22.

720 98 28
                                    

Gözlerimiz neden büyür? Bitirme tezimde yazdığım başlıktı bu benim. Gözlerimiz neden büyürdü, kalbimiz neden hızlı çarpardı, soğuk olsa dahi neden oluk oluk terlerdik? Psikoloji öğrencisi olarak her zaman bunu merak etmiş ve üçüncü sınıfımın ikinci döneminde psikanaliz yaptığım bir genç bana şunu söylemişti, sormuştu daha doğrusu, "Duygularımız fiziksel olarak dışa vuruyorsa bu gerçek olduklarının göstergesi midir?" O sırada birkaç saniye düşündüm, çoğu hastalığın psikolojik olduğu bir gerçekse eğer gerçek oldukları kanısına vardım. Stresten saçlarımızın dökülmesi, aşık olduğumuzda kalbimizin hızlı çarpması, endişe durumunun bir tık üstünde ellerimizde oluşan morluklar.. Bunlar gerçeğin göstergesiydi, bunlar hislerimizin göstergesiydi ve en duygusuz insan dahi bu gerçeği reddedemeyecek kadar hisse sahipti.

Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm yüz sevdiğim adama aitti, kollarımda mışıl mışıl uyurken geçen geceki birleşmemizi düşündüm, çok güzeldi, dokunduğu yerlerim çiçek açmış, sulanmıştı öpücükleriyle.

O gece saat üçte uyanmamıştım, belki de seneler sonra ilk defa bir gece yarısı kalkmamış, mışıl mışıl, huzurla uyumuştum, kendime inanamadım, bana bunu yaptıran adama inanamadım, kollarımdaki sevgilim hem seratoninim hem de antideprasanımdı benim, sevmelere doyamadım.

Önüne düşen bir saçı kulağının ardına sıkıştırıp açılan alnından öptüm, çıplak bedenini örten örtü sıyrılmış, omzu ve beli açıkta kalmıştı, yavaşça örtüyü üzerine çektim. Sanırım hayatımın en güzel anlarından birini yaşamıştım.

Birkaç dakika daha onu seyrettikten sonra kıpırdandı, kaşları çatıldı ilk, ardından dudakları büzüldü, gülümsedim, uyanacağının habercisiydi bu hareketleri ezberledim, gözlerini açtı, bakışları benimkiyle buluşunca uyku mahmurluğuyla birlikte gülümsedi, gülümsemesinden öptüm.

"Günaydın."

"Günaydın Jeongguk'um."

Bedenini bedenimden ayırmadan doğruldu, dudakları dudaklarımı buldu, yavaşça öpmeye başladı, aşık olduğunuz kişinin sabah nefesi umrunuzda dahi olmuyordu, onun her şeyine aşık oluyordunuz zira, öpüşme derinleşmeden belinden tuttum, yanıma yatırdım, gözleri acıyla kısılırken alt tarafının ağrıdığını anlayarak üzgünce yüzüne baktım, bir şey yok dercesine gülümsedi, konuşmasak dahi anlıyorduk birbirimizi.

"Canın çok yanıyor mu?"

"Hayır, bugün pek hareket etmezsem bir şeyim kalmaz."

Sözlerine karşı tekrar alnından öperek ayaklandım, odadan çıkacağımı sanarak doğruldu, onun tarafındaki çekmeceye sakladığım inci küpelerinin olduğu kutuyu çıkardım, merakla bir elime bir de gözlerime bakıyordu, çıplaklığımı son anda fark ederek yerdeki boxerı altıma geçirdim yanına oturmadan önce.

"Söz ettiğim süprizi görmeye hazır mısın?"

"Evet, ama önce giyinse miydim? Çok kirliyim."

Dudaklarını büzerek heyecanla yataktan çıkmaya yeltendi, ellerinden tutup yorganın altından çıkmasını engelledim, şaşkınca gözlerime bakmaya başladı.

"Hayır, çok güzelsin, kirli falan değilsin Taehyung. Hem çıplak bedeninde nasıl duracak görmek istiyorum."

Söylediğim şeyle daha çok heyecanlanırken gülümsedi, gözleri parlamaya başlamıştı, dudaklarına ulaşıp kısa bir öpücük vererek elimdeki kutuyu uzattım, hiç beklemeden ellerimden kutuyu alırken gülümseyerek yavaşça kutuyu açtı, gördüğü inci küpelerle gülümsemesi daha da artarken alt dudağını dişlerinin hapsine aldı, fazla büyük sayılmayacak inciler etrafındaki küçük kristallerle süslenmiş, güzelliği onlarla parlayıvermişti, olabildiğince sade fakat göz kamaştırıcıydı şahsımca.

3:00 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin