kırk dört

1.3K 71 42
                                    

"Jeon Jungkook..." Jimin adamın karnında hayali çizgiler çizerek mırıldandı, onun göğsünde uzanıyordu ve dördüncü turlarından sonra epey bitkin hissediyordu kendini.

Neredeyse akşam olmuştu ve gidilmesi gereken bir davet vardı, fakat ikisinin de buna hâli yok gibiydi.

Jimin'in anlatımı ile;

Onun bana söylediği kelimeler, ses tonu, gözleri ve daha nicesi... Beni daha bir aşık hâle getiriyordu, aşk insanı değiştirir diye duymuştum, doğruymuş.
Bakışları, sözleri, her şeyi ama her şeyi değişti bana karşı.

Yatakta o naifliğini göremesem bile normal zamanda hissetmek çok hoştu, onun bana dokunmasını, öpmesini çok özlemişim.
Şimdi ise göğsünde yatıyordum ve öylesine rahattı ki yerim bütün ağrımı acımı unutmuştum, arkamda ki bu ağrı ile kalk dünyayı gezelim dese gelirdim.

"Sevgilim Jeon Jungkook." Jungkook mırıldanmış yarı uyanık yarı uykulu hâli ile bana bakıyordu ve ben ağlamak üzereydim. Bilirsiniz, erkekler genel olarak seks sonrası boşalmanın etkisi ile kabuklarına çekilirler, ben hiç bir zaman kabuğuma çekilmedim. Jungkook'un ne yaptığını bilemiyordum önceden, çünkü Jungkook hep aynıydı.
Soğuk ve ürkütücüydü.

Fakat şimdi bana karşı çok nazikti ve şuan kabuğuna çekilmemişti, uykulu gözlerine rağmen bana aşık olarak baktığını görebiliyordum.

"Alarm kurayım, bir iki saat dinlenelim sonra duş alıp çıkarız olur mu?" Şahsen adım atacak hâlim yoktu ama bu davetin onun için önemli olduğunu söylemişti, bu yüzden katlanabilirdim. En fazla çok durmaz yarım saat çevreye görünüp geri gelirdik.

Asıl üzüldüğüm kısım ise beni üvey oğlu olarak tanıtması olacaktı, herkese her şeyi anlatmasını istesem bile o kadın ile yaşadıklarımızı kimsenin bilmesini istemiyordum.

Beni o cehennemden kurtaran Jeon Jungkook'tu, tamam bana ilk başta cenneti vaat etmemişti belki ama şuan havada süzüle süzüle uçan bir kuştan farkım yoktu.

Burdan ayrılmadan önce onu çok kırmıştım bunu düşünmeden edemiyordum, pişman olacağım bir sürü kelime sarf etmiştim.
Ona iğrenç olduğunu, tiksindiğimi, bana dokunduğu her an vücudumun acıdan yandığını söylemiştim.

Jeon Jungkook belki bana sevgi vermemişti, sevmişti ama söylememişti. Fakat ben onu severken ve bu onu biliyorken böyle sözler söylemek onu çok kırmıştı biliyordum, belli etmemeye çalışıyordu ama gözlerinde bana karşı bir kırgınlık olduğunu görebiliyordum.

Uykuya daldığını sessizleşen iç çekişlerinden anlıyordum, o bana çok kırgındı ve benim onun gönlünü almam gerekiyordu. Şuan değil ama, çünkü çok yorgun hissediyorum ve sanırım biraz uyumazsam ağrıdan kafayı yiyeceğim.

-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-
-

"Sevgilim!" Jungkook'un bana seslenmesi ile banyodan çıkmış ve üzerinde gözlerimi gezdirmiştim, o çok yakışıklıydı ve benim sevgilimdi...

"Sence bu takım nasıl olmuş?" Üzerini elleri ile iyice düzeltip durduğu yerde dikleşmiş ve benim görüşümü bilmek istiyordu, Tanrım o cidden ilah gibiydi.

"Sen sürekli siyah takım giyerdin, niye mavi?" Gözlerimi memnun bir şekilde onu izlemek ile görevlendirmiş ve baştan aşağı kaç kez onu süzdüğümü saymamıştım bile.
"Bilmiyorum, beğenmedin mi? Siyah olanlardan biri ile değiştirebilirim."

Benim fikirlerime saygı duyuyor, beni önemsiyor.

"Hayır çok yakışmış, ben senin yanına nasıl yakışacağım acaba..." Dudaklarımı büzüp kafamı eğmiş ve cidden de düşünmüştüm. Jeon Jungkook'un yanına yaşça küçük bir çocuk yakışır mıydı? Ne derdi herkes. Ensest ilişki diye her yerde rezil ederlerdi bizi.

touch//jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin