"Gerçekten de, artık senden kira almayı düşünmeye başlayacağım."Sıcak kahvemi içerken karşımda oturmuş, tek bir gün dahi evimden çıkmayan arkadaşıma baktım, pervasızca küçük salonumda dolaşıyor, kahve içemediğinden kendine salep hazırlıyordu, söylemime karşı kıkırdadı.
"Sen uyurken çiçeklerini sulayan kim, beyefendi? Melisaların soluyordu da açtırdım çiçeklerini, asıl ben senden para almalıyım."
Salepini en sonunda hazırlamış, küçük laf dalaşımızı kazandığından ötürü yarım ağız sırıtarak yanıma atmıştı kendini, haklıydı, kimi zaman yorgunluk çöker, uykuya erken dalardım, çiçeklerime bakamazdım bu yüzden ki Sehun onların benim için ne kadar değerli olduğunu bilirdi, solmaması için unuttuğum zamanlarda yahut uyuduğum zamanlarda sulardı hepsini, minnettardım ya bilerek kaybetmiştim bu önemsiz laf yarışını.
"Melisalarım kurumuş muydu sahiden?"
Sesimdeki kırığı anında fark etmiş, söylediği sözle pişman olmuşçasına bakışlarını bakışlarımla birleştirmişti, kafasını olumsuz anlamda sallarken boynumu bir eliyle tutmuş, acıtmayacak bir şekilde dizlerine doğru çekmişti, mesajı alarak başımı dizlerine yaslamış, gülümsemiştim, nadir olurdu böyle anlarımız, beni bilirdiniz, pek sevmezdim bu tür hareketleri lakin her insan gibi bazı zamanlar reddedemezdim, ilgi bencildi, bazenleri bencildim.
"Saçların iyice uzamış Jeongguk, kesmemi ister misin?"
Bir eli uzamış tutamlarımı bulurken olumuz mırıltılar çıkarmış, Taehyung ile yaptığımız iddiaa aklıma gelince gülümsemiştim. İnci küpeler takacaktı kulaklarına, öyle bir yakışacaktı ki, kıskanacaktı onu omzundaki melekleri, inandığım tanrılara küfrettirecekti bana, daha çok gülümsedim, neler düşünüyordum, kelebeklerim uyanmıştı.
"Olmaz, bu sefer aldatacağım seni, başka birine söz verdim."
Kaşları kirpikleriyle eş zamanlı havalanırken şaşırdığı her halinden belli olan arkadaşıma duygularımı daha açmadığımı fark ettim, o da anlamış olacak ciddileşmişti, başımı kaldırdım, sırtımı koltuğa dayarken başımı tavanı izleyecek bir şekilde başlığa yasladım, bekliyordu, sessizlik hakimdi.
"Sehun, Taehyung'un gençken aşığı çokmuş, inanır mısın hiç şaşırmadım buna.."
Sessiz kaldı, anlamıştı, kıkırdama sesini ona bakmasam dahi duymuş, tebessüm etmiştim, ondan bahsettiğim zaman gözlerimin önünde beliren görüntüsü, kıvırcık kahve saçları, burnundaki beni, her bir detayı, yemin etmişim gibi sanki unutmamaya, gitmiyordu asla gözlerimin önünden, yutkundum.
"Çünkü çaldı benim de bu zamana kadar atmayan kalbimi."
Şaşırmıştı, belki de hayatımın aşkını bir bayan olarak düşündüğünden, belki de ona karşı olan duvarlarımın yıkılmayacağını düşündüğünden, belki de sadece dostunun ilk defa aşık olduğunu söylediğinden, bilememiştim, bakışlarımı tavandan çektim, gözlerindeki sevinçle karışık endişeyi seçtim, gülümsüyordu lakin ne dese bilememiş olacak, sadece gülümseyen bakışlarıyla beni izliyordu, sorun değildi, sustum, hareketlendi, kollarını boynuma dolarken tepkisiz kalmadım, ben de ona sarıldım, mutlu hissettim.
"Jeongguk'um, aşık olmuş, gözlerim açık gitmeyeceğim bu dünyadan artık, dualarım kabul oldu!"
Son cümlesini duymamla kahkaha atmam bir olmuştu, şoku atlatmış, ayaklanıp zıplamaya başlamıştı, kendimi küçük bir çocukmuşum gibi hissetmeden edemedim, yanaklarım kızarsa şimdi şaşırmazdım zira en yakın arkadaşım olan bu genç adam, beni ziyadesiyle utandırmıştı, zıplamayı kesmiyordu, en sonunda üzerime atlamış, nefes nefese kalmıştı.