11.Bölüm

541 85 23
                                    

Çooook uzun bir aradan sonra (yaklaşık olarak 1 yıl) geri döndüm. Sonraki 4 bölüm düzenli olarak gelecek ve sezon finali yapacağım. İkinci sezon için tarih veremesem de muhtemelen bu yıl onu da bitiririm. 3.sezon için bir şey diyemeyeceğim. Çok meşgul olmazsam bu kitabı bu yıl bitirmeyi planlıyorum zira bu yaz yurtdışı stajı için başvuracağım ve ardından iş yeri eğitimim var sonra tez ve mezuniyet!!

Teknofesti demiyorum bile.

Yoğunum arkadaş yoğun. Eskisi gibi boş değilim. Yavaş yavaş yetişkin oluyorum ve haliyle burada harcadığım süre azalıyor. İnşallah bu kitabı bitirebilirim.

Bana şans dileyin!

İyi okumalar 😊

Bir şeylerin yanlış olduğunu en başından hissetsem de bunu doğrulamam geceyi buldu.

Şapkalının odadan çıkması ve tekrar odaya girmesi arasında geçen sürede ki bu süre 10 saatten fazlaydı, tek yaptığım şey düşüncelerimin içinde boğulup kendimi yiyip bitirmek olmuştu.

Şapkalının günlüğünde yazanları okuduktan sonra zaten paranoyam artmıştı bir de şimdi için içine şüpheli bir telefon görüşmesi girince sinirlerim iyice gerilmişti.

Onunla geçirdiğim zaman boyunca anladığım bir şey varsa o da her ne kadar işine önem verse de gerçekten ama gerçekten gerekmediği müddetçe bana ayırdığı zamanı bölmediğiydi.

Seksin üzerinde öyle absürt bir şekilde ortadan kaybolması ve akşama kadar gelmemesi bir sorun olduğu tezimi daha da sağlamlaştırıyordu.

Şapkalı bir suç imparatorluğu yönetiyordu ve karşılaştığı sorunun benimle alakalı olmama ihtimali olma ihtimaline göre kat be kat yüksekti, bunu biliyordum. Ama içgüdülerim bana tehlike sinyalleri veriyordu ki içgüdülerimin yanıldığı daha önce hiç olmamıştı.

Ben, ip üzerinde gezen bir cambaz gibiydim. Tehlike benim için her zaman vardı ve dürüst olmak gerekirse içgüdülerim bu zamana kadar hayatta kalmamı sağlamıştı.

Bu yüzden bir türlü sakinleşemiyordum.

Zaten uçurumun kenarında olan sinirlerim şapkalı duygusuz bir surat ifadesiyle içeri girince iyice gerildi. Her an kaçmaya ya da kendimi savunmaya hazır bir şekilde onu izledim.

Bana zarar vereceğini düşündüğümden değil, hayır. Şapkalının ne olursa olsun bana asla zarar vermeyeceği gibi aptalca bir özgüvene sahiptim. Kaçış yolu aramamın sebebi görevimi tamamlamak istemekti.

Bir sürü yararlı bilgi edinmiştim, onun en derin sırlarından bazıları bendeydi. Yeşil Kent öğrenirse Şapkalıyı rahatça devirebilecekleri sırlar... Öylece hapsedilemezdim.

Hayatta bazı anlar vardır, şaşkınlığın çok daha ötesinde bir duyguyla olduğunuz yerde kalırsınız.

Bana yaşanan da buydu.

Şapkalının yüz ifadesine ve aurasına bakıp pek çok şey tahmin etmiştim ama aniden yatağa çöküp ağlaması asla beklediğim bir şey değildi.

Ne olduğunu anlamıyordum, ne yapacağımı bilmiyordum. Sadece aptal gibi orda dikilip ona baktım.

Kendimi toparlamam 10 saniyeden kısa sürmüştü ama bu sürenin onun için daha uzun olduğuna emindim.

"Ben buradayım." dedim kısık bir sesle yanına oturup kollarımı omzuna sararken.

En son ne zaman ağladığımı bile hatırlamıyordum. Ajanlar duygu gösteremezdi. Bu, öğrendiğim ilk kurallardan biriydi.

Şapkalı (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin