13.Bölüm

499 70 7
                                    

Evvet arkadaşlar, söz verdiğim gibi yeni bölüm geldi. 14.Bölüm ve 15.bölüm arka arkaya birer hafta arayla gelecek ve sezon finali olacak.

Bir sonraki sezonun kaba taslağı hazır. İnce ayrıntılarını da yine yaz tatili bitmeden yazarım yani yeni sezonun ilk bölümleri ara tatilden önce gelir muhtemelen. Söz vermiyorum ama.

İyi okumalar!

Yeşilkentin duvarları değişmemişti. Hala aynı sıkıcı griydi.

Buraya gelmemin üzerinden bir saat bile geçmemişti ve daha şimdiden onu delicesine özlüyordum. Güzelliğini, deliliğini, kokusunu, sadece ikimize ait olan o sessizliği...

Etrafımda dönüp duran karmaşa ve gürültü bu özlemi daha da körüklüyordu.

"O kahrolası bunağı öldüreceğim." Diye tısladı dişlerinin arasından Sena. "Bu görevin senin için bile fazla olduğu belliydi. Kim bilir neler yaşadın da böyle görünüyorsun."

Sena İblis'e sayıp söverken sessizliğimi devam ettirdim. Onunla tartışacak gücüm yoktu.

Bilinenin aksine görevin bana verilmesinin sebebi İblis değil konseydi. Konsey, İblisin yetkilerini kısıtlayan ve yeşilkentin yönetiminde İblis kadar söz sahibi olan kuruldu.

Evet, İblis iyi birisi değildi ve yegane amacı tüm insanlığı birleştirip yönetmekti ama konsey ondan binlerce kat daha kötüydü.

Ama bunu yalnızca İblis ve ben biliyorduk.

Her şeyin bir zamanı vardı ve onların da zamanı yakındı.

"Sena!"

Sahir telaşla Sena'nın çenesini kapatmaya çalışırken Sezgin sıkılmış bir yüz ifadesiyle onları izliyordu.

Tanrım onları çok özlemiştim ama acım o kadar büyüktü ki aylar sonra yeniden gördüğüm arkadaşlarımla hasret bile gideremiyordum.

"Ne var be!"

Sena ısrarla devam etmeye çalışıyordu. "Onun Derin'i sevdiğini sanıyordum meğersem o da diğerleri gibiymiş. Ne cüretle onu böyle zor bir göreve gönderir!"

Parmaklarımın sarılı olduğu sıcak kahve dolu fincan hızla duvara çarpıp parçalanırken omuzlarıma bırakılan battaniyeden sıyrılarak ayağa kalktım ve kapıya doğru yöneldim.

Sena'yı seviyordum, en yakın kız arkadaşımdı ama sınırlarını aşmıştı.

O da bunu anlamış olacak ki kafasını aşağı eğerek özür diledi.

"Özür dilerim, kendimi biraz kaptırdım."

Çok geç bir özürdü bu.

"Bir daha olmasın." derken dışarı çıkmıştım.

Kapının önünde bekleyen korumalar beni görünce anında asker selamı verirken onların varlıklarını fark ettiğime dair bir işarette bulunmadan yoluma devam ettim.

Şu an yeşilkent'te serbestçe dolaşmamam gerektiğini biliyordum. Prosedür gereği görevden gelen ajanlar konseye ve İblis'e rapor verir, sağlık testlerinden geçer ve en son sadakat testini de verirse anca öyle yetkilerini ve özgürlüğünü geri alabilirdi lakin ben torpilliydim.

Buranın gelecekteki başkanı ve İblis'in manevi kızı olarak kimsenin sahip olmadığı imtiyazlarım vardı. Herkesin sadakati sorgulanabilirdi ama benim asla.

Sevdiğim kadını bile hiçe saymama neden olacak kadar zehirli bir sadakat...

Ayaklarımın beni götürdüğü yer İblis'in odasıydı. Umudum konseyle işinin bitmiş olmasıydı. Böylece ona raporumu verebilir ve sağlık testinden geçip odama gidebilirdim.

Şapkalı (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin