Bölüm 14

3.1K 67 12
                                    

Evden çıkıyordum ki Savannah'yı koridorda postalarını karıştırırken gördüm.

"Merhaba," dedim ve o biraz şaşırmış bir şekilde başını kaldırdı.

"Hey," diye yanıtladı beceriksizce. "Mutlu bir ruh halinde görünüyorsun."

Muhtemelen Cheshire kedisi gibi sırıtarak başımı salladım. "Pekala, dün ilk maaş çekini aldım ve birkaç şey için alışverişe gidiyorum. Tahmin edebilirsin."

"Harika." Son sözlerinden sonra hafif bir sessizlik oldu.

Birden bana ödünç verdiği kıyafetleri hatırladım.

"Oh, kıyafetlerin! Kıyafetlerini geri vereyim. Affedersin, yardımın için minnettarım..."

Gülümseyerek başını salladı. "Bunun için endişelenme. Sende kalabilirler. Hem onlar sende harika görünüyorlar."

"Teşekkürler," hafifçe kıkırdadım.

"Peki, sonra görüşürüz." kapı kolunu çevirerek konuştu.

"Bekle." Durdu ve dönüp bana baktı. "Benimle gelmek ister misin? Bir süredir alışveriş yapmıyorum ve bana eşlik etmek istersen sevinirim."

"Bilmiyorum," dedi tereddütle. "Biz arkadaş gibi değiliz." O haklıydı. Biz değildik.

Gözlerimin içinde hayal kırıklığının izini görmüş olmalı. "Tamam. Ben geleceğim, çünkü bugün hiç planım yok sadece bana üstümü değiştirmek ve cüzdanımı almak için bir dakika ver."

Dairesine girdikten sonra birkaç dakika bekledim ve sonra dışarı çıktı. Sonra aşağı indik ve bir taksi çağırdı.

"Peki, nereden alışveriş yapmak istersin?" Diye sordu, hareketli figürlere pencereden bakarken.

Omuz silktim. "Eh, birkaç kıyafet, bir telefon ve belki birkaç yiyecek almam gerekiyor. Ama bu gece gerçekten giyecek bir şeyler bulmam gerekiyor, bir buluşmam var."

"Buluşma?" Dedi bana doğru dönerek. "Şanslı adam kim?" dedi neşeli bir sesle.

İstemsizce kızardım. "Birkaç gün önce işte tanıştığım bir adam. Aslında ona çarptım ve sonunda üzerime kahve döktüm." hatırladığım anılarla güldüm.

O da güldü. "Peki, adı ne?"

"Logan Hunter."

Savannah dondu. "Ne? Logan Hunter'ı mı kastediyorsun? Milyar dolarlık şirketin varisi olan mı? O Logan Hunter mı?"

Başımı salladım. "Evet. Bana takım elbisesinin ceketini bile verdi."

Bir genç gibi ciyakladı. "Aman Tanrım. Gerçekten mi? Bana göstermelisin. Şimdi söyle bana, ne kadar yakışıklıydı?"

Düşünüyormuş gibi yaparak çenemi kaşıdım. "Bilmiyorum. O iyi."

Şakacı bir şekilde koluma tokat attı. "Onun küloduna ateş düşürdüğünü biliyorum. Gizemli, büyüleyici yeşil gözleri var. Onunla tanışmak isterdim!"

Ben kişisel olarak Logan'ı asla külota ateş düşüren diye tanımlamazdım çünkü o gerçekten öyle değil. Evet, ateşli filan ama Bryce kadar değil. Bryce nefes kesici bir şekilde muhteşemdi, gerçeküstüydü.

Bekle, gerçekten bunu mu düşündüm?

Evet, çünkü gözün Bryce'dan başkasını görmüyor...

"-26,78 dolar olacak." dedi taksici.

Sesi beni sersemliğimden çıkardı. Çantamı çıkardım ve ona biraz para verdim, para üstünün kalmasını söyledim.

Taksiden indiğimde New York'a özgü koku yüzüme sert bir tokat attı. Ve bu bende kusma isteği uyandırdı.

Bir sürü dükkanla çevrili Times Meydanı'ndaydık.

"İlk nereye?" diye sordu Savannah, gözlerini alev alev yanan güneşten koruyarak.

Cevap vermedim, sadece elini tuttum ve onu çılgınlığın içine sürükledim.
                           ***
Yaklaşık iki saat sonra Savannah ve ben oldukça yorgunduk. Target'tan Forever 21'e kadar pek çok mağaza gezdik. Birkaç giyim eşyası, birkaç ayakkabı, bir de telefon aldım. Savannah'ya bir şeyler almaya çalıştım ama şiddetle reddetti.

Garip bir nedenden dolayı takip edildiğimi hissettim. Geriye bakardım ve şüpheli bir şey bulamazdım.

Şu anda etrafta dolanıyor, slushies (aromalı buzlu içecek) içiyor ve sadece konuşuyorduk.

"Dur." Savannah konuştu. Gözleri şık siyah bir elbisenin sergilendiği bir vitrine çevrildi. "Bu elbise randevun için mükemmel."

Ona baktım, gerçekten ona bakar gibi, kendimi onda hayal ettim. Omuzu açıkta bırakan modeli, biraz göğüs dekoltesi vardı ve bana göre biraz fazla kısaydı.

"Bilmiyorum." tereddütle söyledim. "Bunun fazla davetkar olduğunu düşünmüyor musun? Onunla sevişmek ya da başka bir şey istiyormuş gibi görünmek istemiyorum."

Bana iki kafalıymışım gibi baktı. "Kim bu adamla yatmak istemez ki. Hadi, gevşe! Biraz yaşaman gerekiyor."

Ama haklıydı. Gerçekten canlanmaya ihtiyacım vardı. Çok uzun süredir muhafazakar bir hayat yaşıyorum.

"Tamam. Nasıl göründüğünü görmek için deneyeceğim."

Bunu söyledikten birkaç saniye sonra Savannah beni dükkana itti, elbiseyi askıdan aldı ve beni soyunma odasına itti.

Yavaşça kıyafetlerimi çıkardım ve üzerime geçirdim.

Lanet olası. Elbise bana üstüme dikilmiş gibi oturdu. İçinde kendimi bile tanıyamıyordum. Beni doğru yerlerden sardı ve bacaklarımı gerçekten uzun gösterdi.

Savannah içeri girdi. Beni elbisenin içinde görünce afallamış görünüyordu.

"Seni görmekle ereksiyon olmuyorsa, zaman ayırmaya değmez."

Güldüm. "İyi görünüyor mu."

"İyi, yetersiz bir ifade. Harika görünüyorsun. Şimdi, hemen oradan çık da uygun ayakkabı bulabilelim."

Dediği gibi, elbiseyi çıkardım ve kendime geldim. Aceleyle kasaya gittik, parayı ödedik ve dükkandan çıktık.

Savannah şimdi beni yönlendiriyor, elbise için sözde 'mükemmel ayakkabıları' bulmaya çalışıyordu. Yürürken, içinde yarış arabası yatağı olan bir mağaza gördüm.

Bana İsrail'i hatırlattı.

Onun sevimli araba sevgisini hatırladım.

Onu düşününce gözlerimden yaşlar süzüldü. Bir yıldan fazladır görmüyordum. Onu çok özlediğimi fark ettim.

"Onları buldum! Bu siyah Louboutin'ler. Ve çok pahalı değiller. Gidip onlara bir bakalım." Savannah aniden ortaya çıktı.

Çok geçmeden başka bir dükkana sürükleniyordum ama ancak şimdi düşüncelerim başka yerdeydi.
______________________________
İsrail'in kim olduğuyla ilgili bir tahmininiz var mı?

Sizce akşam yemeği nasıl geçecek?

Aubrey'i takip eden kim olabilir?

Umarım bölümü sevmişsinizdir. Bu akşam vakit bulabilirsem bir bölüm daha atabilirim. Lütfen oy vermeyi ve görüşlerinizi belirtmeyi unutmayın<3

Eski kocam & yeni patronum (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin