Emir, Zeynep Sena'nın gittiği yöne giderken bir yandan kendine söyleniyor, kızıyor bir yandan da tekrar görebilmek için etrafı tarıyordu. Bulamadıkça kendine mi yoksa Zeynep'e mi kızıyordu anlamıyordu.
"İki saniye içinde nereye kaybolabilirsin ki?"
Uzun koridorun ortasında durup etrafı tararken sıkıntıyla ufladı. Vicdanına söz geçiremediği yetmezmiş gibi annesine karşı duyacağı suçluluk olmasa orada bir dakika bile durmak işine gelmiyordu.
Kütüphaneye bakmak için ilerlerken eğer orada da göremezse döneceğini kendi vazifesini yerine getirdiğini düşünüp duruyordu. Sonuçta annesine sadece onu gözlemleyeceğine dair söz vermişti. Yine de bunun karşılığında annesinden bir ödül hakettiğini dile getirecekti.Fakültenin öğrenciler için ayırdığı çalışma alanlarına doğru ilerledi. Öğrencilere ayrılmış bölmelere göz gezdirirken söylenmekten de kendini alamıyordu.
"Ne vardı sanki kendi binandan çıkacak."Yanyana paravanla ayrılmış çalışma bölmelerinin önünden geçerken başka bir yere gittiğine karar vermek üzereydi. Böylece akşam annesine kendisi için elinden gelenin fazlasını yaptığını söyleyebilecek hem de daha fazla uğraşmadan bu işten kurtulabilecekti. Ancak son bölmeye geldiğinde duraksadı. Bölmede kimse yoktu ama kurulu olan bir şövale vardı. Güzel sanatlar öğrencileri çalışmak için sık sık buraya gelirlerdi zira Emir'in fakültesindeki çalışma alanları diğer fakülteye nazaran daha boş oluyordu. Hatta çoğu zaman kütüphanede sadece güzel sanatlar öğrencilerinin olduğu bile olurdu.
Şövale kuruluydu ama üzerinde her hangi bir resim malzemesi yoktu. Daha önce dikkat etmediği için sandalyenin koluna asılmış ve kenarından el işlemesi bir süsün sallandığı çantanın Zeynep'in olup olmadığını çıkaramadı. Buraya gelen kişi yeni yerleşmeye başlamış olmalıydı. Emir "her halükarda burdaki işim bitti" diye düşündü.
"Eğer oysa demekki resim yapacak kadar iyi durumda. Değilse de gözden kaçırmış olmalıyım. İki durumda da yapacak bir şeyim yok." Dedi kendine. Rahatlamış halde geri dönmek üzereydiki duyduğu sesle duraksadı.Kütüphanenin sonundaki arşiv odasından salona yayılan çeşitli eşyaların devrilme sesi Emir'le birlikte çalışmakta olan birkaç öğrencinin dikkatini de o yöne çevirmişti.
Emir birkaç saniye boyunca ne yapacağını bilemeden etrafına bakındı. Bulunduğu kısımda kendisinden başka kimse yoktu. Geri gitmek istiyordu ama içerden gelen gürültüden sonra ses kesilmişti. İçerideki Zeynep olsun olmasın yardıma ihtiyacı olan birisinin olma ihtimali yüksekti.
Odaya ilerleyip yarı açık kapıdan içeriye doğru yavaşça uzandı. Niyeti ses çıkarmadan içeriye bir göz atmak ve her şey yolundaysa dikkat çekmeden oradan bir an önce uzaklaşmaktı. Ses çıkarmamaya özen göstererek kapının arkasında durdu ve küçük odanın loş ışığında içeri doğru başını uzattı. Kullanılmadığı için zamanla çalışanlar tarafından malzeme odasına dönüşmüştü. Güzel sanatlar öğrencilerinin kütüphane ve çalışma alanlarını kullanmaları dekanlık tarafından da kabul edilince öğrencilerin bazı eşyaları sakladıkları yer olmuştu.
Emir ilk bakışta kimseyi görmemiş bir adım daha içeri girmişti. Böylece görmeyi beklediği kişi ve görmeyi beklemediği bir manzara ile karşılaşmıştı. Düşen malzemeler Zeynep'in ayaklarının dibindeydi. Ancak hiç bir şey yapmıyor yüzünü ellerine bastırmış, hareketsiz şekilde duruyordu. Emir gitmek ve kalmak arasında çok kısa bir ikilem yaşadı. Ancak sakarlığı dışında Zeynep gayet iyi gibi duruyordu. Böylece kalmak için geçerli bir sebebi olmadığına karar verdi. Adımını geri atıp dönecekti ki Zeynep'in bir elini yanındaki rafa dayaması diğer elini ise göğsüne bastırması durmasına neden oldu. Kendisini belli etmek için seslenip seslenmemekte kararsız kaldı. Yanına gitse ne sebeple orda olduğunu açıklayacağını düşündü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Önce Gurur
Ficção AdolescenteKim olursa olsun kapıdan ilk giren kızı istediğim zaman tavlayabilirim! Gururu incinmişti ve kapıdan girmek üzere yaklaşan kızın da gururunu incitmek istiyordu. Kız yaklaştıkça kendinden emin yüzünde alaycı gülüşü genişliyordu. Ancak beklenmedik bir...