4.Bölüm

1.3K 128 17
                                    

Vizelere gerçekten az kaldı ve bir sonraki bölüm ne zamana gelir bilmiyorum. Söz veremem. Yine de en yakın zamanda yazmaya çalışacağım. Son bölümler biraz fiziksel temasla dolu oldu ama ileriki bölümlerde duygusal bağlar olacak, söz veriyorum.

İyi okumalar.

Uyandığımda halen daha güneş doğmamıştı.

Elimde olan bir şey değildi bu, küçüklüğümden beri az uyumaya alışmıştım. Düşman topraklarında olmamla birleşince 5 saatlik uyku düzenim yerini 3 saate bırakmıştı.

Beni şaşırtan şey gece uyanmam değildi, hayır.

Beni bir avcı gibi izleyen gözlerin varlığıydı.

Şapkalı sessizce odadaki koltuğa uzanmış, elinde tuttuğu kadehle birlikte beni seyrediyordu.

Kalbim istemsizce hızlanmaya başladı.

Sessizliği beni geriyordu.

İkimiz de bu gergin havayı dağıtmak için önce davranmadık. O bana baktı, ben de ona. Ne kadar süre sonra kendimi konuşurken buldum.

"Buradasın." Dedim.

"Buradayım." Diyerek onayladı beni.

Kadehinden bir yudum daha alıp bardağı masanın üzerine koydu ve bana doğru yürümeye başladı. Bedenimdeki her bir kas ondan uzaklaşmam için çığlıklar atsa da bu dürtüme karşı koydum.

Şapkalı gibi insanlarla baş etmek istiyorsanız korkunuzu göstermemeliydiniz.

Yavaş adımlarla yatağa yaklaştı ve tek seferde çarşafların üzerine çıkarak bana doğru eğildi. Yüzü o kadar yakındı ki nefesinden şarabın kendine has ekşi kokusunu alabiliyordum.

Elini nazikçe yanağıma uzattı ve okşadı.

Hareketleri çok yumuşaktı.

"Benden korkuyor musun?" diye sordu.

Sesi biraz kırılgan geliyordu.

Durumu normal değildi.

Bu halinden yararlanabilirim.

Bir yanım ondan yararlanmak istemese de bu yanımı sertçe bastırdım. Burada olmamın nedeni bir görevdi. Dünyayı kurtarmak için gelmiştim. Ona karşı hissettiğim fiziksel çekim beni yapmam gerekenlerden alıkoyamazdı.

Koymamalıydı.

"Açlıktan korktuğum kadar değil."

Gözleri verdiğim cevaba şaşırmışçasına irice açılırken elini hızla geri çekti.

"Ateşle oynuyorsun Derin. Bir an şımarık bir kız çocuğuyken bir an sonra çözemediğim bir enigma oluyorsun. Bilmediğin topraklara ayak basıyorsun."

Sesi aniden öfkelenerek yükselmişti.

Geri çekilmek yerine ileri atılarak kollarımı boynuna doladım ve kafamı göğsüne yasladım. Kalbinin hoş bir ritmi vardı.

"Ateşi severim. Soğuk kadar acıtmıyor."

Şapkalı çaresizce iç çekti ve saçlarımı okşamaya başladı.

"Seni geri göndermeyi planlıyordum ama sen bu kadar cesur, cüretkâr ve karşı konulamazken bunu yapacak kalbi bulamıyorum kendimde."

Boşta kalan eli yavaşça sırtımı okşayarak kalçalarıma indi.

"Sanırım sana küçük bir ceza vermeliyim ki neyle uğraştığını anlayasın ve eğer sabah halâ burada kalmak istiyorsan seni durdurmayacağım."

Şapkalı (GxG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin