17.Bölüm

326 56 9
                                    

Ehem kendimi affettirmek için art arda iki bölüm mü? Evet evet o yazar benim ve bu da benim ikinci bölümüm bilemiyorum yarın üçüncüsü gelir mi? Söz veremem skskkxkalsklsm yarın gelemese bile haftaya gelecek.

İyi okumalar!

Derin

Net düşünemiyordum. Her şey bulutluydu. Beyaz görebildiğim veyahut seçebildiğim tek renkti. Bilmiyorum.

Düşüncelerimi odaklayamıyordum. Bana bir ilaç mı vermişlerdi? Ne ilacı? Kaç doz?

"Bir kez daha söylüyorum. Bağa odaklan ve onun sana gelmesini emret."

Kalbimde tüm ağırlığıyla hissedebildiğim o sıcak noktadan bahsediyor olmalıydı. Ona istediğini vermemeliydim.

Benliğini koru Derin!

Zihnimde dönüp duran mantra beni biraz olsun kendime getirirken dudaklarımı olabildiğince sert bir şekilde ısırdım. Acı ve kan biraz olsun kafamı toparlamamı sağlıyordu ama bu o kadar sık yapmıştım ki artık acı hissedemediğim gibi kanım da çıkmıyordu.

"Bir doz daha verin. Halen daha kendi düşünebiliyor." Dedi doktor arkasındaki asistanıyla konuşurken.

Refleks olarak midem kasılırken kendimi geri çekmeye çalıştım. İlacın varlığını unutup dursam da tadını ve etkisini üzerimden silemiyordum. Canımı o kadar yakan bir ilaçtı ki bu her içtiğimde beni öldürmesi için tanrıya yalvarıyordum.

Burada yalnızdım. Mahkemeye götürüleceğimden emin bir şekilde olay çıkarıp durmuştum ama mahkeme yoktu. Kimse yoktu. Sadece tanrının cezası doktorlar ve onların sadistçe uyguladığı deneyler vardı.

Her ne kadar güçlü olsam da sürekli işkenceden duvarlarımın yıkılmaya başladığını hissedebiliyordum. Yakında ben olmaktan çıkacak ve sadece duyduğu emirlere itaat eden bir köle olacaktım.

Prosedür böyleydi.

Belki de mahkeme yapıldı deyip insanları kandırırlardı.

Tek umudum İblis ve diğerlerinin kaçmış olmasıydı. En azından onların kurtulmuş olabileceği ihtimali bile bana güç veriyordu.

En başlarda Şapkalı'nın beni kurtaracağını düşünüp durmuştum ama o gelmemişti.

Gelmediği için onu suçlayamazdım ben olsam ben de gelmezdim. Neden geleceğini düşündüğümü bile hatırlamıyordum her şey bulanıktı.

"Efendim bir doz daha verirsek ölebilir." Dedi asistan temkinli bir şekilde bana bakış atarken.

Doktor onu geçiştirircesine elini salladı.

"Bu kaltak görüp görebileceğin en güçlü bünyeye sahip. Hiçbir şey olmaz."

Asistan doktora uyarak yanıma geldi ve koluma iğne yaptı. Her ne kadar kendimi çekmiş olsam da sonuçta yatağa sıkı sıkıya bağlıydım ve yapabileceğim hiçbir şey yoktu.

İlaç damarlarıma akmaya başladığı an kullanılmaktan çatlamış sesimle çığlık atmaya başladım.

Acı çok fazlaydı. Her yerdeydi. Kaçamıyordum. Olduğum yerde kıvransam da, beni tutan bağlardan kurtulmak için tüm gücümü ortaya koysam da işe yaramıyordu.

Gözlerimden acı yüzünden yaşlar akarken bir süre sonra çığlık atmayı keserek dudaklarımı ısırmaya başladım. Ağzımı açarsam yalvarmaktan korkuyordum. Sadece gururum kalmıştı ve onu da kaybedemezdim. Bir kez daha tanrıya beni öldürmesi için dualar etmeye başladım.

İnanılmaz bir şekilde ilk kez duam kabul oldu ve acı yerini uzun zamandır hasretle beklediğim bilinçsizliğe bırakmaya başladı.

"Efendim bedeni şoka giriyor antidot lazım!" diye bağırdı asistan ve bu duyduğum son şey oldu.

Şapkalı (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin