sena ne zaman kalkacağını bilmeden orada öylece oturmaya devam edecek ve misafir olduğu eve gitmeyi elinden geldiğince geciktirmeye çalışacaktı.

Aşktan Önce GururHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin