Ve Oyun Başladı

240 35 11
                                    


Emir, evde sakin bir cumartesi geçirmeyeli uzun bir vakit olmuştu. Soğuk havaları sevmediği için serinleyen bu günlerde evde durmak onun için daha katlanılır oluyordu. En azından bu zamanlarını değerlendiriyor ve de ailesiyle geçirmediği vakitleri telafi edebiliyordu. Bugün de en çok Begüm'le vakit geçirmiş, onsuz yaptığı her eğlenceli şey için gönlünü almıştı. En sonunda da Emir'in ısrarıyla satranç takımının başına geçmiş ve rutin oyunlarına başlamışlardı.

Emir'in satrançla hatırı sayılır bir geçmişi vardı. Gayet iyi bir oyuncu olsa da lisenin bitmesiyle kulüp ve turnuvalarla olan ilişkisi de bitmiş, geriye oynarken zevk aldığı bir hobi kalmıştı. Ancak etrafında istediği gibi bir rakip olmadığı ve bulabildiği herkeste kendi oyun seviyesinden düşük olduğu için oynadığı oyunların çoğunu kazanınca rakip bulması bile zorlaşmıştı. O da ailesinden birini ikna edip oyun için karşısına oturttuğunda bazen bilerek yenilmekte çareyi bulmuştu. Böylece arada bir yenildiği için rövanş bahaneleriyle rakip bulabilmiş ayrıca oyunlar onun için daha zevkli hale gelmişti.

Emir karşısındaki kişi ister babası isterse arkadaşlarından biri olsun kendisi izin verdiği sürece kazanıyor, bilerek kötü hamleler yaptığında rakibinin nasıl sevindiğini sonra köşeye sıkıştırdığında değişen yüz ifadelerini görmek onu içten içe daha da eğlendiriyordu. Bir yanda da farkında olmadan insanları yönlendirmek kendisini duygusal yönden tatmin ediyor olmalıydı.

Bir süredir Begüm'ü markajına almış, ısrarlarına rağmen ona oyunu öğretmeye karar vermişti. En çokta Begüm'ün iyi hamlelerinde sevinçten kıpırdanmalarına köşeye sıkıştırdığında ise kendini acındırmaya çalışan hallerini izlemek keyif veriyordu.

Zeynep Sena saatlerdir kalkamadığı masanın başından kalktığında ve vücudu hareket etme ihtiyacıyla salona geldiğinde Begüm'ü o halde buldu. Emir'le karşılıklı oturmuşlardı. Emir bilerek hamleleri uzatıyor ve kardeşinin kendisine her seferinde başka türlü yalvarmasını dinliyordu. Emir gayet rahat şekilde oturmuş, arkasına iyice yaslanmış, yüzüne, tahta üzerindeki taşlara bakarken yalandan bir düşünme ifadesi yerleştirmişti.

Begüm'ün ise sıkıldığı her halinden belli oluyordu. Neredeyse oturduğu yerden düşme noktasına gelmiş, başını, kolunu dayadığı kolçağın üzerine bırakmıştı. Zeynep yanlarına yaklaştığında kendini tutamayarak derin bir nefes verdi.

"Abi yeneceksen yen artık. Kendimi bilmesem gerçekten hamlelerimi düşünüyorsun zannederim."

Emir'in yüzündeki gülümseme daha genişlese de kaşlarını çatmaya devam etti.

"Öyle bir şey yok küçük hanım. Her rakip güçlüdür ve ..."

"Ona göre hareket etmek gerekir. Hep aynı şey."

Begüm abisinin cümlesini devam ettirirken, Emir taşını oynattı ve bu sefer gülüyordu. Begüm de o sırada Zeynep'in içeri girdiğini fark ettiğinde can yeleğine sarılır gibi atıldı.

"Zeynep Sena sen satranç oynamayı biliyor musun?"

Zeynep başta rahatsız etmekten tereddüt etse de Begüm'ün seslenişiyle yanlarına yaklaşarak konuştu ve yanlarında ki koltuğa oturdu.

"Biliyorum ama uzun zamandır oynamadım doğrusu."

"Nolur bana biraz yardım et! O zaman belki oyunu biraz daha erken bitirebilirim."

"Aa alınmaya başlayacağım ama. Görende benimle oynamak istemiyorsun sanır."

O esnada Zeynep tahtaya bir göz atmıştı ve Begüm'ün hamlelerini pek akıllıca kullanmadığını anlamıştı. Gerçekten de oyunu uzatanın Emir olmalıydı.

Aşktan Önce GururHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin