18. "RÜYA GİBİ"

63 40 2
                                    

Kayra...

Ona doğru birkaç adım ilerledim gözleri beni kendine çekiyor... onu bu hâle getiren şey neydi? Bana öyle bakıyordu ki belkide gözleri bütün duygularını anlatıyor eğer anlamaya çalışsam.

Ben ilerledikçe aramızdaki mesafe kapanmıştı karşımdaydı İşte "neyin var?" Onu böyle görmek hiç hoşuma gitmedi.. onca sessizlikten sonra "hiçbir şeyim" dedi oldukça kısık ve ümitsiz bir ses tonuyla. Evet doğru, soruya cevap vermişti.

Benim dudaklarımdan dökülen ama kendi sorduğuna bir cevaptı bu...

Sonra tekrardan cama doğru döndü dışarıdaki karanlığı göstererek "Şu hiçlikte hepsi kayboldular bulmakta güçlük çekiyorum" dedi "Yardım edebilirim" dedim bütün duygularımı belli edecek bir ses tonuyla

"Bazıları yardımı hak etmezler kayra işte bende onlardanım hak etmiyorum"

Neden kendine böyle düşünüyor anlamıyorum  kafamı iki yanana sallayarak onun görüş alanına geçip "Her insan yardımı hak eder" dedim Elimdeki bardağı pencereye buraktı  bana dönerek elini yüzüme yerleştirdi bana okadar derin bakıyor gözlerinin mavisininde boğluyor gibiyim "Yapma bana böyle iyi davranma anlamıyorsun kayra bilsen beni görmek-"

İşaret parmağımı dudaklarımın üstüne koydum

"Şşş! Sus! Lütfen" dedim
Birkere daha kıpırdadı dudakları ama birşey demedi  iri kolları yavaşça belimi sardı kalp atışlarım hızlandı  kafamı gövdesine yasladım kollarımla omuzlarına yerleştirdim sustuk
Artık ne hissettiğimi  biliyorum sanırım onun sadece benim yakınımda olmasını istiyorum sadece bana baksın bana dokunsun sadece benim olsun çok mu şey istiyorum bilmiyorum

"Kayra" dedi
"Efendim"
"Benimle gelirmisin?" Dedi nereye olduğunu sorgulamadan "Gelirim" dedim çünkü neresi olduğu umrumda değil

"Neden sormadın"  dedi

"Fark etmez Nereye gidersek gidelim senle" dedim en az onun kadar heyecanlı sesim

Onunla her yere giderim  ilk günkü  şüphelerim yok olmuş onların yerine bütün benliğimle güveniyorum  ona  "Gidelim" dedi  soğuk ellerini  ellerimle  birleştirdi

Dış kapıya doğru ilerleyip dışarıya çıktık hâla gece karanlığını koruyor  iki saat önce tek başıma yürüdüğüm yollarda şimdi onla yürüyorum yenımda olması  mutlu ediyord nasıl yapıyor bilimiyorum ama gözleriyle bana bakışı gördüklerimi birazda olsa unutturuyor...

Sesizdik yürüyorduk aniden sesizliği o bozdu nedenini bilmediğim birşekilde bana bu soruyu sordu

"Şuan sana bu başımıza gelenlerin sorumlusu olan biri gelse ne yaparsın?"   Anlamamıadım ben bu konuları açtığımda benim kapatmam için elinden geleni yapıyor şimdi..

Bu soru karşısında ne diyeceğimi düşünürken ilk aklıma gelen şeyi söyledim

"Bilmem korkarım, belkide busefer kurtarmak için geç kalırsın" dedim kısık bir sesle
Durdu, durduk, bana baktı yüzümü avuçlarının içine alarak

"Korkma! Böyle birşey asla birdaha tekrarlanmıyacak olurda birdaha tekrarlanırsa asla geçkalmam"
Birden gülümsedim...

Tekrar gözleri gözlerimi bulduğunda nefesim kesildi yeniden  gözlerindeki mavilerde boğuluyorum  kokusu burnuma geliyordu.. Daldılça dalmak istiyorum bilmiyorum  belkide orada kaybolmak...

Gözleri yavaşça dudaklarıma indi. Gözlerimi kapattım..

Aramızdaki mesafe yavaşça kapanırken olamaz olmamalı duygularımı bir kenarı bırakıp zorda olsa  bir kaç adım geriye gittim

"Gidelim" dedim Derin bir nefes alırken oda bana cevap olarak kafasını sallayarak Önüne döndü

Yürümeye başladık biraz yürüdükten sonra birdenbire durdu dudaklarından bir kelime döküldü "kahretsin!"

Gözlerimi korkuyla açtım "Ne oldu?" Dedim biryere kenetlenmiş bir şekilde bakıyordu
oraya döndüm yine toplanmışlardı adımlarım geri geri giderken bedenimin buğranın gövdesine çarpmasıyla son buldu kollarını belime sardı.

"Buğra" dedim onun bile zor duyabileceği bir ses tonuyla "Şşş! Sen sessizsen seni göremezler " dedi kafamı yavaş bir şekilde salladım

Ağır hareketlerle kafasını arkaya çevirdi "üç dediğimde oraya doğru koşacağız. 1,2,3" tekrardan ellerimizi birleştirerek koşmaya başladık ileride küçük bir depo var sanırım oraya gidiyoruz..

Deponun içine girdiğimizde aniden iki demir kapısına üzerimize hızlı bir şekilde kapandı. Etrafa baktığımda sandığımdan daha küçük biryer  içeride olabildiği kadar eşya var

Eşyaların izin verdiği yer sadece iki kişinin oturabileceği kadardı. Kapılar üzerimize kapandığı için içeriye hava duvardaki küçük pencereden giriyor.

Eşyaların bize müsadettiği yere oturdum buğrada yanıma sıkıntı bir nefes verirken oturdu.

Aniden ella'nın yanında olan şey tekrar oldu ilk önce kuvvetli bir rüzgar ağaçları koparmaya yemin etmiş gibi o deponun nefes almasını sağlayan küçük penceresini hızla açıp kapandı buda camın tuzla buz olmasına sebep oldu  en sonunda rüzgar amacına ulaşıp yerini sarsıntı aldı  oda ayakta duran herşeyi düşürmeye gelmiş gibi

Depodaki borbirlerine zor tutunan eşyalar tek tek kendilerini bırakmaya başladılar

Düşen eşyalardan sert birşey kafama düştü onun acısıyla dudaklarımdan bir "Ahh" döküldü beni kollarının arasına aldı sımsıkı gözlerimi kapattım. başımdan anlıma sıcak bir sıvı aktığını hissettim.

O kargaşanın bittiğini anlayınca gözlerimi tekrardan açtığımda buğra beni hala sımsıkı tutuyor başımı onun omuzuna yasladım.

Gözlerimdeki ağırlık beni uyumaya zorluyor aynı zamandada anlımdaki sıvı kendine yol çizmiş ilerlemeye devam ediyor.

Elimi oraya doğru götürdüğümde elim kana bulanmıştı. Buğra elindeki bez parçasını kanımı durdurmaya çalışıyordu bastırarak.
Daha fazla diretemeyip gözlerimi kapatacaktım ki "Uyuma dayan biraz!" Dedi

Gözlerimi kısık bir şekilde tekrardan açtım ama ne kadar daynabilirim bilmiyorum.
Tekrardan sesini duydum "hadi güzelim birazdaha dayan!"

🍃

Biraz zaman geçtikten sonra o küçük pencereden ilk başta turuncu bir ışık sardı içeriyi yavaş yavaş aydınlandı, her yer, en sonun da güneşin esas rengi sardı içeriyi

Başımın kanaması durmuş

Ellerimiz birbirine deydiğinde birleştirdik hiç bırakmıyacakmış gibi, onun omuzunda olan başımın üzerine kendi başını yasladı, gözlerimizi kapattık bu bir rüyada, ondan hiç uyanmıyacakmışız gibi...

KANATLILAR (DÜZENLENECEK)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin