Nesnelerin En Kırılganı

390 41 30
                                    

İkisi de nerde olduklarını, etraflarında neler olup bittiğini unutmuş gibi görünüyordu. Emir durdukları uzun masanın kenarında Beril'e iyice yakınlaşmıştı.

Sesi en etkileyici tonundaydı. Bakışları ise etkisinden kurtulmayı imkansız hale getirecek kadar derindi. Beril de bu etkiden kurtulamıyor, direnmek istese de bu direncin, karşısındaki kişiye etkili olmayacağını biliyordu.

Kendisine bunu yapmamasını istiyordu. Derin nefesler aldığı için omuzları kalkıp inmeye başlamıştı. Emir'in kendine çeken derin bakışlarından kurtulabilmek için gözlerini yumdu.

"Emir."

Sesi silik ama kararlı olduğunu belli edercesine buyurgandı.

"Bunu neden yaptığını bana söyle."

"Efendim?"

"Senden sadece neden birlikte olmamız gerektiğine dair beni inandırmanı istiyorum."

Emir dudakları yukarı doğru kıvrıldı. Beril ona inanmaya, teklifini kabul etmeye hazırdı ve bunu görüyordu. Gözlerindeki parıltı, dudaklarındaki bu mağrur gülümseme kazanılmış bir zaferin gösterisi gibiydi. Beril bunları görmezlikten geldi. İçinde birbiriyle çarpışan şeylere kulaklarını tıkadı ve duymak istediği cevabın gelmesini bekledi.

Emir, kızların ne kadar hevesli olsalar da kendilerini naza çekmelerini sevdiğini biliyordu. Beril'in de bu soruyu "evet" demek için hazır olmasına rağmen böyle duygularla sorduğunu sanıyordu.

"Bunu sana zaten söyledim. Ama aslında sebeplere ihtiyacımız yok Beril."

Beril'in düz çizgi halindeki dudakları yavaşça yukarı kıvrıldı. Yüzüne derinlerden gelen silik bir tebessüm yerleşti. Ancak gözlerindeki ışık yavaşça sönmüş, kirpiklerinin ucuna takılı umut kırıntıları tebessümünün çıkageldiği derinlere gömülmüştü.

Emir ise bunların hiç birinin farkında değildi. Daha önce hiç tanımadığı bir kızın yüzünden geçen her ifadeyi çıkartabilir, ne düşündüğünü anlayabilirdi fakat o anda başarma duygusu gözlerini kamaştırmıştı. Bu yüzden de kendisi ve gecenin sonunda verecekleri pozlar dışında bir şey göremiyordu.

Ancak yeri geldiğinde bir kadın için içindeki aşkından bile önemli şeyler vardı. Beril kırılan hayallerinin ve umutlarının parçalarını kalbinin üstünden topladı. Kararlılıkla gözlerini açtı ve çenesini kaldırarak Emir'e doğru yaklaştı.

Emir geciken bu harekete karşılık verirken dudağın kenarı kendini gösterircesine yukarı kalkmıştı. Ancak düşündüğü şeyin tam aksi bir şey oldu. Beril'in kendisine doğru uzanan dudakları Emir'in dudaklarını es geçti ve kulağına yaklaştı.

"Üzgünüm, ama sen yanımda benim aşkımı taşıyan adam olarak değil sadece arkadaşım olarak durabilecek birisin."

Böylece Beril, içinde bir araya getirdiği kırıkları sadece fısıldayarak Emir'in en değerli ve en kırılgan yerine batırdı.

"Ne?"

Emir ise duyduklarını henüz algılayamamıştı. Hemen kulağına ve oldukça net biçimde söylenen sözleri doğru anlayamadığını düşünüyordu. Yüzündeki ifade bir fotoğraf karesinden bakar gibi donmuştu. İçine girdiği şok duygusu Emir'i hayatı boyunca çok nadir bulmuştu ve o an da nadir anlardan biriydi.

Beril kararını vermişti. İçinde gizlice yeşeren aşkının bizzat âşık olduğu adam tarafından küçük görülmesine, yok sayılmasına katlanamazdı. Emir olmayacağını açıkça ifade ederken o bir gün aşkının karşılık bulması ümidiyle yaşamaya dayanamazdı.

Aşktan Önce GururHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin