Lord Huron - The Night We Met
Taehyung'un evinden ayrıldıktan sonra, boş sokağın birinde gezinmeye başlamış, öyle ki saat kavramını unutmuş geceyi etmiştim. Kucağımda titreyen bedenini nasıl unutabilirdim, bilmiyordum, çok korkmuştum yeminler olsun ki o an yapacağım mesleğe uygun olmadığımı dahi düşündürtmüştü bana. Sevdiğim adam gözlerimin önünde acılarının pençesinde çırpınıyordu zira, benim canım Taehyung'um, bal peteğim.Bendeniz Jeongguk, aşk nedir bilmezdim, Jung Hoseok'un aşığından bahsettiği zaman titreyen sesini anlayamazdım, kitaplardaki tasvirleri abartı bulur, başka bir insanı arzulayacağımı asla düşünmezdim ya alt üst etmişti beni, ilk aşkım olduğu gibi, ilk kalp kırıklığım da olmuştu Kim Taehyung çünkü, kalbi bana ait değildi, belki de hiçbir zaman olamayacaktı, belki de düşlerimde dans edecektim onunla, bilemezdim, hayatımda ilk defa bilemezdim. Gerçekleşmeyecek bir hayalde, açmayacak bir çiçek yetiştirdim.
Gecenin getirisi soğuk hava benim de bedenime vurmuş, evden incecik çıkmamın acısını bedenimden çıkartıyordu ya titremeye başladım, sokakta kimseler yoktu, sokak köpekleri bir köşede uyuyordu, aklıma düştü benim biricik Tan'ım, tekrar hüznümle baş başa kaldım, Taehyung çilekleriyle beslerdi köpeğimi, çilekleriyle çalmıştı kalbimi, nasıl da unuturum.
Telefonumdan gelen mesaj bildirimiyle elimi cebime attım, Sehun'dan gelmişti, merak etmişti ne olduğunu, bir şey yazmadım zira eve gelmiş sayılırdım, yorulmuştum, susamıştım, kırılmıştım, kızmıştım, endişelenmiştim, korkmuştum, her bir duyguyu yaşamıştım bu gece ya tebessüm etmeden edemedim, şu düştüğüm hale, kör talihime sövmeden edemedim.
Eve geldiğimde kısaca her şeyi Sehun'a anlatmış, endişesini giderdikten sonra uyuyakalmıştım, sabahı ise valiz hazırlamaya başlamıştım, ani bir kararla memlekete gitme kararı almış, sabahın ilk ışıkları çiçeklerimi sulamış, belki birkaç gözyaşı dökmüştüm, haber vermemiştim ona, nasıl olduğunu dahi sormamıştım ki acımasızcaydı belki, vicdansızcaydı ya da, bilmiyordum, gitmek istedim, alıştığım düzenden kopmak istemedim, yeni filizlenen çiçeklerimin kalbi başka birinde olan bir adamda açmasını istemedim, bencilceydi belki, birini kendine alıştırıp ardından çekip gitmek, öyleydi de, vefasızcaydı, veda etmeden gidenin verecek kırk yıllık hatrı vardı, benim sevdiğimde hatrım kalsın istemezdim lakin yapamadım, bilmiyordum dediğim her şeyi bilerek toparlandım.
"Jeongguk, vedasız gitme, sadece bir resim, ne biliyorsun hâlâ aşık olduğunu?"
Valizimi kapattıktan sonra evimin anahtarlarını çıkarttım, Sehun'a uzattıktan sonra YeonTan'ı kucakladım, güzel köpeğim bugün fazla enerjikti, yanıma alıp almamakta tereddüt etsem dahi kıyamazdım, ondan da kopamazdım, bu yüzden onun da eşyalarını hazırlamaya başladım lakin Sehun omzuma dokunan eliyle buna izin vermedi, sorusunu cevaplamamı istiyordu fakat söyleyeceklerime hazır değildim, dışa vurmaya hazır değildim hissettiklerimi.
"Sadece iki ay olmayacağım, çiçeklerimi sulaman için anahtarlarımı bırakıyorum, istediğin zaman kalabilirsin biliyorsun."
"Jeongguk."
Derin bir nefes aldım, yatağımın üzerindeki valizi yere indirdikten sonra açılan yere oturdum, soluklandım bir süre, gözlerine bakmadım, gözlerindeki onaylamaz tavrı hissettiğimden bakamadığımın farkındaydı zira çekmiyordu gözlerini, istediğini alana kadar buna devam edeceğini bildiğimden düz bir ifadeyle bakışlarımızı birleştirdim, hiçbir duygu okuyamadığından çatılmıştı kaşları, yanıma oturmuş, sessiz kalmaya devam etmişti, yüzümü sıvazladım, ardından konuşmaya başladım.
"Salonun köşesine koyduğun fotoğraf baktıkça gülümsemen içindir, yatak odana koyduğun fotoğraf baktıkça sevdiklerini anmak içindir, başucuna aşığınla koyduğun fotoğraf, onu özlediğin içindir. Anlatabildim mi?"