71🌈(04.03.2021)

181 50 2
                                    

71| Çizgi Roman

04.03.2021

-Alkım-

"Ulan Alkım biraları getirsene be." Güney abiye göz devirip yeniden mutfağa gittim. Buzdolabından üç şişe bira çıkartıp tekrar salona girdim. Cips kırıntıları ve çöplerle dolu masanın üzerine bırakıp tekli koltuğuma yerleştim tekrar. 

Abim ve kendisi gibi davar iki arkadaşı bizim evde toplaşıp maç izliyorlardı. Beni de hizmetçileri gibi getir götür işleri için kullanıyorlardı. Neyse ki tüm bunların bir karşılığı vardı. Yoksa götümü bile kaldırmazdım amına koyayım.

"Yürü lan, yürü lan!"

"Pas versene orospu çocuğu!"

"Lan pas ver pas!"

"Aha, gol geliyor!"

"Lan lan lan! Hassiktir!"

"Faul amına koyayım!"

"Sikeyim kırmızı kartını da senin gibi hakemi de!"

Abimler küfür edip etrafa döke döke biralarını içerken maçtan hiçbir şey anlamadığım için sıkılıp telefonumla uğraşmaya başladım. En iyisi manitamla konuşmaktı ama değil mi? 

AlkımxBaray

Alkım: sevgiliiiimmm 19.41

sev gi lim

sevgilim

s

e

v

g

i

l

i

m 19.43

lan cevap versene piç 19.45

Baray'dan cevap alamayınca sıkıntıdan patlamamak için abimlere çaktırmadan evden uzadım. Cevap vermiyorsa evine giderdim bende. Sevgilimle komşu olmanın avantajları işte ehe. Kapının önüne geldiğimde zaten açık olduğunu fark ettim. "Salak çocuklar." söylenerek içeri girip kapıyı kapattım.

Salondan sesler gelince adımlarımı oraya yönlendirdim. "Annem kek yolladı. Kanserli çocuk falan bir şeyler dedi ama anlamadım. Yanlış duymuş herhalde." Tan da mı buradaydı? Orospular benden habersiz mi buluşmuşlar?

Buluşma olayını bir kenara bırakıp dediklerine odaklandım. Ne kanseri be? Mahalledeki çocukları düşünüyordum, Baray o cümleyi kurana kadar. "O ben oluyorum." 

Aniden dolan gözlerimle beklemeden salona adımlayıp kapının girişinden Baray'ın solgun mavilerine baktım. "Ne?" Diğerlerinin gözlerini üzerimde hissediyordum ama benim tek odağım laciverte çalan mavilerdi. Onay almak istercesine tekrarladım. "Ne kanseri... Baray?"

"Alkım? Ne zaman geldin sen?" diyerek yerinden kalkıp yanıma adımladı. 

"Cevap ver! Ne kanseri?" 

Tam karşıma geçtiğinde yüzümü avuçlarının arasına aldı. Dolan gözlerimi serbest bırakıp yaşların akmasına izin verdim. Sevgilim kanser gibi ölümcül bir hastalığa yakalanmış olamazdı değil mi? Olmasın, lütfen. "Yukarıda konuşalım mı mavişim?" 

Burnumu çekip başımı sallayarak onayladım onu. Elimden tutup beni merdivenlere yönlendirdi. Sakince odasına çıkıp yatağına oturdu. Ayakta kalıp yüzüne baktığımda tebessüm edip beni kucağına çekti. Bir şey demeden kucağına yerleştim. Ellerini belime doladığında daha çok ağlayıp başımı boynuna gömdüm. Erkeksi kokusunu içime çekerken ağlamaya devam ettim.

"13 yaşındayken teşhis koydular. Maddi sıkıntılardan dolayı bir yıl sonra tedavi olmaya başladım. Yaklaşık iki yıl süren bir savaşın sonunda, kazanan ben oldum minişim." Başımı boynundan çıkartıp gözlerinin içine baktım. Burnumu çekip ağlamaya devam ettim. Titreyen dudaklarıma küçük bir öpücük kondurup, yanağımdaki gözyaşlarını sildi. "Ağlama bebeğim, geçti."

"İ-iyileşti-in ama d-dimi?" 

Başını sallayarak beni onayladı. "İyileştiğim gibi liseye başladım. son üç dört yıldır gayet sağlıklıyım. Ağlama artık mavişim bende ağlarım bak." 

Hızla gözyaşlarımı silip kendimi toparlamaya çalıştım. Tekrar başımı boynuna yerleştirip kokusunu solumaya devam ettim. "O gün bu yüzden mi hastanedeydin?"

"Hmhm. Ayda bir kontrole gidiyordum. Artık gitmeme gerek kalmadı. Gerçekten iyileştim." 

Boynundaki elimi indirip yanağını sevdim. Yeni çıkan sakallarında gezdirdim parmak uçlarımı. Omzuna bir öpücük bırakıp başımı kaldırdım. Mavilerimiz buluştuğunda yakınlaşıp dudaklarına dudaklarımı bastırdım. "Çok korktum... Çok, çok korktum Baray." 

Bir şey demeden saçlarımla oynadı. Belki de dakikalarca ben onun yanağını okşadım, o da benim saçlarımı sevdi. Kendime geldiğimde, daha iyi hissettiğimde, kucağından kalkıp yanına oturdum. Çocuğun bacakları ağrıyacaktı anasını satayım. 

Odaya göz attığımda masanın üzerinde duran kağıt yığını dikkatimi çekti. Uzanıp kağıtları alıp inceledim. "Ne bu? Sen mi çizdin bunları?"

Cevap vermeden kağıtları elimden aldı. "Ne yapıyorsun Alkım!"

Kağıtları arkasına sakladığında uzanıp almaya çalıştım. "Ya bakayım merak ettim."

"Olmaz!"

"Versene."

"Vermiyorum."

Bir anda kucağına yerleşip dudaklarına kapandım. Daha önce hiç olmadığı kadar büyük bir iştahla öptüm dudaklarını. Beklemeden karşılık verdi. Ellerini belime yerleştirdiğinde arkasında bıraktığı kağıtları alıp kucağından kalktım. Yatağın diğer tarafına koşup kahkaha attım. 

Öpücüğün etkisinden çıktığında ayaklanıp dik dik bana baktı. "Çok kötüsün minişim!"

Kağıtların birbirine zımbalandığını fark edince ilk sayfayı çevirdim. Süslü bir yazıyla 'Irisdescent' yazan bir kapakla karşılaştım. "Neymiş bu?"

Baray pes etmiş olmalı ki kağıtları almaya çalışmadan cevapladı. "Gökkuşağı gibi rengarenk olan demek." 

"Uuuu..." diğer sayfayı da çevirdiğimde bunun bir çizgi roman taslağı olduğunu fark ettim. Hastane koridorunda konuşan iki çocuk vardı. Konuşma balonlarında, ilk karşılaşmamızdaki diyaloglarımızı gördüğümde bu çocukların biz olduğunu anlamıştım. Hayranlıkla Baray'a baktım. "Ya sen bizi mi çizdin!"

Elini ensesine atıp başını salladı. Yatağa çıkıp üstüne atladım. Düşmeme izin vermeden beni havada yakaladı. Ben yanağına bir sürü öpücük kondururken o kahkahalarla gülüyordu. Oturup diğer sayfaları incelediğimde yaşadığımız tüm anları çizdiğini fark ettim. Başımıza gelen şeyleri o kadar güzel aktarmıştı ki hiçbirini bilmiyormuş gibi heyecanla okumuştum. 

Son sayfada okuldaki küçük öpüşmemizi görünce dayanamayıp tadını çok sevdiğim dudaklara tekrar kapandım. Baray başıma gelen en güzel şeydi ve ona sahip olduğum için çok şanslıydım.

Bölüm Sonu

🌈çizgi roman ve kanser olayı barayın var oluşundan beri kurgulanmış bişey

barayın hastanede olmasının sebebi son kontrolleriydi aydınlanmış oldunuz bb😽

Aurora | bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin