Zeynep Sena oldukça mutlu görünen ve nezaketin içlerine işlemiş olduğu bu aile tablosunda bir pürüz çıkartmak istemiyordu. Bu sebeple de karakterinin her an ölümcül bir silah halini alabilen sivri tarafını ulaşılmaz bir yere saklamayı düşünüyordu.
Nezaketlerinden ve kendisine ilgilerinden dolayı boğulmazsa yeni tanıştığı bu insanlarla hemen bağ kurmaktan çekiniyordu. Dünyada en nefret ettiği şey yalnızlık olsa da buradan ayrılma vakti geldiğinde tekrar üzüntüden yerle bir olmak istemiyordu.
Diğerlerine ısınacağını tahmin etse de bir kişi Zeynep Sena'nın bu düşüncelerinin yanından bile geçmiyordu. Zeynep Sena, Emir'in nasıl birisi olduğunu çoktan çözmüştü ve onu tanımasıyla zihninde yer işgal edebilecek kadar kayda değer olmadığına kanaat getirmişti. Tahmin etmediği şey ise aklından geçen düşüncelerin aynısının kendisi içinde düşünülüyor oluşuydu.
Emir ve Zeynep Sena birbirleri hakkında aynı şeyleri düşündüklerinden habersiz yine aynı şekilde birbirlerini görmezden gelmeye devam ediyorlardı. İkisi de masanın diğer üyeleri tarafından kendilerine yöneltilen soruları cevaplıyorlar fakat birbirlerini umursamıyorlardı. Üstelik bunu zoraki şekilde değil gerçekten orada bulunan varlıklarına önem vermedikleri için yapıyorlardı. Böylelikle sorunsuz bir şekilde kahvaltının sonuna yaklaşmışlardı.
"Anne."
"Efendim oğlum."
"Yaz sonu daveti hakkında bir karar verdin mi? Soru yağmuruna tutuluyoruz."
Zeynep Sena kahvaltının başından beri duymazlıktan geldiği kişinin bu sorusuyla duraksadı. Bir an da o masada oturduğu ve orada bulunduğu için kendisini inanılmaz kötü hissetti. Yasını, içine gömmeye çalışırken birilerinin önemsediği tek şeyin parti ve davet olması, olur olmaz hayatı sorgulamasına yetiyordu.
İçinde Emir'e karşı istemsizce yükselen tiksinme duygusuna engel olamıyordu. Öfkeyle elinin altındakileri devirip oradan uzaklaşma dürtüsüne hakim olmaya çalışıyordu. Sedef Hanım'ın verdiği cevapla da ekşi bir duygu boğazına doldu. İçine dolan duyguları tarif bile etmek istemiyordu çünkü üzerine düşerse dışa vuracaklarından korkuyordu.
Zeynep Sena yapayalnız ve büyük kayıplarla yeni bir hayata alışmak zorunda kalırken sofrasına oturmak zorunda kaldığı kişilerin bambaşka dertleri olduğuna şahit olmak, istemese de zoruna gitmişti. Belki biraz zaman geçtikten sonra böyle bir şeye şahit olsa bu kadar içerlemezdi ama acısı hala tazeyken ve iyileştiğine dair rol yapmak zorundayken bu duygularına engel olamamıştı.
"Henüz karar vermedim."
Zeynep Sena içinde bu duygu karmaşışını kontrol etmeye çalışırken Emir aldığı cevapla arkasına yaslandı. Ve o esnada masaya oturduğundan beri ilk kez annesinin yanında oturan kıza gözlerini değdirdi. Öyle gelişigüzel bir bakıştı ki yolda yürürken yanından geçen insanlara rastgele attığı bakışlar kadar bile merak barındırmıyordu. Ancak Emir o birkaç saniyede kötü geçen sabahını daha da beter hale getiren şeyi gördü.
Zeynep Sena kirpiklerinin altında Emir'in tarafına doğru olan gözleri önüne dönmüştü. Sıkıca kavradığı suyunu dudaklarına götürürken kaşları hafifçe havalanmış, dudakları tek tarafa doğru ince bir şekilde kavislenmişti. Bardak dudaklarına değmek için havada iki saniye kadar durakladığında ağzından çıkacak cümleler için beklemişti.
Zeynep Sena ağzının içinde bir şeyler mırıldanmıştı ve dudakları kıpırdamasına rağmen ağzının kenarındaki küçümseme kaybolmamıştı. Ne dediği belki duyulmamıştı ama masada Zeynep'in yüzünde beliren bu ifadeleri okuyacak biri vardı rastgele bakışında her şeyi görmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Önce Gurur
Fiksi RemajaKim olursa olsun kapıdan ilk giren kızı istediğim zaman tavlayabilirim! Gururu incinmişti ve kapıdan girmek üzere yaklaşan kızın da gururunu incitmek istiyordu. Kız yaklaştıkça kendinden emin yüzünde alaycı gülüşü genişliyordu. Ancak beklenmedik bir...