Jimin ani bir hareketle Soo Min'e döndü. Soo Min tek kaşını kaldırmış bir şekilde ona bakıyordu. Olanları görmediğini umdu. Soo Min yüzüne yayılan gülümsemeyle zıpladı ve onlara doğru geldi.
"Güzel kokular geliyor. Yardıma ihtiyacınız var mı? Tanrım, en sevdiğim çikolatalı çilekler mi bunlar?"
"Sakın yeme! Buzdolabına koymalıyız. Şimdi ana yemeği yapacağım. Neden içeri uzanmıyorsun."
"Biliyorsun hamilelik hormonlarım beni çıldırtacak kadar yatmamı söylese de hala bir ergen olduğum gerçeği de değişmiyor."
Jimin gülerek pes etti ve ağzına bir çilek koyduktan sonra yemesini izledi. Sang Her gözlerini devirdi.
"Efendim, bir şeye ihtiyacınız olursa odamdayım."
Jimin ona cevap bile vermeden Soo Min'i izlemeye devam etti. Yaptığı oyundan dolayı pişmandı ve kendisini affetmeyecekti. Fakat Soo Min'in mutlu ve huzurlu olması için bir an önce gitmesi gerekiyordu. Jimin Soo Min'in elini tuttu.
"Seni ne kadar sevdiğime dair en ufacık fikrin yok."
Soo Min uzun süre onun gözlerine baktı. Diğer eliyle onun yüzünü okşadı ve yanağını öptü. Jimin devam etti.
"Seni seviyorum."
Soo Min ona karşılık vereceği sırada karnına giren ağrı ile yere çöktü.
"T-Tanrım."
"Soo Min? Hey. Neler oluyor?"
Soo Min bayılmak üzere olduğunu hissetti. Endişelenmemesi için gülümsemekle yetinip karnını tuttu. Jimin onun saçlarını geriye atıp bağırdı.
"Neler oluyor Soo Min? Mi Cha! Mi Cha!"
Sang Her koşarak geldi ve Soo Min'e baktı. Bir saniye için endişelendiğine yemin edebilirdi.
"Ambulans çağır. Çabuk!"
Soo Min acıyla bağırırken Jimin onun yanağını okşadı.
"Geçecek tatlım. Derin nefes al. İkiniz de çok iyi olacaksınız."
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Jimin hastane odasında serumuyla birlikte uyuyan kıza göz ucuyla baktı. Titreşimdeki telefonu çaldı. Arayan Sang Hee'ydi.
"Ne istiyorsun?"
"Sakin ol dostum. Soo Min'i merak ettim."
Jimin Soo Min'e bakarak konuştu.
"O iyi. Serum bağlandı ve uyuyor. Bebeğin sağlığı ile ilgili birkaç test sonucu bekliyoruz."
"Pekala. Gelmeden beni arayın."
"Her neyse."
Sang Hee telefonu kapattıktan sonra hızla Jimin'in odasına girdi ve çekmeceleri karıştırmaya başladı.
"Burda yok, burda da yok, Nerede o lanet zarf!"
Sang Hee odadan çıkıp koridorda tüm odaları süzdü.
"Nereye koymuş olabilirsin..."
Sang Hee zafer kazanmış bir ifadeyle güldü ve Jimin'in sabah Soo Min'e söyledikleri aklına geldi.
"Çamaşır odasına girme tatlım. Orası sağlığın için tehlikeli."
Soo Min anlayamamıştı.
"Fakat neden?"
"Beni sorgulama bebeğim Sağlıklı kal."
Sang Hee bu sözleri hatırladıktan sonra çamaşır odasına girdi. Tüm çekmeceleri açtı ve bütin çamaşırları dağıttı. Eline gelen sertliği tutup yukarı çekti ve zarfı süzdü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bencil (BTS- Jimin)
FanfictionJimin, Soo Min'in gözlerine bakıp gülümsedi. "Çok bencilsin." Soo Min kaşlarını çattı. "Benimle nasıl böyle konuşursun?" Jimin kızın alaycı tavrına aldırış etmeden elini kızın saçında gezdirdi. "Bana sürekli surat asıyorsun. Ben senin gülüşünü görm...