73🌈(28.08.2011)

183 50 0
                                    

73| Yüzük

28.08.2011

"Gözümün önünden ayrılma annecim."

"Ama anne yalnız oynamak istemiyorum, sende gel." 

"Sinan abin arıyor, hadi sen oyununu oyna çok durmayız." Oğlunu salıncakların önünde bırakıp biraz uzakta duran banklardan birine ilerledi genç kadın. Yapacak bir şeyi olmayınca dudak büzüp kumda oynayan çocukların yanına gitti Arın.

Hiç arkadaşı olmadığı için onlarla nasıl konuşacağını bilememişti. En iyisi sessiz kalmak diye düşünüp bir köşeye oturdu ve diğerlerini izledi. "Gamze Tan'la evliymiş Alkım'da onların çocuklarıymış tamam mı?" dedi yeşil tişörtlü minik beden. 

Alkım onları duymazdan gelip kumdan kulesini yapmaya devam etti. Tabi ki Gamze'nin çocuğu olmayacaktı. O kızdan hoşlanmıyordu. Tan bir anda itiraz etti. "Neden Gamze'yle evliymişim? Ben Alkım'la evli olmak istiyorum!"

Sarı tişörtlü çocuk şaşkınlık nidaları çıkarırken, bir kumda oynayan çocuğa bir de kaşlarını çatıp kendisine bakan çocuğa baktı. "Hiiii! Olur mu öyle?"

"Neden olmasınmış?" diyerek diklendi hepsine Tan. Alkım arkadaşının ciddi olduğunu anlayınca kulesini yıkılmak pahasına boş verip ayaklandı. 

Yeşil tişörtlü çocuk anında sinirlenmişti, oyununun kurallarını bozmaya çalışıyordu Tan! "İkinizde erkeksiniz olmaz! Gamze'yle evlenmişsin sen!"

"Hayır gayette güzel olur! Alkım benim arkadaşım değil mi, kimle istersem onunla evlenirim!" Tan'ın herkese kafa tutup istediğini söyleyebiliyor olması bir kenarda sessizce oturan Arın'ın dikkatini çekmişti. Hem ona göre de isteyen istediğiyle evlenebilirdi, kız erkek olmanın ne önemi vardı? 

"Erkekler birbiriyle evlenemez uydurma!" diye çemkirdi Gamze. 

"Bana ne ben Alkım'la evlenmek istiyorum! Hem bu bir oyun değil mi, istediğimi yaparım." diye aynı şekilde cevabını verdi Tan. Alkım diğer arkadaşlarının kötü bakışlarından korktuğu için Tan'ın arkasına geçip minik parmaklarıyla tişörtünü tutmuştu. 

"O zaman git bizimle oynama!" diye bağırdı yeşil tişörtlü çocuk. Tan hiç bozulmadan arkadaşının elini tutup yanlarından uzaklaştı. Alkım boş salıncak görünce Tan'ı unutup heyecanla salıncağa koştu.

Arkadaşı gidince rahat bir nefes verdi Tan. Alkım'a belli etmek istememişti ama çok üzülmüştü. Muhtemelen o çocuklarla bir daha takılamayacaklardı. Ama sorun bu değildi, oyun oynarken bile istediğini yapamıyor oluşu üzmüştü onu. Bu sabah okuldan dönerken yolda el ele tutuşan iki erkekle karşılaşmıştı. Ellerindeki küçük alyansı görünce evli olduklarını düşünüp, mutlu olmuştu. Tam tahmin ettiği gibi erkeklerde birbiriyle evlenebiliyordu. O zaman oyun oynarken Alkım'la evlenebilirdi! 

Her seferinde Gamze'yle eşleşmekten sıkılmıştı. Kendi arkadaşıyla evli olmak istemesi suç muydu? 

Yanına oturduğu sarışın çocuğu fark etmeden ağlamaya başladı. Neden hayalleri hep sınırlanmak zorundaydı ki... Sessiz sessiz ağlarken yanındaki bedenin hareketlenmesiyle korkup çığlık atmıştı. Arın çocuğun çığlığını duyunca irkilip ona dönmüştü. Az önce izlediği çocuk ne zaman yanına gelip oturmuştu? Bir saniye, ağlıyor muydu o? "İyi misin?"

Tan Arın'ın sesiyle kendine gelmiş korkulacak bir şey olmadığını anlamıştı. Derin bir nefes verdikten sonra sessiz ağlamasına devam etti. Sorusunu omuz silkerek geçiştirmişti. 

Arın biraz daha yaklaştı Tan'a. Çekinerek elini omzuna koydu. Tan'ın sulu gözleri kendi kahveleriyle buluşunca yutkundu. İletişim kurmak düşündüğünden çok daha zordu! "Ağlama, neden ağlıyorsun?"

Tan burnunu çekip ayakkabılarını izlemeye döndü. "Oyun oynuyordum arkadaşlarımla. Ama onlar Alkım'la evli olmama izin vermiyorlar. Erkekler birbirleriyle evlenemezmiş, ne saçma. Ben gördüm hem evlenmişler!"

Arın zaten konuşmalara şahit olmuş ve kendini savunabildiği için Tan'a fark etmeden hayranlık beslemişti zaten. "Bence de çok saçma. İstediğin kişiyle evlenebilirsin kime ne?" diyerek kısık sesiyle destek oldu.

Tan, kendisine hak veren biri olduğu için heyecanlanıp koyu kahvelere döndü tekrar. "Keşke onlarda bunu bilse! Biliyor musun sabah iki abi gördüm ve evlilerdi!" 

Arın karşısındaki çocuğun heyecanına gülüp kendinden hiç beklemediği bir şey yaptı, "İstersen ben seninle evlenirim." dedi. 

Tan heyecanla parlayan gözlerle bakmıştı ona. Öyle ki, Arın'ın kalbi hızlanmıştı. Sahi ya durup dururken neden böyle olmuştu ki? "Gerçekten olur musun! Evlenir misin benimle?!" 

Sarışın bu kadar büyük bir tepki beklemediği için afallamıştı. Tabi kalbinin neden bu kadar hızlı attığını da anlayamamıştı ya... Ne diyeceğini bilemeyince başını sallayarak onayladı çocuğu. Tan birkaç saniye yüzüne mutlulukla baksa da aklına gelenlerle gülümsemesi solmuştu. "Ama nasıl evleneceğiz ki?" dedi dudaklarını büzerek. 

"Yüzük takınca olmuyor mu?" dedi Arın çipil çipil gözlerle. 

Tan aklına gelen fikirle Arın'a beklemesini söyleyip koşarak uzaklaşmıştı. Arın çocuğun nereye gittiğini anlayamamıştı. Galiba kendisinden kaçmıştı. Arkadaş bulduğu için sevinmişken hemen kaybettiği için üzülmüştü. Dakikalarca Tan'ı bekledi ama çocuk gelmeyince dolan gözlerindeki yaşları serbest bırakıp ağlamaya başlamıştı.

O siyah saçlı çocukla arkadaş olmak istemişti! Gerçekten de evleneceklerini düşünüp mutlu olmuştu. Neden çocuk bir anda gitmişti ki...

Burnunu çeke çeke ağlarken kendisine yaklaşan ayak seslerini duydu. Başını yerden kaldırdığında buğulu gözleri yüzünden Tan'ı tanıyamamıştı. Tan onun aksine güle oynaya yanına gelip eski yerine oturmuştu. Arın çocuğun gelmesine şaşırıp gözündeki yaşları sildi. "Ben geldim! Çok bekledin mi, özür dilerim. İşim biraz uzadı- ağlıyor musun sen?"

Arın elleriyle yüzünü kapatıp başını salladı. Tan ellerindeki papatyaları yanına bırakıp ağlayan çocuğa hiç düşünmeden sarıldı. Kendisi ağladığında annesi hep böyle yapıyordu, sarılmakta bir sakınca görmemişti. Arın ilk defa annesi dışında biri ona sarıldığı için önce şok olmuş sonra sevinçle karşılık vermişti. Bir süre sarıldıktan sonra Arın geri çekilip "Nereye gittin?" diye sordu.

Tan unuttuğu çiçekleri tekrar hatırlayınca mutlulukla gülümsedi. "Parkın önünde çiçekçi abla vardı. Ondan bunu aldım." diyerek papatyalardan yapılmış tacı sarışın çocuğa gösterdi. Arın kendisine gülümseyerek bakınca dayanamayıp tacı sarı saçlarının arasına yerleştirdi. Ona çok yakışacağını düşündüğü için almıştı aslında. "Çok tatlı oldun!" diyerek gülümsedi. Arın kızaran yanaklarıyla tebessüm ettiğinde gerçekten de çok tatlı görünüyordu. 

"Bir de bunlardan aldım. Minik ipler ama olsun eğer bağlarsak yüzük gibi olur. Getir parmağını." Kısa iplerden birini sarışının ufak parmağına doladıktan sonra diğer ipi ona verip elini uzatmıştı bağlaması için. 

İkisi de kendi elindeki yüzüklere bakarken gayet mutlu görünüyordu. "Biz şimdi evlendik mi?" diye sordu Arın.

Tan hızla başını salladı. "Evet evet! Çok güzel değil mi?" 

Arın gülümsemekle yetinip yeniden yüzüğünü izlemeye döndü. Bir ip parçası onun için dünyadaki en güzel yüzüktü. 

Derken annesinin kendisine doğru geldiğini görünce Tan'a veda edemeden annesine doğru koştu. Arkadaş edindiğini bir an önce anlatmak istiyordu. Tabi siyah saçlı çocuğu anlık heyecanla arkasında unutmuştu.

Tan Arın'ın arkasından bakarken kalbinde bir sızı hissetmişti, çok tuhaf bir sızı. Bu duygunun ne olduğunu bilmiyordu ama bugünü her zaman hatırlayacağına emindi. "Tekrar görüşeceğiz, biliyorum. Kalplerimiz evlendi çünkü..."

Bölüm Sonu


Aurora | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin