30🌈 (03.04.2020)

322 85 13
                                    

🌈 arın yaralanmadan 2 gün öncesi tan pek kendinde değil medyada ki gibi düşünün

30 | Yol

03.04.2020

TanxArda

Tan: nerdesin 16.51

Arda: dükkan

Tan: geliyorum

Arda: gelme tan kararım kesin

Tan: 5 dakikaya ordayım 16.53

Görüldü

Birkaç dakika içinde Arda'nın babasının kuruyemişçi dükkanına gelmişti. Açık kapıdan içeri girerken Arda'nın delici bakışları üzerindeydi. Babası Ekrem bey onu görünce gülerek yanına gitti. "Tan oğlum? Ahah, tanıyamadım seni. Ne kadar büyümüşsün. Nasılsın?"

Bir an önce Arda'yla yalnız kalmak istiyordu Tan. Ayıp olmasın diye öylesine gülümsemeye çalıştı. "İyiyim Ekrem amca sen?"

"İyiyim oğlum çok şükür. Arda için mi geldin?"

Başını sallamakla yetindi. Gerçekten halsiz hissediyordu ve bu adamla zaman kaybetmek istemiyordu. Tekrar gülümseyip yanlarından gittiğinde rahat bir nefes verdi. "Arda, konuşmalıyız."

"Ben diyeceğimi dedim Tan. Bıraktım artık satmıyorum mal falan."

Sinirle bir adım yaşlaştı Arda'ya. "Yalan söyleme. Hala o adamlarla takılıyorsun, vermemek için yapıyorsun."

"Öyle veya değil. Sana mal yok." Gözlerinin içine bakarak bunları söylüyor olması sinirini iki katına çıkartıyordu.

"Arda halime bak..." Geldiğinden beri ceketinin cebinden çıkarmadığı ellerini ona uzattı. Deli gibi titriyorlardı. "...bak, vermek zorundasın."

"Hiçbir şey yapmak zorunda değilim. Eskiden arkadaş olmamız bir şeyi değiştirmez. Sana satış yapmayacağım. İki kere aldın zaten."

Başını ellerimin arasına alıp önündeki tabureye tekme savurdu. "B-bende o adamlardan isterim. Onlar verirler bana."

"Sakın Tan! Başına bela alırsın. Bir kere mal verirlerse devamlı müşteri olmanı sağlarlar."

"Olurum bende o zaman?"

"Annene söylerim. Zaten yüzüne bakınca bile anlaşılıyor, fark etmiştir bile. Hastaneye kapatılmak mı istiyorsun?"

"K-karışma ba-bana!"

"Tan buna devam edemezsin bağımlı olmuşsun bile şimdiden. Kurtulman gerek tamam mı, doktora görünmelisin."

Tan korkuyla bir adım geri çekildi. Bir an karşısında babasını görmüştü sanki. "B-ben hasta değilim. Aşk hastalık değildir, iğrenç olan sizsiniz! Sevmek suç değil, tamam mı değil."

Arda, Tan'ın yokluktan saçmaladığını düşünerek başını salladı. Suyuna gidip onu sakinleştirmesi gerektiğini biliyordu. "Değilsin Tan. Hasta değilsin, aşk hastalık değil. Ama bağımlılık hastalıktır. İyileşmelisin, bağımlısın Tan."

Tan başını yerden kaldırdığında gözleri dolmuştu. "Sen verdin. Vermeseydin, neden verdin?"

"İstedin Tan. Zaten daha önce kullanmışsın. Bana kendin geldin, o an sana malları verirken umurumda bile değildin. Başka biri için beni silen bir piçten başka bir şey değildin gözümde."

"Ne d-değişti?"

Arda konuşmanın uzayacağını anlayınca Tan'ın tekmelediği tabureyi kaldırıp oturdu. "Her zaman heyecanla bakan o gözlerinin böyle titrediğini görmek istemiyorum. Düşünemedim Tan, bağımlı olacağını bu hale geleceğini. Düşünemedim güzelim. Şu haline bak ölü gibisin ulan. Karşımda çürüyorsun."

Tan gözyaşlarını serbest bırakırken Arda'nın dizinin dibine çömeldi. Usulca yere oturup telefonunun ön kamerasından kendine baktı. Titreyen parmakları uykusuzluktan moraran gözaltı torbalarına gitti. "Ölü gibiyim gerçekten. Çok çirkinim, o beni böyle görmesin."

Arda çekinerek elini Tan'ın saçlarında gezdirdi. "Benim eskiden bir arkadaşım vardı. Çok küfür ederdi, çok huysuz falandı ama o kadar güzel bir kalbi vardı ki. Etrafındaki herkesi kendinden daha çok düşünürdü. Gözlerinde her daim bir parıltı vardı. Karşısındaki ne halde olursa olsun onun bir bakışıyla umuda kapılırdı. Güldüğünde gülmemek imkansızdı, o kadar bulaşıcıydı ki ağlarken bile gülümsemesini sağlardı insanların."

Tan bir masal dinliyormuşçasına sessizliğini koruyup başını Arda'nın dizine yasladı.

"Değer verdiği insanları o kadar benimserdi ki tek sözleriyle harekete geçerdi, canını bile verirdi onlar için. Bir gün bu arkadaşımla aramız bozuldu. Tamamen koptuk birbirimizden. Her gün neşeyle günaydın demesine alıştığım o arkadaşım beni görünce yolunu değiştiriyordu. Tamamen yalnız kaldım bende, yapayalnız. En olmaması gereken insanlarla tanışıp yakınlık kurdum. Çok pişmanım ama geri dönüşü yok bu yolun. Şimdi de arkadaşım o yolun başında. Ayakta bile duramıyor ama yürümek, koşmak istiyor."

Boğazını temizleyip dolan gözlerini sildi elinin tersiyle. Bir yandan da dizlerinin üstündeki başı okşuyor mayışmasını sağlıyordu. "Yürüme Tan, ilerleme o yolda. Belki sen geri dönebilirsen... belki geri dönmeyi başarabilirsen, bende bir ara sokak bulurum. Kurtuluruz belki Tan. Beni de kurtarabilirsin belki."

Tan'dan ses gelmeyince uyuduğunu anlamıştı. Daha bir ilgiyle sevdi özlediği arkadaşının saçlarını. "Kurtulalım nolur Tan. Nolur bir şey yap, kurtulalım."

Birkaç ayda zayıflayıp küçücük kalan bedeni hiç zorlanmadan kucağına alıp dükkanın deposundaki iki kişilik koltuğun üzerine bıraktı. Onu uyandırmamaya çalışarak üzerini ince bir battaniyeyle örtüp sessizce dışarı çıktı.

ArdaxAlkım

Arda: konuştum onunla 17.09

uyuyakaldı şimdi

dükkandayız

Görüldü

Alkım: geliyorum

Arda: çok uykusuz kalmış uyusun biraz gelme

uyandığında haber veririm

Alkım: tamam 17.11

Görüldü

İç çekti Arda. Onlarla bir yabancı gibi konuşmak kalbini sızlatmıştı. Bir yandan da kendine lanet ediyordu. Tan'a o malları vermemeliydi. Sadece biraz başı derde girsin, onlar da onun gibi üzülsün istemişti. Ama onu bu halde gördüğünde diğerlerinden daha çok üzüleceğini tahmin edememişti.

Bölüm Sonu


Aurora | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin