2.Bölüm

1.1K 125 13
                                    

Hata yaptığımı anlamam uzun sürmemişti.

Ben, Şapkalının seks oyuncağı olmayı beklerken karşılaştığım şey zalim bir oyundu.

Şapkalının oyunlarını bilmeyen yoktu.

Belli bir kritere göre seçtiği 10 kişiyi bir areneya salıyor ve çeşitli müsabakalar düzenliyordu.

Kanlı müsabakalar.

İnsanların birbirini öldürüp yediği, işkencelerin ve çığlıkların havada uçuştuğu oyunların galibi ise hayal bile edilemeyecek bir servete kavuşuyordu.

Yeşil Kent ajanlarının çoğusunun midesini bulandıran bu oyunlar  için benim bir garezim yoktu.

Şapkalı özellikle açlıktan ölecek durumdaki kişileri seçiyor ve onlara hayatlarını düzeltme şansı tanıyordu.

En azından on kişiden biri hayatını değiştirebiliyordu. Yeşil Kent'in fakirleri kendi haline bırakma prosedürü daha kötüydü. Kendi haline bırakılan halk ya açlıktan ya hastalıktan ya da soğuktan acı çekerek ölüyordu.

Yine de bu, oyunlarda oynamak istedğim anlamına gelmiyordu. Benim asıl görevim Şapkalının sırlarını çalmaktı ve bunun için onun yakınında olmam gerekiyordu.

Kahretsin.

Duygularımı ustalıkla saklarken geçtiğimiz koridorları itinâyla aklıma kazıyordum.

Hafızam iyi olsa da itiraf etmem gerekiyordu ki bu binayı kim tasarladıysa bir ödülü hak ediyordu.

Bir suç örgütünün en büyük sorununu dahiyane bir şekilde çözmüştü.

Koridorlar sürekli birbiri etrafında dolanıyor ve her seferinde rastgele yollara ayrılıyordu. Bir örüntü bulmak için en başta sayılarını ezberlemeye çalışsam da kısa zamanda bunun saçma bir şey olduğunu anlamıştım.

Bima kuralsızlığın temsili gibiydi. Hiçbir koridor bir öncekine benzemiyor ve bazen bir katta on koridor bile olabiliyordu. Derin yirmi iki kat indiğini sayabilmişti sadece.

Binanın duvarları  kırmızı renkteydi ve tablolarla süslüydü. Her kim tabloları seçtiyse zevk sahibi olduğu belliydi.

Her bir tablo acının bir başka yönünü resmediyordu.

Farklı pozisyonlarla farklı işkencelere maruz kalan insanlar, cesetlerin başında ağlayan kadınlar, açlıktan kaburga kemikleri görünen çocukların başında bekleyen efsanevi akbabalar...

Ürpermekten alıkoyamadım kendimi. Kan kırmızısı renkteki duvarlarla birleşince, resimler korkunç bir ortam yaratıyordu.

"Buradan." Dedi önündeki adam kapılardan birini işaret ederken. Yolculuğun başında bileklerime zincir takmamış olsa samimiyetine inanabilirdim. Hoşnutsuzluğumu gizlemeden kapıyı açan adamı takip edip içeri girdim.

Hareketlerimin kısıtlanması beni çok germişti. Öyle ki duygularımı gizlemeye gereksinim bile duymuyordum. Bu, benim durumumdaki birinin normal olarak vereceği tepkiydi.

Odada bir şey yoktu sadece başka bir kapı daha vardı. Oranın dedikodulardaki areneya açıldığını tahmin edebiliyordum.

Bileklerimde ki zincirlerden kurtulmak için çabalarken içimden bildiğim bütün küfürleri sayıyordum.

"Lanet kadın."

Dünyanın en tehlikeli kadının yanına sızmak için görevlendirilmem yetmezmiş gibi bir de başımıza bu çıkmıştı. Hayatta kalma oyununu oynamak zorundaydım. Başka çarem yoktu.

Dünyayı kurtarmak bana bağlıydı. Bu da demek oluyordu ki birilerini öldürecektim.

"Gidiyoruz."

Birileri beni zincirlerimden tutarak sürüklerken karşı çıkmadan itaat ettim ve devasa arenaya giriş yaptım. İçeride dokuz kişi vardı. En son ben gelmiştim demek ki. Arkası bize dönük olan şapkalı bir kadın diğerlerine bir şeyler söylüyordu ki biz girince "Bakın son rakibiniz de geldi." Diyerek bize döndü.

Yüzünü gördüğüm an yumruk yemişe dönmüştüm.

Gece karası saçları, gece karası gözleri ve kusursuz hatlarıyla melek gibi güzel bir kadın duruyordu karşımda. Bedenini sımsıkı saran kusursuz bir takım giyiyordu. Kafasındaki şapka normalde çok abes kaçabilecekken ona o kadar uymuştu ki.

Gözlerindeki delilik ise onu mümkünmüşçesine daha çekici kılıyordu.

Dünyanın en tehlikeli kadını, şapkalı karşımdaydı.

"Adın?" diye sordu dibimde bitip çenemi yukarı kaldırırken.

"Derin." Diye cevap verdim.

Dudakları günaha davet edercesine yukarı kıvrıldı ve tek hamlede belimi kavrayarak bedenimi kendisine çekti.

"Başka birini bulun. Derin artık benim."

İşte bu, hiçte iyi bir haber değildi.

Bu bölüm kısa çünkü bir sonraki bölüm uzun. Aslında hepsini bir yayınlayacaktım ama bölüm fazla uzun oluyordu ve editlemek çin işkencesine dönüştü. Bu yüzden bir kısmını ayırdım.

Ara bölüm diye sayarsınız.

Sağlıkla kalın.

Şapkalı (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin