yirmi bir

2.8K 151 135
                                    

Odama geçmiş ve yerde oturuyordum, sırtımı yatağa yaslamış öylece karşı duvara bakıyordum.
Ne yapmıştım ben böyle, nasıl izin vermiştim öpmesine. Niye karşı çıkmamıştım?

Çok geçmeden odanın kapısı açıldığında bakışlarımı duvardan çekmeden bekledim, yanıma oturup elini saçlarıma attı ve yavaş yavaş geriye taradı, saçlarım ile oynanmasını hep sevmiştim.

Uykum gelirdi, huzur ile dolardı içim, tereddüt ile bakışlarımı onun bakışlarına çevirdiğimde sormaktan çokça çekindiğim soruyu ona sordum.

"Dizine yatabilir miyim?" Karanlık odada sadece gözlerimiz vardı parıldayan, bir süre yüzüme baktı sonra kafasını salladı ve yatmam için bacaklarını uzattı.

Dizlerine doğru kafamı koyup gözlerimi kapattığımda elleri yine saçlarımı bulmuştu, tebessüm etmiş ve saçlarım ile oynamasına müsade etmiştim.
Böyle bir fırsat bulmuşken nasıl geri teperdim?

"Çok sıkıldın mı?" Gözlerimi açmadan düşündüm, sıkılmış mıydım bugün?
Anlatmalı mıydım kardeşini, yoksa bilmediğimi sanmaya devam mı etmeliydi.

"Jihoon ile sohbet ettik." Daha fazla düşünmeden konuşmuş ve gözlerimi daha sıkı yummuştum, aniden saçlarımdan çekilen eller ile kaşlarım havalanmış gözlerimi açıvermiştim.

"Kalk." Sert sesi odada yankılanırken ayağa kalktım, yanlış bir şey miydi onun ile konuşmam?
O da ayağa kalkmış ve takım elbisesinin ceketini çıkarmıştı, gömleğinin düğmelerini de teker teker bana bakarak açtığında üzerinden çıkardı.

Ardından kemerine gitti uzun kemikli parmakları, gözlerim alt tarafına kaydığında yutkundum.
Kemerini de çıkarıp yere attığında pantalonuna geçti, pantolonunu da çıkardığında üzerinde sadece iç çamaşırı kalmıştı. Gözlerini hiç ayırmadan bana bakmaya devam ettiğinde bende üzerimde ki kazağı çıkarmıştım.

Altımda ki pantolonu da çıkardığımda bende onun gibi iç çamaşırım ile kalmıştım, bir süre öylece birbirimize bakmıştık. Hiçbir hareket etmeden sadece gözlerimizi kırpıştırarak bakmıştık.

"Öp beni." Sızlanır gibi çıkan sesim ile daha fazla beklememiş öne atılarak dudaklarıma kapanmıştı, kollarımı ensesinde birleştireceğim sırada tutmuş ve geri indirmişti.
Yavaş yavaş geriye gittiğimizde sırtım biraz önce dalıp gittiğim duvara yaslanmıştı.

Kollarımı yine boynuna sarmaya çalıştığım sırada dudaklarını benden ayırdı ve suratıma sert bir tokat attı, tek eli ile iki elimi de başımın üzerinde sabitledi ve tekrar yapıştı dudaklarıma.

Dili ağzımın içini turladığında kendimi ona sürtmeye çalışıyordum, oyun istiyordum.
Jeon Jungkook'un oyunlarını istiyordum.

Alt dudağımı ağzı içine alıp çekiştirerek bıraktığında ağzımdan küçük ama sesli bir inleme çıkmıştı.

"Bana aitsin sen..." Alnını alnıma yaslayarak fısıldamış, gözlerini açarak geri çekilmişti.
Yüzüme attığı sert tokat ile gülümsemiş ve yüzüne bakmaya başlamıştım, o da tepkime karşı sırıtmış ve devam etmişti.

"Kime aitsin sen?" Duymak istiyordu, biliyordu ona ait olduğumu ama bilmek yetmiyordu ona.
Benim ağzımdan, benim sesimden, benim kelimelerimden duymak istiyordu.

"Babama aitim." Sözlerim ile sırıtması büyümüş ve beni kucağına alıp yatağa ilerlemişti, fırlatır gibi yatağa bırakıp altında ki kalan son parça olan iç çamaşırını da çıkarıp üzerime geldi.

Boynuma yöneldiğinde kafamı yana yatırarak ona yer açmaya çalıştım, bazenleri ısırıyor, emiyor, bazenleri ise dudakları arasına alıp bırakmıyordu.

touch//jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin