Zelo ara sokakta ellerini cebine sokmuş bir şekilde yürüyordu. Etrafta kimsenin olmadığından emin olduğunda kaldırıma tükürdü. Arkasından gelen ses onu ürküttü.
"Saatin 6'sında buraya senin balgamını izlemeye gelmedim."
"Ben iyiyim, Jimin. Sen nasılsın?"
"Konuya gir. Ne istiyorsun?"
"Soo Min'i."
"Bu da ne demek?"
"Sana güvenmiyorum. Bunda anlaşılmayacak bir şey yok."
"Beni babamla bir tutman ilginç değil mi?"
"Baban yaşıyor mu?"
"Hayır. Pekala artık neden burada olduğumu öğrenmek istiyorum. Tüm bu babamın katil olduğu mesajları da neydi?"
"Soo Min'in babası eskiden PD şirketinin başındaymış."
"PD?"
"PicheonDang. Doğduğunuz yıllarda oldukça zirvede bir inşaat firmasıymış."
"Konumuzla alakası..?"
"Baban PD şirketinden atıldığında, büyük bir iflasın da eşiğine gelmiş. Hem kendine hem de Soo Min'in ailesine zarar vermek istemiş. Tesadüfen de baban onlara çarptığında arabadaki herkes gibi ölmüş."
Jimin gözlerini kırpıştırdı.
"Neden babamın bunu yaptığına inanayım ki?"
Zelo cebinden kırışmış bir kağıdı çıkardı. Özensizce katlanmış kağıdı açarken sorusunu yanıtladı.
"Bunu sana ben değil, baban söylemiş. Sanırım çok küçükken babanla kaldığın eve daha önce hiç gitmedin. Sana bir mektup bırakmış."
Jimin korkuyla mektubu eline alıp okumaya başladı.
"Jimin... Oğlum... Dünya üzerindeki hiçbir şeyi senin tek bir saç teline değişmem. Ben babanım. Muhtemelen bu mektubu okurken çok daha olgun, büyümüş bir Jimin olacaksın. Babanı hatırlıyorsun değil mi? Şu an PD şirketindeyim. 2. kattaki odamda oturmuş bunu sana yazıyorum. Bu bir intihar mektubu değil. Sakın korkma. Sadece bilmen gereken bazı şeyler var. Artık yapamıyorum evlat. Bilirsin, işler zorlaştığında yapılacak bazı şeyler olmalı. Bu şirketteki son günüm. Seni yetiştirecek param kalmadı. Beni kovdular. Sırf 2 anlaşmayı geç imzaladım diye işime son verildi. Bu akşam seni evde yalnız bırakacağım. Kim Dae Hyun-sshi (Soo Min'in babası) ailesi ile ve Kim Woo Hyun(V'nin babası) ile yemeğe çıkıyor. Son akşam yemekleri olmasını diliyorum. Onlar yemekten dönerken, arabamla büyük kavşakta onlara çarpacağım. Eğer geri dönmeyi başarırsam, babanı kahramanın gibi gör, olur mu? Ve bu sırrı saklayacağına söz ver. Eğer geri dönemez, meleklerin yanına gidersem, babanı hayatını yok eden adam olarak hatırla. Seni yeryüzündeki her şeyden çok seviyorum. Baban..."
Jimin elindeki kağıdı buruşturup yere attı.
"Bu mektubu sen yazdın. Soo Min'i benden almak için."
Zelo kaşlarını kaldırdı.
"Soo Min'i senden almak? Hayır. Beni tamamıyla yanlış anladın. Ben eğer onu senden almak isteseydim, alırdım. Ama seninle konuşmak ve anlaşma yapmak için geldim."
"Anlaşma mı?"
"Soo Min'e gerçeği söylememi istemiyorsan benim dediklerimi yapmak zorundasın ayrıca eğer dediklerimi yapmazsan sadece Soo Min'i almakla kalmam, aynı zamanda onu aldattığını da söylerim."
"Sen bunu nereden biliyorsun?"
Zelo güldü.
"Kötü haber tez yayılır. Her neyse, sana diyeceklerimi iyi dinle. Yoongi. Adını duydun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bencil (BTS- Jimin)
FanfictionJimin, Soo Min'in gözlerine bakıp gülümsedi. "Çok bencilsin." Soo Min kaşlarını çattı. "Benimle nasıl böyle konuşursun?" Jimin kızın alaycı tavrına aldırış etmeden elini kızın saçında gezdirdi. "Bana sürekli surat asıyorsun. Ben senin gülüşünü görm...