Bölüm 1

11.9K 159 21
                                    

Yağmurdan hoşlanan birisi değildim. Tüm hava koşulları arasında en kötüsü olduğunu düşünürdüm.

Öngörülemeyen sağanak yağıştan korunmak için aceleyle bulabildiğim en yakın binaya girdim. Bir kafeydi ve neyse ki bu şartlar altında olacağını tahmin ettiğim kadar dolu değildi.

Son zamanlarda, hayatım aşağı doğru bir düşüşteydi. İşsizdim, yaşamak için birkaç dolarım vardı ve üstüne üstlük, yeni bekardım. Yirmi dokuz yaşımdayken hayatım aşırı derecede can sıkıcıydı.

Bugün iş aramaya gitmiştim. Bakmadık yer bırakmadım ama kesinlikle hiçbir şey bulamadım. Bu ya gerekenden fazla nitelikli olmam ya da gelirin çok düşük olması yüzündendi. Elbette çaresizdim, ama yine de gururum vardı.

Saçım biraz ıslaktı ve kıyafetlerim de iyi durumda değildi. Tek yapmak istediğim daireme geri dönmek, sıcak bir duş almak ve sıcak bir battaniyeye sarılarak film izlemekti.

Ama bunu yapamadım, görüyorsunuz. Kelimenin tam anlamıyla dışarıda yağmur bardaktan boşanırcasına yağmaktaydı ve benim şemsiyem yoktu. Ayrıca taksi tutacak kadar param da yoktu.

Daha ne olduğunu anlamadan ayaklarım beni kasiyerin önünde oluşan kısa sıraya sürükledi. Çok geçmeden, şu anda karşılayabileceğim tek şey olduğu için sade kahve siparişimi veriyordum. Ayrıca beni sıcak tutacaktı.

Ama hayatım ne zaman ters gitti? Liseden hemen sonra New York'a geldim çünkü küçüklüğümden beri hayalim buydu. Hatta NYU'ya kabul edildim ve Muhasebe bölümünden onur derecesiyle mezun oldum.

Neden iyi gelirli doğru düzgün bir iş bulamadım?

Belki de hiç iş tecrüben olmadığı içindir tatlım.

Doğru, ama bu tamamen benim hatam değildi.

Bunun için onu suçlama. 22 yaşında o kontrol manyağıyla evlenmeye karar veren sensin!

"İşte kahven." Diye mırıldandı tezgahın arkasındaki adam. Pek mutlu görünmüyordu, al benden de o kadar.

Düşüncelerimden sıyrılıp çabucak kahvenin parasını ödedim ve aldım. Ayrılmak için döndüğümde, birine çarptım ve kahvemi yanlışlıkla üzerine döktüm.

Dehşet içinde nefesimi tuttum. "Aman Tanrım, çok üzgünüm." Dedim ellerimi yabancının gömleğindeki bariz lekeye ovuşturarak. Ve kahretsin, pahalı görünüyordu.

"Hayır hayır endişelenme. Kaza bu, olur ."

Hemen dondum. O derin, boğuk sesi tanıyordum. Aslında yıllardır tanıyordum.

Lütfen o olmasın. Lütfen o olmasın!

Başımı kaldırdım ve gözlerim çok tanıdık grilerle buluştu

Ah hayır, oydu!

"Aubrey? Sen misin?" diye seslendi, yüzü şaşkınlıkla donmuştu.

Yutkundum. Oda aniden sıcak ve rahatsız oldu. "Mer-merhaba, Bryce." Belirsiz bir şekilde kekeledim. Pekala, bu pürüzsüzdü.

Güzel çelik gözleri beni tepeden tırnağa süzdü. "Sen olduğuna inanamıyorum. Şehri terk ettiğini sanıyordum. Ne kadar oldu, dört yıl mı?"

"Tam olarak beş buçuk." Düzelttim. Görünüşe göre daha uzun olamazdı. Az önce üzerine kahvemi döktüğüm gerçeği bir kez daha aklıma geldi. "Kahretsin, kahvemi üstüne döktüğüm için üzgünüm. Ben sadece-"

Eski kocam & yeni patronum (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin