16.Bölüm

223 44 16
                                    

Evet uzun bir aradan sonra buradayım söz verdiğim gibi ara tatilde bölümler yazdım ama yayınlamak şimdiye nasip oldu. Neredeyse bir yıl geçmiş ama size iyi bir haberim var ikinci kısım komple yazıldı yani her hafta bölüm gelecek. Bu sefer söz. İkinci kısma hoş geldiniz arkadaşlar bu kısım biraz aksiyon ağırlıklı olacak. İyi okumalar diliyorum.

Derin

Kafamda dönüp duran düşüncüler beni delirtmek üzereydi. Şapkalı mesajımı almış mıydı? Aldıysa anlamış mıydı? Yeşilkent ne planlıyordu? İblise ne oldu? Arkadaşlarım ne yapıyor?

Karanlıkta kalmanın bu kadar sinir bozucu olduğunu unutmuştum.

Oflayarak bir kez daha yatış pozisyonumu değiştirdim. Hapishane odam son olaydan sonra değişmişti. Çok daha küçük ve basık bir odaya geçmiştim. Başka birisi olsam muhtemelen klostrofobiden ölürdüm ama bunun da eğitimini almıştım çok şükür.

Yok böyle olmayacaktı, benim bir şekilde buradan kaçmam gerekiyordu. Ama bir kez daha paçayı ele verirsem iblisi öldürme ihtimalleri çok yüksekti. Bunu riske atabilir miydim?

Gerisin geriye yatağa sinerken kabullenilmiş bir çaresizlikte gözlerimi kapadım. Tabiki de İblis'i riske atamazdım. Ona olan bağlılığım sevdiğim kadından bile fazlaydı.

"Derin."

Fısıltıyla söylenen ismim gözlerimin aniden fal taşı gibi açılmasına sebep olurken sessizce kafamı sesin geldiği yöne çevirdim. Sezgin demir parmaklıkların diğer tarafında duruyordu.

Şaşkınlık içerisinde yattığım yerden doğrulup tek adımda parmaklıklara geldim. Her ne kadar heyecanlı olsam da sessizliğimi korumuştum.

"Burada ne işin var, izlenmiyor musun?"

Elbette ki Sezgin'in bizi izleyen bir kamera veya sesimizi kaydeden bir cihaz varken beni ziyaret etmeyeceğini bilecek kadar aklım başımdaydı.

"Hayır. Sahir bütün sistemleri hackledi ve bizi izleyen kişilere sahte görüntüler gösteriyor. Uzun sürmez ama en azından seni ve İblis'i kaçırmaya yetecek kadar süremiz var."

Kendimi sakinleşmeye zorlarken Sezgin kapıyı açtı. Buradan kaçıyordum, babamla birlikte. Dışarı çıkar çıkmaz Şapkalı'yla iletişime geçmeli ve Yeşilkent'e gelmesini engellemeliydim.

İblis ve ben hayatta olduğumuz sürece içeriden bir isyanı tetiklemek çocuk oyuncağı olurdu.

"Şunları giy." Dedi Sezgin tüm vücudumu kapatan bir asker forması uzatırken. Hızlıca giyindim.

"Ne olursa olsun arkana bakma Derin."

Onu kafamı sallayarak onayladım ve peşine düştüm.

Koridorları hızlıca geçiyorduk. Birkaç defa askerlerle karşılaştık ama Sezgin onlara kimliklerimizi gösterince bizden şüphelenmediler. Zaten çok geçmeden yasaklı bölgeden ayrılmıştık.

Geriye sadece İblis'i kurtarıp buradan kaçmak kalıyordu.

Aldığım eğitimlere rağmen heyecanlandığımı hissettim. Dile kolay aylardır bir hücrede kalmıştım ve sonunda kaçıyordum.

"Sahir ve Sena İblis'i kaçırıyor. Büyük Mazgalın orada buluşacağız."

Sezgin'in verdiği kısa bilgi endişelerimi bir nebze olsun azaltırken adımlarımı daha da hızlandırdım. Paslanmıştım. Sezgin kolayca beni geride bırakabiliyordu. Uzun süredir egzersiz yapmayınca eski gücüm de kalmamıştı doğal olarak.

Mazgal'a giden yolu yarılamıştık ki tüm kenti onar metre aralıklarla saran hoparlörden bir ses yükseldi.

"HERKESİN DİKKATİNE ESKİ AJAN DERİN HAYKIRAN TUTULDUĞU HÜCREDEN KİMLİĞİ BİLİNMEYEN BİRİSİ YARDIMIYLA KAÇMIŞTIR. İKİSİ DE FUL KAMUFLAJ SAHA ÜNİFORMASI GİYMEKTE OLUP TÜM BÖLGELERİN DERHAL HAREKETE KAPATILMASI ÖNEMLE DUYRULUR. TEKRAR EDİYORUM..."

Şapkalı (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin