Sabahın ilk ışıklarıyla birlikte odanın içi ışıl ışıl aydınlanmıştı. Dün sabah buna bile tahammül etmekte zorlanan Zeynep Sena bu sabah bambaşka biri gibi duruyor, aynasının karşısında savaş meydanına adımını atmak için bekleyen biri dikiliyordu.
Günler süren iç hesaplaşmasına bir son vermenin zamanı gelmişti. Özellikle hayatının geri kalanı artık daha zor bir hal almaya başlamışken, bundan sonra her savaşı tek başına vermek zorunda kalmışken daha fazla vakit kaybetmemeliydi.
Koridorlarda ayak sesleri duymaya başlayınca bir kez daha kendisini cesaretlendirdi. Dün gece kısa vadede gerçekleştirmek için koyduğu hedeflerini bir kez daha sıraladı. Annesinin neden son dileği olarak bir süre de olsa Sedef Hanım'ın yanında kalmasını istediğini anlamalıydı. Üstelik yıllarca ondan net bir şekilde bahsetmemişken, adını en fazla birkaç kez andığı bir kadın annesinin hayatında bu kadar önemli ne gibi bir yere sahip olabilirdi.
Her zaman ağır basan ancak birkaç gündür sessize aldığı mantığının sesini bu sabahın ilk ışıklarıyla açmıştı. Şimdi aynada baktığı yüz her soruna çözüm bulabilen, her kriz anından kurtulabilen kızın geri geldiğini haber veriyordu.
Düşüncelerinin normal işleyişinde, hedef listesinin ilk sırasında, geçici bir süre kalmayı düşünse de bu yere adapte olmaya çalışmak olmalıydı. Ancak listenin güncel halinde ilk sıra dün gece gerçekleşen trajikomik hadisenin üstünü çizmek vardı. İlerde arkadaş ortamlarında komik bir şekilde anlatacağı bu olayı şimdilik hiç yaşanmamış saymak istiyordu.
Sonraki adım ise derhal Sedef Hanım'la konuşmak ve erkenden alabildiği kadar bilgi almaktı. Merak ettiği her soruya cevap ararken bir yandan da bundan sonraki hayatına nasıl devam edeceği, geçimi, okulunun ilerleyişi gibi bir sürü konuda ayrıntılı planlar yapmalıydı.
Penceresinden içeri dolan taze havayı ciğerlerine doldururken kendine inanıyordu. Birkaç hafta önce tek varlığını kaybetmesine rağmen şu an ayakta durabiliyorsa bu dünya üzerinde her şeyin üstesinden gelebilirdi. Birkaç gündür dibinde boğulduğunu hissettiği kuyudan kendisini kurtarmasını bilmişti.
Bu yüzden de yabancı olduğu bu çevreye sahip olduğu güçlü imajını göstererek başlamalıydı. Bu sebeple de kıyafetlerini kendine zırh seçer gibi seçmiş, kendisine yabancı çevrede geçireceği ilk gününde güçlü hissedeceği sade ve şık şeyler giymişti.
Koridordaki adım seslerinin çoğalmasıyla artık çıkma vaktinin geldiğini anladı ve daha fazla düşünmeden kendisini odasından dışarı attı. Misafirlik duygusunun rahatsız edici çekingenliğinin üstünden atmaya çalışarak emin bir tavırla omuzlarını dikleştirdi.
Koridora adım attığında evin çalışanlarıyla karşılaştı. Kahvaltı masası hazırlığında oldukları belliydi ve Zeynep Sena'yı ayaklanmış vaziyette gördükleri kadar, dünkü görüntüsünden tamamen farklı gördüklerine de şaşırmışlardı. Nadide, Zeynep Sena'nın bir anda böyle alımlı ve vakur görünmesinden açıkça etkilenmişe benziyordu.
Zeynep Sena bunun farkındaydı ve bu durumdan memnundu. Önce davranarak kendine has tebessümünü takındı, emin ses tonuyla konuştu ve karşısındakileri etkisi altına aldı.
"Günaydın."
"Günaydın Zeynep Hanım."
"Zeynep Sena, iki ismimi birden kullanın lütfen."
"A tabi, erkencisiniz demek siz de, biz de kahvaltıyı hazırlıyorduk birazdan hazır olur. Siz öncesinde bir şeyler ister misiniz?"
Zeynep Sena yeni kararıyla tamamen eski haline dönmeye başlamıştı. Bu yüzden de yeni tanıştığı herkese yaptığı karakter analizlerini otomatik olarak devreye sokmuştu. İlk izlenimlerinde zihnine yeni tanıştığı herkesin kaydını tutar, karakterlerini yakalamaya çalışır böylece nasıl ilişki kuracağına karar verirdi. Nadide'nin de bu yaklaşımı kendisi için yeterli bilgiyi sağlamıştı. Zihninde Nadide için çizdiği profili saniyeler içinde zorlanmadan doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşktan Önce Gurur
Novela JuvenilKim olursa olsun kapıdan ilk giren kızı istediğim zaman tavlayabilirim! Gururu incinmişti ve kapıdan girmek üzere yaklaşan kızın da gururunu incitmek istiyordu. Kız yaklaştıkça kendinden emin yüzünde alaycı gülüşü genişliyordu. Ancak beklenmedik bir...