Aubrey'den
Savannah inanamayarak, "Kesinlikle olmaz," dedi. "Olan bu mu? Ama neden patronunun flört hayatınla ilgili bir sorunu olsun ki?"
Sinirle yutkundum. "Şey, o benim eski-"
Lafımı kesti. "Sevgilin?"
"Kocam."
Hattın diğer ucunda sessizlik oldu. "NE? Logan Hunter'la çıkman gerektiğini ve aslında Bryce Roberts'la evli olduğunu mu söylüyorsun? Şaka yapıyor olmalısın!"
Keşke şaka yapıyor olsaydım. "İşte gecem böyle geçti."
Şifonyerin yanında kalp şeklinde bir lamba gördüm. Bu garip. Yemin ederim aynısı bende...
"Umm, Savannah sonra arayacağım. Bir işim çıktı." Cevap vermeye zahmet etmedim, sadece aramayı kestim.
Şifonyerin yanına gittim ve lambayı inceledim. Benimkiyle aynıydı; üzerinde olduğunu hatırladığım aynı çizik izleriyle.
"Hayır," diye mırıldandım. Bu olamaz.
Ayaklarım beni dolaba taşıdı. Onu açtım. Şaşırdığımı söylemek muhtemelen yetersiz kalıyordu.
Kıyafetlerim orada asılıydı ve bazıları katlanmıştı. Şifonyeri de açtım, tüm kıyafetlerim her çekilişte düzgünce katlanmıştı. Renk sırasıyla.
"O piç." tükürürcesine konuştum. Benim eşyalarıma dokunmaya cüret etmişti!
Pekala, daha önce giysilerimden hiçbirini görmemiş değil....
Telefonum bu sabah ikinci kez tekrar çalmaya başladı. Ekrana baktım. Bilinmeyen bir numaraydı.
"Merhaba?" Diye konuştum.
"Günaydın, Aubrey. Güzel bir akşam geçirdin mi? Akşamdan kalma durumu nasıl?"
Baş ağrımı neredeyse unutmuştum. Yavaş yavaş azalıyordu. Kesinlikle bir daha asla içmem.
"Giysilerimi elleme hakkını sana kim verdi?" diye hırladım, sinirim yükseldi.
Erkeksi bir kahkaha attı. "Onları ellemedim. Düzgünce toplayıp kaldırdım. Ve bu kadar mütevazı olmayı bırak, onları o lezzetli vücudundan soyduğumda ne kadar sevdiğini hatırlıyorum."
Tamamen kızardım. Kulaklarımın bile kıpkırmızı olduğundan oldukça eminim. "Yani, eşyalarımın hepsi burada mı?" diye sordum konuyu değiştirerek. O an gerçekten utanmıştım ve o anıları hatırlamama gerek yoktu.
"Evet. Başka sorun var mı?"
Bir an durakladım. "Evet. Aslında var. Bana hangi cehennemde olduğumu söyler misin?" diye sordum perde aralığından dışarıya bir göz atarak.
Güneşin doğuşunu biraz geçmişti ve güneş ışınları uzaktaki Hudson Nehri'nin yüzeyinde dans ediyordu. Aşağıdaki yol boyunca çok az trafik vardı ve çevredeki binaların hepsi çok şık görünüyordu.
"Yukarı Doğu tarafı."
Bir tahminim vardı. "Hmm. Harika." Cıvıldayarak söyledim. "Peki kira ne kadar?"
Hafifçe kıkırdadı. "Sen orasını hiç merak etme. Yarın ofiste görüşürüz, tam yedide." Sonra arama sona erdi.
Bu ne cüret! Aynı şeyi birkaç dakika önce Savannah'a yapmış olmam biraz ironik.
Savannah'ı geri aradım. "Yeterince uzun sürdü. Yani, ne öğrendin?"
"Pekala," diyerek odadan çıktım. "Yeni dairemin nerede olduğunu öğrendim; Yukarı Doğu tarafında. Lüks bir mahallede."
Sesli bir şekilde nefesini tuttu. "Güzel! Bu mükemmel. Biliyormusun, gerçekten seni hâlâ sevdiğini düşünüyorum."
Küçük koridorda yürürken, etrafı inceleyerek dudak büktüm. Az önce çıktığım kapının yanında başka bir kapı daha vardı.
"Bundan şüpheliyim. Seks arkadaşlarından uzun bir listesi olduğundan oldukça eminim. Son sekreteri onlardan biriydi." Kapıyı açmak için koşar adım ilerledim.
Başka bir yatak odasıydı, muhtemelen misafirler içindi."Tipik bir milyarder. Peki, apartman ne kadar büyük?"
Oda benimki kadar büyük değildi. "Çok büyük! Ve kira ödemem bile gerekmiyor." Mutlu bir şekilde methederek merdivenlerden oturma odasına indim.
"Orada kesinlikle bir yeni ev partisi veriyoruz." Cıvıldadı. Her şeyi planladığını şimdiden hayal edebiliyordum.
Mobilyalarımın bir kısmı etrafa saçılmıştı. Belki Bryce gerçekten kötü biri değildir.
"Yavaşla Savannah. Burası gerçekten gösterişli bir mahalle, buradaki züppe insanların bunu takdir edeceğini sanmıyorum. Ama sadece ikimiz bir araya gelebiliriz."
"Bunu sevdim." Mutlulukla konuştu.
Şimdi çift kapılı buzdolabının yanında yiyecek bir şeyler bulmaya çalışıyordum. Ağzına kadar doluydu, yiyecek bolluğu.
Bir çilekli yoğurt aldım. "Şimdilik kapatıyorum. Hoşçakal Savannah,"
"Hoşçakal Aubrey."
Artık telefonda konuşmadığım için apartmanda büyük bir sessizlik oldu.
Benim yeni evim.
***
Lüks duşta, duş başlığı tüm vücuduma sıcak su püskürterek, kaslarımı harekete geçirirken iyi hissediyordum.Pazartesi sabahıydı, haftanın en sevmediğim zamanı.
Musluğu kapattım, duştan çıktım ve ince bedenime temiz beyaz bir havlu sardım.
O gün için seçtiğim kıyafet, beyaz topuksuz ayakkabılarla kombinlenmiş beyaz bir resmi elbiseydi. Çok kısa değildi, dizimin hemen üzerinde bitiyordu ve biraz dardı.
Senin için iç çamaşırı giymedim, Bryce.
On beş dakika sonra asansördeydim, zemin kata yöneldim. Edwin beni aşağıda beklediğini bildirmişti. Numaramı nasıl aldı, bilmiyorum.
Edwin benim için kapıyı açık tutarken, her zamanki siyah Escalade kaldırımın yanına park etmişti.
"Günaydın, Aubrey." Gülümsedi, baş hareketiyle binmemi işaret ederken.
"Günaydın Edwin. Hafta sonun nasıldı?" Diye sordum, koltuğa oturup kemerimi bağlarken.
Kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti. "Muhtemelen seninki kadar maceralı değildi. Yeni evini beğendin mi?"
"Çok beğendim, Eddie. Sana böyle seslenmemin sakıncası var mı?"
Motor çalıştı ve kısa süre sonra New York trafiğine karıştık. Pazartesi sabahlarından nefret etmek için bir neden daha.
Dikiz aynasından bana baktı. "Tabii ki hayır, bana nasıl rahat ediyorsan öyle seslenebilirsin."
Kibarca gülümsedim, bakışlarımı dışarıdaki nesnelere sabitledim. "Sana Bay Roberts'ın kötü biri olmadığını söylemiştim."
Biraz sustum. "Sanmıyorum."
Bu konuda ciddi bir şekilde yanıldığını bilseydi keşke.
______________________________________
Savannah iyi bir arkadaş mı sizce?Aubrey Bryce'dan hesap soracak mı?
Bryce'ın Aubrey'i şu seksi beyaz elbisesiyle gördüğünde nasıl tepki vereceğini merak ediyor musunuz?🥵
Bir sonraki bölümü yarın paylaşacağım. İki bölüm art arda gelebilir.
Panomdaki son duyuruya bakarmayı unutmayın.
Yarın sınavım var bana şans dilerseniz çok mutlu olurum🥹🤍 Bu sefer uzun konuştum galiba🙊
Oy verip yorum yapmayı unutmayın lütfen <3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski kocam & yeni patronum (+18)
RomanceBu hikaye wattpad'de yayınlanan "Ex-husband turned boss"un türkçe çevirisidir. Aubrey Whitlock boşandığında hayatı yüz seksen derece değişti. Şimdi yirmi dokuz yaşında, parasız ve işsiz. Birkaç yıl sonra eski kocasıyla karşılaşana ve kaderleri onla...