Bölüm 8

3.7K 104 16
                                    

Tam saat 7'de Escalade'den iniyordum. Bugün kendimi özellikle güvende hissediyordum çünkü Savannah'nın kıyafetlerini giyerek gelmiştim.

Dolabımın arkasında bulduğum siyah topuklularla uyumlu mavi keten bluz ve siyah kalem etek açıkçası iyi bir kıyafetti.

Binaya adım attığımda iş arkadaşlarımın nahoş bakışları beni karşıladı. En çok göze çarpan Tatiana'nınkiydi.

"Fahişe geldi." diye bağırdı ve lobideki herkes kıkırdadı.

Kanımın kaynadığını şimdiden hissedebiliyordum. Ve garip bir nedenden dolayı kendimi utanmış hissettim. Belki de kıyafetim çok kışkırtıcıydı.

"O fahişenin zaten çoktan burada olmadığına emin misin?" Daha da yüksek sesli kahkahalar kazanarak karşılık verdim.

Gözlerini devirdi. "Pekala, Aubrey, bence buradaki tek sürtük sensin. Bryce'ın seni birdenbire işe aldığını nasıl açıklarsın. Tek açıklama, onunla yatmış olman..."

"Ben öyle bir şey yapmadım!" hırsla ona doğru uzun adımlar attım. Kavga isteseydi, kesinlikle ona verirdim.

Tatyana alayla bana baktı. Daha önce hiç fark etmemiştim ama aslında benden birkaç santim uzundu.

"Ne derler bilirsin, gerçekler acıdır. Öyleyse söyle bana, o harika mıydı çünkü bence o çok harika-"

Bir sonraki an, attığım tokatın sesi duvarlarda yankılandı. Tatiana'nın yüzü yana doğru uçtu ve bana dönüp öfkeyle karışık bir şokla baktı.

"Orospu!" Çığlık attı ve ileri atıldı ama soğuk, sakin bir ses lobideki neredeyse herkesin donmasına neden oldu.

"Durun." Sadece basit bir komut, ancak bu bile yeterli oldu.

Bu neden deja vu gibi hissettiriyor?

Sinirlendiğini anlamak için başımı çevirmeme bile gerek yoktu, hissedebiliyordum.

Ve düşündüm de, bu benim ikinci günüm ve şimdiden çok fazla drama neden oldum.

"Ofisime gelin. Şimdi. İkiniz de." Buz gibi sesiyle konuştu, sonra özel asansöre doğru yürüdü.

***
Tatyana ile asansörde garip bir yolculuktan sonra ikimiz de Bryce'ın ofisinde oturuyorduk. Gri gözleri Tatiana ile benim aramızda gidip geliyordu ama birkaç saniyeden fazla üzerimde oyalanıyorlardı.

"Bryce-" Tatiana konuşmaya başladı ama onun sözünü kesti.

"Tek bir kelime daha etme." Kızdı, sonra ayağa kalktı ve New York'a bakan büyük cam ofis pencerelerine doğru yürüdü.

"Buraya neden anaokulu gibi davranıyorsunuz? Nasıl böyle bir kargaşa çıkarmaya cüret edersiniz?" iğneleyici bir şekilde tükürürcesine konuştu.

Kızgın olduğunu anlayabiliyordum ama sesinde bir tutam eğlence duyabiliyordum.

"Bay Roberts," diye başladım ve sözümü kesmedi. Tatyana ona inanamayarak baktı. İçten bir şekilde gülümsedim. "Kusura bakmayın ama iş arkadaşlarının önünde birine sürtük demek hoş değil-"

"Sen bana tokat attın-"

"Yeter!" diye bağırdı ve hemen ikimizi de susturdu. "Olanları gördüm ve duydum. Her iki davranışın da kabul edilemezdi, özellikle seninki Tatiana. Bunu söylediğim için üzgünüm ama kovuldun."

İkimiz de şok içinde ona baktık.

"Ne!" Tatyana çığlık attı. "Ama bunu yapamazsın! Yanlış bir şey yapmadım. Bryce, lütfen yapamazsın-"

Elini umursamaz bir şekilde kaldırdı. "İnsan kaynaklarına git ve son maaş çekini al."

Bütün bunlar çok çok üzücüydü. Tabii, o bir kaltaktı ama kovulmasını istemedim. Sadece ona haddini bildirmesini istemiştim.

Tatyana aniden ayağa kalktı. "Tamam. Gideceğim. Ama buna pişman olacaksın." dedi dişlerinin arasından, sonra bana ölümcül bir bakış atıp gitmek için döndü.

O gidince ikimizin arasına sessizlik çöktü. Anlamlı bir sessizlikti. Orada öylece durmuş şehre bakıyordu ve lanet olsun, seksi mi görünüyordu?

Hayır, ona hayran olmamalıyım. O benim patronum, ne eksik ne fazla.

"Yani...şimdi işe döneceğim." Kalktım, ayrılmak üzere.

"Sorumluluktan kurtulduğunu sanma." Dedi ve sonra bana baktı.

"Asla öyle olduğumu söylemedim. Ama ne yapmamı bekliyordun? Bana kötü laf etmesine izin verip ve senin nasıl bir tür seks tanrısı olduğun hakkında konuşmasına devam etmesini mi? O tokatdı hak etti."

Sırıttı. "Eh, benim seks tanrısı olmamla ilgili kısmı tartışamazsın, değil mi?"

Tanrım, o çok ateşli, kibirli bir piç! Ama bunda yanılmıyor.

Kızmaktan kendimi alamadım. "Konu bu değil. Bana zorbalık etti ve ben tepki verdim. Hayat böyle işliyor Bryce."

"Sanırım haklısın. Sadece o tokatın alıcı tarafında olmadığıma sevindim. Düşecek gibi görünüyordu." Dedi ve ikimizde güldük. "Her neyse, bugün programım nasıl?"

Ve otoriter tavrı geri döndü. Sanırım tüm güzel şeyler bir noktada sona ermeli, değil mi?

"Pekala, saat 9'da Bay Henderson'la toplantınız var. Randevu, El Fonci's adlı bir restoranda olduğu için dün rezervasyon yaptırdım. Toplantıdan sonra şehir dışındaki şantiyede bir teftişiniz var."

Etkilenmiş görünüyordu. Bir çaylak için fena değil, sanırım.

"Harika. 8.30'da yola çıkacağız. Ondan önce aşağıda garajda buluşalım."

"Bekle, seninle mi geliyorum?" diye sordum, kafam karıştı.

"Pekala, sen benim asistanımsın. Sana ve o işleyen beynine notlar falan almam için ihtiyacım var." Omuz silkti.

Başımla onayladıktan sonra kapıdan dışarı çıktım. Daha kapı koluna uzanamadan, boğuk bir sesle, "Bu kesinlikle her gün görmekten hoşlanacağım bir manzara," dedi.

Şimdi gülme sırası bendeydi. Arkamı dönüp ona muzip bir bakış attım. "Beğenmene sevindim. Fazla heyecanlanma, biraz fazla amatörce değil mi?" mırıldandım.

Sonra bana şeytani bir şekilde sırıttı. "Dikkat et Aubrey. Ateşle oynuyorsun."

"Merak etme, ateşi alabilirim."

______________________________

Buralar yakında alev alacak❤️‍🔥

Bölümle ilgili yorumlarınızı ve ilerleyen bölümlerle ilgili tahminlerinizi benimle paylaşırsanız sevinirim.

Oy vermeyi unutmayın lütfen <3

Eski kocam & yeni patronum (+18) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin