ÖNCELİKLE ÇOK AMA ÇOK ÜZGÜNÜM. TEKRAR VE TEKRAR ÖZÜR DİLİYORUM O KADAR GECİKTİ Kİ YENİ BÖLÜMLERİM. YOĞUN BİR SINAV HAFTASINDAN ÇIKTIM. LÜTFEN AFFEDİN SİZLERE DAHA FAZLA VAKİT AYIRMAYA ÇALIŞACAĞIM VE YARIN YENİ BÖLÜMLE SİZLERLE OLACAĞIM İYİ OKUMALAR...
Soo Min kahvaltı boyunca Sang Hee'yi süzdü. Sang Hee onun bakışlarından rahatsız olduğunda Soo Min konuştu.
"Daha önce bir yerde çalıştın mı?"
"Hayır. Neden?"
"Kore'nin en seçkin hizmetlileri bana çalışıyor ve seni daha önce gördüğümü hatırlamıyorum."
Sang Hee bozulmuştu. Jimin sırıttı.
"O bu işte yeni. Daha önce söylediğim gibi, onun buraya gelmesi bize olduğu kadar ona da süpriz oldu. Endişelenme. Sadece bir süreliğine burada."
Sang Hee başını salladı.
"Haklısınız efendim. Eğer sizin için aksi giden bir şey olmazsa, uzun kalmam."
Sang Hee göz kırparak bulaşıkları yıkamaya gitti.
Jimin dişlerini gıcırdattıktan sonra derin bir nefes aldı ve Soo Min'in elini tuttu. Soo Min sertçe elini çekti.
"Bana hala dün nerede olduğunu söylemedin."
Sang Hee gözlerini kısarak sırıttığında Jimin cevapladı.
"Sana söyledim ya, ben-"
"Haklısın."
"Benden bir şey için şüpheleniyor gibisin?"
Soo Min reddedercesine kafasını salladı ve çatalını bıraktı.
Sang Hee masaya doğru ilerlediğinde Soo Min devam etti.
"Hayır. Şüphelenmiyorum sadece-"
"Affedersin Soo Min. Mi Cha, ne diye dibimizde duruyorsun?"
"Ben mi? İhtiyacınız olan bir şey var mı diye so-"
"Git ve biraz daha waffle yap."
Sang Hee başını onaylarcasına sallayıp geri döndü. Soo Min Jimin'in eli tuttu.
"Bak... Üzgünüm, tamam mı? Sadece aramızda gizli saklı olmasın istiyorum."
"Biliyorum. Fakat senin de bana güvenmeni istiyorum. Bu akşam yemeğe ne dersin?"
"Dışarıda mı? Fakat yorgunum."
"Hayır, evde. Hatta yemeği ben yapacağım. Bu nasıl?"
Soo Min Jimin'in yanağından öperken Sang Hee'nin onlara baktığını gördü. Soo Min rahatsız olmuş bir şekilde geri çekildi.
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -
Zelo telefonunu eline aldı ve mesajını okudu.
'Sang Hee: Plan tıkır tıkır işliyor.'
'Zelo: Onu ayartmanın bir yolunu buldun mu?'
'Sang Hee: Tabi ki. Peki o bu evde aslında neden olduğumu biliyor mu?'
'Zelo: Hayır ona asla söyleme. Onları evden bir an önce gönder ve onlar gelene kadar evi ara. Onu bulmamız lazım.'
'Sang Hee: Nerede olabilir?'
'Zelo: Soo Min'in bulamayacağı bir yere koymuş olmalı.'
'Sang Hee: İstediğin şey tam olarak neye benziyordu?'
'Zelo: Bir zarf.'
'Sang Hee: İçinde ne var?'
'Zelo: Zarfı bul ve açmadan bana getir kuzen. Beni sorgulamak istemezsin.'
Zelo telefonu tekrar masaya bıraktı ve derin bir nefes aldı.
"Pekala Jimin... Bakalım başka ne sırların saklı o zarfta."
- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -- - - - - - -
Jimin akşam yemeğini hazırlamak için kollarını sıvadı ve buzdolabının kapağını açtı. Soo Min ise odasında kitap okuyordu. Sang Hee mutfağa ilerleyip Jimin'e arkadan sarıldı. Jimin onu hızla geriye itti.
"Ne yaptığını sanıyorsun?"
Sang Hee onun dudaklarına yaklaşarak fısıldadı.
"Neden? Sevgilin içeride ve bizi duymaz."
"Bu evden kısa sürede gideceksin."
Sang Hee Jimin'in elindeki çileği alıp ısırdı ve kalan yarısını zorla onun ağzına tıktı. Jimin gözlerini kapatıp fısıldadı.
"Gerçekten bu oyunu oynamak istediğine emin misin?"
Sang Hee onun ne dediğini anlamadan kendisini vücuduna yapıştıran oğlanla burun buruna geldi. Jimin onun boynuna öpücükler kondururken Sang Hee geri çekilmeye çalıştı. Jimin gülerek dişlerini kızın boynuna bastırdı.
"Madem oynamaya cesaretin yok, neden teklif ediyorsun ki? Ben oyuna başlarsam..."
Jimin sözlerine ara verdi. Kızın kalçalarında elini gezdirdikten sonra devam etti.
"Bitirmeden terk etmem."
Sang Hee derin nefesini dışarı verdi ve tutunmak için bir yer aradı. Jimin'in onunla oynadığını biliyordu. Fakat şimdi durmazlarsa Soo Min onları görebilir ve Zelo'yla yaptıkları plan bozulabilirdi.
"D-Dur."
Jimin onu dinlemeden elini kalçalarından öne doğru getirdi ve kızın tamamen kendini ona bırakmasını sağladı.
Sang Hee durmasını da istiyordu durmamasını da. Jimin onun nefes alış verişlerine öpücükleriyle karşılık veriyordu. Sang Hee elini onun pantolonuna götürdüğünde Jimin onun elini çekip mutfak tezgahına koydu ve güldü.
"Bu oyunu sadece ben oynayabilirim, noona."
Jimin gülerek geri çekildi ve yemeği yapmak için tezgaha yöneldi. Sang Hee afallamış bir şekilde üstünü düzeltirken Jimin'e baktı.
Jimin yemeğini yaparken kaşığında kalan çikolatayı yaladı ve daha sonra kaşığı Sang Hee'ye tuttu.
"İster misin?"
Jimin burnunu onun burnuna dayadığında ikisi de arkalarından gelen sesle irkildiler.
"Her şey yolunda mı Jimin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bencil (BTS- Jimin)
FanfictionJimin, Soo Min'in gözlerine bakıp gülümsedi. "Çok bencilsin." Soo Min kaşlarını çattı. "Benimle nasıl böyle konuşursun?" Jimin kızın alaycı tavrına aldırış etmeden elini kızın saçında gezdirdi. "Bana sürekli surat asıyorsun. Ben senin gülüşünü görm...