Biri kahkaha attı. Şimdiye kadar panikle doluydum. Öncelikle, bu sesi hiç tanımıyordum. İkincisi, bir hırsız olabilirdi. Son olarak, onlara saldırmak için bir silahım yoktu.
Her nasılsa, ışık düğmesine basmak için yeterince cesaret topladım, ancak Savannah'nın kanepemde oturup kıçıyla güldüğünü ortaya çıkardım.
Rahatlamış bir şekilde iç çektim ama oldukça öfkeliydim.
"Savannah, bu da neyin nesi şimdi?" diye bağırdım, yere oturana kadar kapıya yaslandım. Kalp atışlarım yavaşlamaya başlamıştı.
Göz kapaklarından süzülen birkaç yaşı sildi. "Üzgünüm, mecburdum. Yüzünü görmeliydin!" keyifle gülümsedi.
Göz devirdim. Ona dairemin yedek anahtarını verdiğime gerçekten pişman olmaya başlamıştım. Bu gerçekten boktan bir hareketti. Bazen beni herhangi bir şeyi yapmaya ikna etmenin bu kadar kolay olup olmadığını merak ediyorum.
"Neden bir fahişe gibi giyindin?" diye sordum, şaşkınlıkla.
Kıyafeti fazla cüretkardı; dizlerinin çok üzerinde biten mor bir elbise ve çok fazla göğüs dekoltesi, file çoraplarla uyumlu pembe on beş santimetrelik stilettolar ve çok, çok seksi makyaj. Asi kızıl bukleleri yüzünün etrafında vahşi bukleler halinde dağılmıştı.
Sırıttı. Sahiden, tanıdığım herkesin en sevdiği yüz ifadesi bu mu? "Düzelteyim, clubber gibi giyindim." Bunun üzerine bir kez daha gözlerimi devirdim. "Ama sahiden, neden bu kadar erken evdesin? Seni 8'e kadar beklemiyordum."
Çok sesli bir şekilde iç çektim. "Bütün işlerimi yaptığım için ofisten erken ayrıldım. Logan'la çıkmak üzereydim, ama Bryce bunu mahvetti," dedim sinirli bir şekilde, yerden kalkıp onun yanındaki kanepeye çökerek. "Kulübe mi gidiyorsun?"
Savannah genişçe gülümsedi. "Kulübe gidiyoruz. Acele et ve giyin."
"Ama gitmek istemiyorum," diye sızlandım, bir yastık alıp sarıldım. "Hiçbir şey havamda değilim. Sadece burada kalıp film falan izlemek istiyorum."
Başka bir minder aldı ve sonra onunla yüzüme bir şaplak attı. "Saçmalama! Gidiyoruz ve bu bir emirdir. Bir süredir kimseyle yatmadığını hissedebiliyorum, üzerinden titreşimler yayılıyor. Yaşaman gerekiyor, Aubrey. Tüm endişelerini unutman gerekiyor! " diye söyleyerek, bana sert bir bakış attı.
Bunu kazanmamın hiçbir yolu yoktu. Onu çok sevindirecek şekilde pes ettim. İsteksizce ikimiz de yukarı odama çıktık. Savannah'yı benim için bir kıyafet seçmesi için odamda bırakarak duş almaya gittim. Tazelenmiş olarak banyodan çıktığımda, kıyafeti yatağımın üzerine çoktan sermişti.
Geçenlerde satın aldığım koyu mavi renkte bir elbiseydi. Çok kısa değildi, dizlerimin hemen üzerinde bitiyordu, balıkçı yaka modeldi ve uzun kolluydu ama arkası açıktı. Ayrıca siyah dolgu topuklu ayakkabılar, siyah bir çanta ve gümüş takılar seçmişti. Seksiydi ama yine de hiç aşırıya kaçmayan bir görüntüydü.
Ben kapatıcıyı sürdükten sonra Savannah da saçımı ve makyajımı yaptı. Bitirdiğinde aynaya baktım ve bir daha baktım.
"Bu ben miyim?" İnanamayarak kendime sordum. Makyajımı ve saçımı yapma şekliyle, kendi adıma söylemem gerekirse, bir model gibi görünüyordum.
Normalde saçlarım düzdü ama bir şekilde kıvırcık, kabarık ve ışıltılı yapmıştı. Göz kapaklarım, tuhaf kirpiklerimi süsleyen su geçirmez maskara ile siyah göz farı ile süslüydü. Üstüne üstlük, dudaklarım koyu kırmızı rujla boyanmıştı.
"Öylesin," diye bağırdı. "Çantanı al ve gidelim, giderek yaşlanıyoruz."
İkimiz de aşağı indik ve kapıdan çıktık, dışarı çıktığımızda kapıyı kilitledim. Yola çıkmadan önce sordum:
"Sesini nasıl böyle çıkardın?" Daireme girerken duyduğum ses çok erkeksiydi.
Beni neredeyse nasıl korkuttuğunu hatırlayarak homurdandı. "Oh, internette bulduğum bir uygulamayı kullandım. Kullanmak için can atıyordum ama senin sayende dileğimi gerçekleştirdim."
Sadece 30 dakika içinde onuncu kez gözlerimi devirdim ama sonunda gülmeye başladım. Alt kata lobiye gittik, sonra bir taksi çağırmak için dışarı çıktık.
***
Kulübe girdiğimizde önümde ortaya çıkan manzara çok rahatsız ediciydi. Terli ve cidden çok terli vücutlar, dans pistinde korkunç derecede yüksek sesli bir müzik eşliğinde birbirlerine sürtünüyordu. Hava çok nemli ve boğucuydu, buranın kendine özgü saçan alkol kokusuyla karışan ter kokusu gelişigüzel etrafa yayılmıştı.Şimdi neden kulüplere gitmeyi hiç sevmediğimi hatırlıyorum. Bu kesinlikle benim tarzım değildi.
Ayrılmak için geri döndüm, ta ki Savannah bunu hissedip dirseğimi tutana kadar. "Nereye gidiyorsun, daha yeni geldik." diye bağırdı kulak zarını patlatan melodilerin arasından.
"Burası hiç benlik değil." Dedim, ifadesiz bir şekilde.
Cevap verme zahmetine girmedi, sadece beni bara sürükledi. "Hiç şansın yok, sen buraya aitsin."
Barmen, çok yakışıklı olduğunu da ekleyeyim, yanımıza geldi. İkimize de arkadaşça ama bir şekilde baştan çıkarıcı bir gülümseme gönderdi. "Bayanlar, ikinize ne vereyim?"
Savannah ona gülümsedi. "Ben bir dirty martini alacağım ve arkadaşım da bir bloody Mary alır." adama mırıldandı ve adam içkilerimizi yapmaya gitti.
"Bloody Mary?" (bir tür alkollü içki) diye sordum kaşlarımı ona kaldırarak. Sadece omuz silkti.
Barmen içkilerimizle geri geldi ve bir kez daha o gülümsemesini bize sundu. Savannah kendininkini kafaya dikmek için hiç zaman kaybetmedi. Ona baktım.
"Ne var?" savunmak için ellerini kaldırdı. "Böyle daha hızlı sarhoş olursun."
Bunun üzerine gözlerimi devirmek istedim ama arkamızdan bir ses bunu yapmama engel oldu. Ve bu sesten gerçekten nefret ettim.
"Bu küçük edepsiz değil mi," diye keskin bir şekilde konuştu o sinir bozucu derecede tiz sesiyle.
Hadi Aubrey, soğukkanlılığını kaybetme.
Tatiana'nın buz gibi bakışlarıyla karşılaşmak için arkamı döndüm. Kahretsin, bu hafta birbirimizle ikinci kez karşılaştık ve içimden bir ses bu sefer bir şeylerin ters gideceğini söylüyor.
"Bu Tarty-iana (Çevirmen notu:tarty kelimesi fahişelikle ilgili bir şeyden bahsedilirken kullanılır) değil mi? Dilin Bryce'ın boğazına kadar inmediğinden neredeyse seni tanıyamıyordum." Savannah'dan bir kahkaha yükselirken alayla konuştum. "Peki senin gibi bir fahişenin böyle bir yerde ne işi var?"
Bakışları yoğunlaştı. "Fahişe olan sensin. Geçen gün, sevişirken Bryce seni aynen böyle tanımladı." dedi kibirli bir şekilde, sonuna şeytani bir kıkırdama ekleyerek. Bunu gerçekten söylemiş miydi?
Bara doğru arkamı döndüm. O an nasıl hissettiğimi tarif edemezdim. Geri kalanını Tatiana'nın topaklanmış kaltak suratına atmadan önce sadece bloody Mary'mden bir yudum aldım.
Sonra kıyamet koptu.
___________________________________Savannah'ı sevdiniz mi? Nasıl bir arkadaş sizce?
Sizce Tatiana doğru mu söylüyor?
Bryce Aubrey'den fahişe diye bahsetmiş olabilir mi?
Oy vermeyi ve düşüncelerinizi belirtmeyi unutmayın lütfen <3

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eski kocam & yeni patronum (+18)
Storie d'amoreBu hikaye wattpad'de yayınlanan "Ex-husband turned boss"un türkçe çevirisidir. Aubrey Whitlock boşandığında hayatı yüz seksen derece değişti. Şimdi yirmi dokuz yaşında, parasız ve işsiz. Birkaç yıl sonra eski kocasıyla karşılaşana ve kaderleri onla...