Bölümü okurken medyadaki şarkıyı dinlemenizi öneririm
Selena Gomez - The hearts wants what it wants
Save your advice 'cause I won't hear
You might be right but I don't care
There's a million reasons why I should give you up
But the heart wants what it wants
The heart wants what it wants
***Tam saat 7'yi vurduğunda işe geldim. Tatiana ile kavga ettiğimiz günden beri, iş arkadaşlarımın tuhaf bakışlarına maruz kalıyorum. Bazıları meraklı görünüyordu ve bazıları küçümseyen görünüyordu.
En sinir bozucu şey, insanların beni henüz tanımıyor olmasıydı ama çoktan beni yargılıyorlardı.
Asansörle kırkıncı kata kadar tek başıma çıktım.
Oldukça fazla sayıda insan etrafta koşuşturuyordu, bu Bryce'ın henüz gelmediğinin açık bir işaretiydi.
Masama yürüdüm ve oturdum, hemen kendimi işime verdim.
Birkaç dakika sonra her şey çok sessizleşti. Bryce kesinlikle buradaydı.
"İç çamaşırı giymedin mi?" Derin, kadifemsi bir sesle konuştu.
Yaptığım şeyden başımı kaldırmaya zahmet etmedim. "Size de günaydın efendim. Sizi bekleyen yoğun bir programınız var." Sorusunu görmezden gelerek ona bazı evraklar verdim. "Bunlar için imzanız gerekiyor."
Evrakları aldı, bu sırada elimi okşadı. Dokunduğu teni karıncalanmaya başladı.
"Bugün profesyonel modundasın, değil mi?" Bana insanı etkisi altına alan gri gözleriyle bakarak takıldı.
Sonunda ona baktım ve kirpiklerimi baştan çıkarıcı bir şekilde kırpıştırdığımdan emin oldum. "Kahve ister misiniz efendim?" mırıldandım.
Sırıttı. "Sıcak yap."("Make it hot." Çevirmen notu: bu ifadenin sevişmek anlamı da var. Bruce'ın hangi anlamı kastettiğini anlamış olduğunuzdan eminim) Boğuk bir sesle söyledi, ofisine girdi.
Kahvesini getirmek için ayağa kalktım. Geçen seferki gibi aşağılanmamak için özenle yaptım.
Kırkıncı kata döndüğümde, odasına girdiğimde kapıyı çalma zahmetine girmedim. Orada neler olduğunu görünce, dumanı tüten sıcak kahve fincanını yere düşürdüm.
Tatiana onun kucağında oturuyor, dilini Bryce'ın boğazına sokmuştu. Bryce ellerini onun çıplak yerlerine sabitlemişti.
Bunu görmeyi hiç beklemiyordum.
Kupanın kırılma sesi ofiste yankılanınca yaptıkları işi bıraktılar.
Kimse bir şey söylemedi.
Bryce, kravatını düzeltmeye çalışarak Tatiana'yı kucağından itti. Benimle göz teması kurmadı.
Öte yandan Tatiana, bulaşmış dudaklarını okşuyor, bana kendini beğenmiş bir yüz ifadesi atıyordu. Kalçalarının üst kısmına kadar gelen dar ve kısa pembe elbisesini aşağı indirmeye bile tenezzül etmedi.
"Çık dışarı," diye bağırdı Bryce, Tatiana'ya, dikkatini bilgisayar ekranına vererek.
Suratını astı ama yine de dinledi. Sonunda 'kumaşını' indirdi (çünkü elbise olamayacak kadar kısaydı), çantasını kaptı ve aylak aylak dışarı çıktı. Ayrıca çıkışta bana çarptığından emin oldu.
Ne kadar olgun!
Kapı kapandığında, ilk şokum öfkeye dönüştü. "Gerçekten mi, Bryce? Ofiste mi?" diye sordum inanamayarak.
Bana baktı, yüzü ifadesizdi0. "Burası benim ofisim, değil mi. Ayrıca onu burada beni beklerken buldum."
Kimse fark etmeden içeri nasıl girmişti?
"Neden onu görür görmez kovmadın? Tanrım, her zaman bu kadar azgın mısın?"
"Ne yaptığımı neden umursuyorsun? Aşk hayatım seni ilgilendirmez." Hırladı, hâlâ buzlu gri hareleriyle içime işliyor.
Çok sesli bir şekilde alayla güldüm. "Şaşırtıcı bir eleştiri! (aynı hata eleştiriyi yapan kişide de olduğu için). Geçen gün Logan'la çıkmamı engellemedin mi?"
Gözlerini devirerek arkasındaki pencereye döndü. "Bu farklıydı. Logan pis bir orospu çocuğu."
Sen de öylesin, bağırmak istedim ama kendimi tuttum. "Yani onu becerecek miydin?" Diye sorarken buldum kendimi.
Birkaç saniye cevap vermedi. "Eğer içeri girip sözünü kesmeseydin, kesinlikle."
Sözleri beni derinden yaraladı. Sıcak yaşlar gözlerimden akmakla tehdit ediyordu. Bunu ayrılmak için bir işaret olarak algıladım. Kapıyı arkamdan sert bir şekilde çarpmaya özen gösterdim.
Bulanık gözlerle banyoya koştum ve kendimi bir kabine kilitledim. Sel kapakları uçarak açıldı ve gözyaşları acımasızca yanaklarımdan aşağı süzüldü.
Beni hâlâ sevdiğini düşünecek kadar nasıl aptal olabildim?
Demek istediğim, az önce yaşananların bir anlamı olsaydı, kesinlikle anlamamıştı.
Kendimi aynı anda acınası, kıskanç, zayıf ve kızgın hissettim. Hayatımda hiç bu kadar savunmasız olmamıştım.
Elimin tersiyle bir damla gözyaşını sildi. "Bana yaşattığı tüm acıların bedelini ödeyecek."
Üçüncü şahısın bakış açısından.
Aubrey öfkeyle ofisten çıkar çıkmaz, Bryce tuttuğunu bile bilmediği bir nefes verdi.
Az önce olan şey onun işi değildi. Tatiana'nın ofisinde onu beklemesini beklemiyordu.
Ama son derece zayıftı, onun hamlelerine karşı koymakta sefil bir şekilde başarısız olmuştu.
Belki sekse bu kadar aç olmasaydı, olup bitenlerden kaçınırdı.
Bir noktaya kadar, Tatiana'yı gerçekten Aubrey olarak hayal ettiğine inanıyordu.
"Siktir," diye tısladı, masasına bakmak için sandalyesini arkaya doğru çevirerek.
Aubrey'nin acı dolu ifadesini aklından çıkaramadı.
Her şeyi fena halde batırdım, diye düşündü kendi kendine öfkeyle.
Ama istediği bu değil miydi, Aubrey'i uzaklaştırmak? Onu kandırmak için değil mi? Ne de olsa, Aubrey ondan beş yıl önce ayrıldığında kalbini milyonlarca parçaya ayırmıştı.
Aubrey bir elinde kupa, diğer elinde paspasla geri döndüğünde düşüncelerinden sıyrıldı.
Aubrey onun masasına doğru yürüdü ve gözlerine temas etmekten kaçınarak kupayı üzerine koydu. Ağladığını biliyordu. "Kahveniz efendim." Alçak sesle mırıldandı.
Kırık kahve ve kırık kupa parçalarının olduğu olay yerine gitti ve ortalığı temizlemeye başladı.
"Temizlik etmene gerek yok, bunun için temizlik görevlisi var." dedi ona anlaşılmaz bir ifadeyle bakarak.
Ama Aubrey durmadı. "Gerek yok, ben ortalığı dağıttım, o yüzden temizlemeliyim. Ayrıca ben de burada sadece bir çalışanım." kararlılıkla kırık parçaları topladı.
Hayır, diye düşündü, benim için bundan daha fazlasısın. Hayatımın aşkısın.
___________________________________Bryce'a sövmek tamamen serbest. (ben bölümü çevirirken kulaklarını sıklıkla çınlattım)
Bryce'a söverken Tatiana'yı da es geçmeyelim😈
Sizce Aubrey bundan sonra ne yapmalı? Nasıl davranması lazım? ❤️🩹
Lütfen oy vermeyi ve bölümle ilgili düşüncelerinizi paylaşmayı unutmayın <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski kocam & yeni patronum (+18)
RomanceBu hikaye wattpad'de yayınlanan "Ex-husband turned boss"un türkçe çevirisidir. Aubrey Whitlock boşandığında hayatı yüz seksen derece değişti. Şimdi yirmi dokuz yaşında, parasız ve işsiz. Birkaç yıl sonra eski kocasıyla karşılaşana ve kaderleri onla...